Kayıtlar

Karakoç etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Hak yol İslâm yazacağız

Hak Yol İslâm Yazacağız   Kör dünyanın göbeğine Hak yol İslâm yazacağız. Kuşların göz bebeğine Hak yol İslâm yazacağız.   Yola, ağaca, pınara Esen yele, yağan kara Yağmur yüklü bulutlara Hak yol İslâm yazacağız.   Koç burcuna, yay burcuna Bebeklerin avucuna Minarelerin ucuna Hak yol İslâm yazacağız.   Bucak bucak, köşe köşe Kara taşa, kor-ateşe Yıldıza, aya, güneşe Hak yol İslâm yazacağız.   Askerlerin miğferine Kağnıların tekerine Buda´nın tunç heykeline Hak yol İslâm yazacağız.   Her kapının eşiğine Her sofranın kaşığına Balaların beşiğine Hak yol İslâm yazacağız.   Herkes duyacak, bilecek Saklanmaz gayrı bu gerçek Yaprak yaprak, çiçek çiçek Hak yol İslâm yazacağız.   (Abdürrahim Karakoç Rahmetullahi Aleyh)

Unutma Şiiri

Unutma Şiiri   Mektup derken şiir oldu bak yine, Darılırsan ben ölürüm unutma! Taze sarmaşığım hoyrat bedene, Sarılırsan ben ölürüm unutma!   Birgin güneş olur göğe doğarsın, Birgin yağmur olur yola yağarsın, Birgin çiçeklerden koku sağarsın, Yorulursan ben ölürüm unutma!   Kılıç ağzı yoldur ok ucu meydan, Dikkat et sen benîm canımsın ey can, Koyakta kekliksin kayada ceylan, Vurulursan ben ölürüm unutma!   Aşk denince aklı bırak ol deli, Işık ışık gökten inen dolu ol, Boz bulanık akan yağmur seli ol, Durulursan ben ölürüm unutma!   Dinlemek zor anlamak zor yar beni, Göreceksen dertte gamda gör beni, Gönül toprağıma yaptım türbeni, Dirilirsen ben ölürüm unutma!  Abdurrahim Karakoç  Rahmetullahi Aleyh

Size Bıraktım

  Bana Mevlâna'yı, Yunus'u verin, Mecnun'u, Leyla'yı size bıraktım. Kırk yıldır susuzum, bir tas su verin, Irmağı, deryayı size bıraktım.   Talipli değilim şöhrete, şana, Makamı, rütbeyi yük etmem cana. Dostluk, sevgi, şefkat yetişir bana, Dövüşü, kavgayı size bıraktım.   Zaman yoktur ekip, biçip, sürmeme, Ham topraktan haram mahsul dermeme. Bir tek gönül kâfi gelir girmeme, Konağı, sarayı size bıraktım.   Çokta değil, hakta buldum huzuru, İstediğim alın teri, göz nuru. Benliği, kibiri, iğrenç gururu, Faizi, bankayı size bıraktım.   Hiç biriniz telaş etmesin boşa, Doyacak gözünüz toprağa, taşa… Beni inancımla koyun baş başa… Topyekûn dünyayı size bıraktım…   Abdurrahim Karakoç Rahmetullahi Aleyh

Sen Varsın

  Sen Varsın   Gönül tezgâhında şiir dokudum, İplik iplik nakışında sen varsın. Aşk yolunun kanununu okudum, Madde madde yokuşunda sen varsın.   Fikir vadisinden bir ırmak geçer, Eğilir serviler, suyundan içer, Bağrında ay doğar, zambaklar açar, Sessiz sessiz akışında sen varsın.   Öz suyusun hayat denen şişenin, Nedenisin keder ile neşenin, Sevda cephesinde şehit düşenin, Donuk donuk bakışında sen varsın.   Hep senin renginde görünür bahar, Yaprakta yeşilin, gülde kokun var, Yama yama kalbimdeki yaralar, Sıra sıra dikişinde sen varsın.   Gidip de yorulma çok uzaklara, Sen, 'sen'i gel benim içimde ara... Umut güneşimin mor bulutlara, Girip girip çıkışında sen varsın.   Abdurrahim Karakoç (Dosta Doğru)

Vasiyet

Vasiyet İmansız askerin, korkak paşanın Bir boyuna bir de enine tükür. Kaçarken vurulup yere düşenin Bir leşine bir de kanına tükür. Ölürsen de hak yedirme, hak yeme; Aka kara, karaya da ak deme. Adaletten ayrılırsa mahkeme, Bir hâkime bir de kanuna tükür. İlaç olsa içme düşman tasından Sakın taş attırma dost arkasından Kim ikiyüzlüyse tut yakasından Bir yüzüne bir de canına tükür. Millet parasından verdirme parsa; Edirne'den Van'a, Muğla'dan Kars'a Nerede sahte bir kahraman varsa Bir resmine bir de şanına tükür. Kesmekle kısalmaz cömerdin eli Yiğidin adına eklerler deli. Baban olsa bile Allahsız ölü Bir ruhuna bir de sinine tükür. Bırak hesabını ölüm kalımın İnanmışa zulmü ne ki zalimin Manayı reddeden sözde âlimin Bir ilmine bir de fennine tükür. Abdurrahim Karakoç (Rahmetullahi Aleyh)

Sürgün Ülkeden Başkentler Başkentine

Sürgün Ülkeden Başkentler Başkentine Sezai Karakoç I Gelin gülle başlayalım şiire atalara uyarak Baharı koklayarak girelim kelimeler ülkesine Dünya bir istiridye Dönüşelim bir inci tanesine Dünya bir ağaç Bir özlem duvarı Bülbül sesine Şair Gündüzü bir gül gibi Akşamı bülbül gibi Sarıp sarmalayan öfkesine Anılar demirden alçısı zamanın Şair kollarını çarmıha geren Ve mısralar boyu kireçleşen Gençlik hayalleri Ah eski kemik ah eski deri Ve kemikle deri arasına gerilen Ruhumun şenlik günleri Ah eski kemik eski deri Yenilgi sanılan zafer saatleri Banane Paris'ten Avrupa'nın ülkü mezarlığından Moskova'dan Londra'dan Pekin'den Newyork Bütün bu türedi uygarlıklar umurumda mı Birazcık Romayı hesaba katabilirim Ama Roma Kendi kendini inkar edip durmakta Buz gibi eriyerek Bir kokakola Veya bir votka bardağında II Gelin gülle başlayalım atalara uyarak Baharı koklayarak girelim kelimeler ülkesin...