Kayıtlar

Ekim 26, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Müminlere Nasihatler 6

Müminlere Nasihatler 6 Salihi Merkadi Rahmetullahi Aleyh bazı diyarlara uğradı. Buyurdu ki: 1- Ey memleket, ey diyar! Senin ilk sakinlerin nerede? 2- Şu büyük binaları yapan mimarlar nereye gitti? 3- Hani burada oturan birçok insanlar vardı. Onlar bugün yok. Onlar nereye gitti? Hafiften bir ses; geliyor: 1- Onların eserleri eskidi, çürüdü! 2- Onların cesetleri toprak altında eridi gitti! 3- Onların amelleri boyunlarında baki gerdanlık oldu. Bekliyorlar günlerini... Hz. Ali Radiyallahü Anh Buyurdu ki: 1- Sen dilediğin kimseye istediğini ver, onun emiri olursun! 2- Sen dilediğin kimseden iste, onun esiri olursun! 3- Sen dilediğinden müstağni ol, onun dengi olursun! Yahya Bin Muaz Radiyallahü Anh Buyurdu ki: 1- Dünyayı büsbütün terk etmek, ahireti büsbütün elde etmek demektir. Öyle ise dünyayı tamamen terk eden ahireti tamamen elde etmiştir. 2- Dünyayı tamamen elde eden kimse ahireti tamamen terk etmiştir. 3- Dolayısıyla ahireti elde etmek dünyanı

Kalp Kırmak

Kalp Kırmak Bir hadis rivayetine göre, Peygamberimiz Aleyhisselâm Kâbe’ye bakarken şöyle demiştir: “Kuşkusuz Allah seni çok şerefli, çok mükerrem/ hürmetli, çok azametli kılmıştır; fakat mümin senden daha hürmetli/daha saygı değerdir.” (İbn Mace, Fiten,2; Mecmau’z-zevaid, 1/81). Tirmizî’nin “Hasen” dediği diğer bir hadiste: “Allah katında dünyanın yok olması, mümin bir kimsenin öldürülmesinden daha iyidir.” (Tirmizî, Diyat, 7; Nesaî, Tahrim,2). Bu ve benzeri hadisleri göz önünde bulunduran Mevlana, şu meşhur sözünü söylemiştir: “Kâbe, Azer’in oğlu Halil İbrahim’in yaptığı bir binadır. Kalp ise, yüce Allah’ın nazargâhıdır. Bu sebeple, bir gönül yıkmak, bin Kâbe yıkmaktan daha kötüdür” Bediüzzaman Said Nursi de bu konuda şunlar söyler: “Ey insafsız adam! Şimdi bak ki, mü'min kardeşine kin ve adâvet ne kadar zulümdür. Çünkü nasıl ki sen âdi, küçük taşları Kâbe'den daha ehemmiyetli ve Cebel-i Uhud'dan daha büyük desen, çirkin bir akılsızlık ede

Zorba İle Avcı

Zorba İle Avcı Vakti zamanında zayıf nahif bir avcı deniz kenarına balık avlamaya gider. Epey bir zaman oltasını suların karanlığında dolaştırdıktan sonra en nihayet kısmetine bir tek balık yakalar. Balık avcısı kısmetine razı olan bir eda ile gülüş cümbüş, sıcak aile yuvasına, çocukların yanına dönerken yolda rastladığı gözü pek bir zorbanın hücumuna uğrar. Zorba bütün yalvarış ve yakarışlarına bakmaksızın, onun çocuklarını sevindireceği bir tek balığını yakaladığı gibi elinden alıp yollanır. Zavallı avcı da arkasından bakakalır. Bütün bir gün boyu avlanmasının karşılığında tutabildiği bir tek balığını, bir zorba sadece kendisinden güçlü kuvvetli olduğu için zorla elinden almıştır. O emek vermiştir, fakat eli boş dönmekte, zorba ise hiçbir zahmete katlanmaksızın, sadece bilek kuvvetiyle hazıra konmakta. Bir yanda çalışan, fakat eli boş dönen; öbür yanında çalışmadan elini dolduran! İşte balık avcısı kafasında böylesine düşüncelere at oynattırırken kılı kırk yaran yüc