Kayıtlar

Gölge etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Eşeğin Gölgesi Kime Kalacak?

  Eşeğin Gölgesi Kime Kalacak?   İlim ehli bir zât önemli bir mesele hakkında toplanan ahaliye hitap etmeye çalışıyor, fakat halk pek ilgilenmiyordu. Bilge zât bunun üzerine konuyu değiştirir. “- Bir hikâye anlatıp ineceğim!”, der ve başlar anlatmaya: “- Uzun zaman önceydi, bir delikanlı köyünden komşu köye gitmek için bir eşek kiralar. Eşeğini kiraya veren adamın da komşu köyde işi olunca beraber yola çıkarlar. Konuşa konuşa giderken öğle sıcağı bastırır ve biraz dinlenmek, öğle yemeği yemek için bir subaşına çökerler. Ancak ortalıkta hiç gölgelik olmadığından eşeğin sahibi yemeğini alır ve eşeğinin gölgesine sığınır. Eşeği kiralayan genç buna içerler”: “- Sen çekil gölgede ben oturacağım’ der. Beriki itiraz eder: “- Ben oturacağım, çünkü eşek benim!” Delikanlı; “- Ama ben eşeği kiraladım!” deyince, Eşeğin sahibi; “- Ben sana eşeği kiraladım gölgesini değil!” karşılığını verir ve aralarında kavga çıkar. Hikâyenin tam burasında bilge zât kürsüden iner ve dışarı

İncitme

  İncitme   Gölgesinde otur amma Yaprak senden incinmesin. Temizlen de gir mezara Toprak senden incinmesin.   Yollar uzun, yollar ince Yol kısalır aşk gelince Yat kurban ol İsmail'ce Bıçak senden incinmesin.   Burdayım de ararlarsa Doğru söyle sorarlarsa Tabutuna sararlarsa Bayrak senden incinmesin.   İl göçsün göçtüğün vakit Yol yansın geçtiğin vakit Suyundan içtiğin vakit Kaynak senden incinmesin.   Toz konmasın sakın sana Hakkı geçer halkın sana Gücenmesin yakın sana Uzak senden incinmesin   Abdurrahim KARAKOÇ

Gölgesi Ağaca Dedi ki

Gölgesi Ağaca Dedi ki: Gölgesi ağaca dedi ki: “- Biz ikimiz arkadaşız. Beraber dünyâya geldik. Beraber büyüdük. Dâima güneşle aramızda perde olup, onun yüzünü görmeme mâni olmak sana yakışır mı? Ne zaman ki güneş benim tarafıma meyletse, sen aramıza giriyorsun. Niçin böyle yapıyorsun?” Bunun üzerine ağaç şöyle dedi: “- Hayır, hayır! Ben sana mâni değilim. Benim güneşi görmem, gece-gündüz kıyamda olup Allahü teâlâyı zikretmem sebebiyledir. Sen ise, dâima yan gelip yatarsın. Bu hâlinle güneşi nasıl görürsün?”

Kıyamet Günü Arş'ın Gölgesinde Gölgelenecek Olan Yedi Grup

Kıyamet Günü Arş'ın Gölgesinde Gölgelenecek Olan Yedi Grup Kıyamet günü Arş'ın gölgesinde gölgelenecek olan yedi grup kimlerdir? Hangi özellikler buna neden olmaktadır? Cevap: Değerli kardeşimiz, Ebu Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Başka bir gölgenin bulunmadığı Kıyamet gününde Allah Teâla, yedi insanı, arşının gölgesinde barındıracaktır": 1- Adil devlet başkanı, 2- Rabbine kulluk ederek temiz bir hayat içinde serpilip büyüyen genç, 3- Kalbi mescitlere bağlı Müslüman, 4- Birbirlerini Allah için sevip buluşmaları da ayrılmaları da Allah için olan iki insan, 5- Güzel ve mevki sahibi bir kadının beraber olma isteğine "Ben Allah'tan korkarım" diye yaklaşmayan yiğit, 6- Sağ elinin verdiğini sol elinin bilemeyeceği kadar gizli sadaka veren kimse, 7- Tenhada Allah'ı anıp gözyaşı döken kişi." (Buhari, Ezan 36, Zekat 16, Rikak 24, Hudüd 19; Mü

Mahşer Günü Arşın Gölgesinde Gölgelenmeyi Hak Eden İnsanlar

Mahşer Günü Arşın Gölgesinde Gölgelenmeyi Hak Eden İnsanlar Dünya hesabıyla “elli bin yıl” evet, tam “elli bin yıl” uzunluğunda bir gün! Güneşin bir mızrak boyu yaklaştırıldığı, beyinlerin sıcağın etkisiyle fokur fokur kaynadığı, kendi terinin suyundan oluşan çamurda; kiminin beline, kiminin boynuna, kiminin boğazına kadar terin içine gömüldüğü, kişinin annesinden, babasından, eşinden, kardeşinden kaçtığı zorlu bir gün! İşte böyle bir günde, bir serinlik, bir gölge insan için nasıl bulunmaz bir nimet, paha biçilmez bir hazine olur, varın siz hesap edin! Her zorlukla beraber bir kolaylık ve çıkış yolu yaratan Âlemlerin Rabbi Celle Celâlüh, bu sıkıntılı günde de, sevdiği müminlere selamet ve serinlik olmak üzere, onları Arşının gölgesinde gölgelendirecek ve bu perişan duruma düşürmeyecektir! Sağlam bir rivayetle gelen bir Hadis-i Şerif’te, mahşer gününde Arşın gölgesinde gölgelenecek “Yedi sınıf insan” dan bahsedilir. Bununla beraber, diğer Hadis-i Şerifler de inc

Yeşil Elbise

Yeşil Elbise  Yolda karşılaştığımızda ezan okunuyordu. -"Gel seni camiye götüreyim" dedim. "Bugün cuma biliyorsun. " -"Sende benim camiye gitmediğimi biliyorsun. "dedi. -"Biliyorum ama sebebini gerçekten merak ediyorum. " -"Ne bileyim, olmuyor işte. Hem pantolonumun ütüsü bozulup, dizleri çıkar diye endişe ediyorum. "dedi. Gayri ihtiyari gülmeye başladım. -"Herhalde şaka yapıyorsun. Bunun için cami terk edilir mi? -"Ciddi söylüyorum. Giyimime ve özellikle yeşile düşkün olduğumu bilirsin. "dedi.  Gerçekten de öyleydi. Giydiği birbirinden güzel elbiseleri; mutlaka yeşilin bir başka tonundan seçer ve her zaman ütülü tutardı. -"Peki" dedim. "Hayatında hiç camiye gitmedin mi?" -"Çocukken dedemle birkaç kere gitmiştim. Hem o yaşlarda dizlerimin aşınacak diye herhalde endişe etmiyordum. Fakat artık camiye gidebileceğimi zannetmiyorum. "  Söyledikleri beni son derece şaşırt

Zulüm Ve Azgınlık

Zulüm Ve Azgınlık Rivayet olunur ki padişahlardan biri bir gün ava çıkar. Av esnasında çok güzel bir bahçeye rastlar. Oraya doğru gider kapıyı çaldığında Kapıyı genç yaşta bir cariye açar. Gelen misafiri gördüğü için ona bir bardak nar suyu ikram etmek için içeri girer ve az sonra elinde bir tas dolusu nar suyu getirir. Padişah Nar suyunu içer ve kendisindeki susuzluk bir anda gider. Nar suyunun lezzetine hayran olan padişah, cariyeye bu içecek için kaç nar sıktığını sorar; cariyede sadece bir tek nar sıktığını söyler. Daha sonra padişah bahçeye doğru gözlerini diker, Oranın manzarasından ve içerisindeki kuşlardan ve çiçeklerin güzelliğinden çok etkilenir ve cariyeye sorar: “Burası için ne kadar vergi veriyorsunuz?” Cariyede soruyu soran kişinin padişah olduğunu bilmeksizin vermiş oldukları vergiyi söyler. Padişah içinden buranın vergisinin artırılması gerektiğini düşünür ve bu konuda kafasını meşgul ederken tekrar susadığını fark eder ve cariyeden aynı şekilde bir nar suyu da

Sadaka

Sadaka "Sadakanın en faziletli olanı Ramazan ayında verilendir." Hadis-i Şerif, Suyûti, el-Câmiu's-Sağır “Sadaka fakire verilirse 10 misli; Âmâ ve âcize verilirse 70 misli; Yakın akrabaya verilirse 1000 misli; Ana babaya verilirse 10 000 misli; Talebe ve âlime verilirse milyon misli mukabele görür." İmam-ı Suyûti (rh. a)

Sadakat Ya Hu!

Resim
Sadakat Ya Hu! 1954 yılında Sındırgı’dan Balıkesir’e geldik. Babam memurdu. Alt katta ev sahibi yaşlı bir kadının oturduğu iki katlı bir evin üst katını kiraladık. Ev sahibine Şemsi Nene diyorduk. Yani ismi Güneş idi. Evlendiğinde 16 yaşındaymış. Evlendikten üç gün sonra kocası gönüllü ihtiyat zabiti Yani yedek subay olarak Çanakkale’ye gitmiş.  Nene, kocasının Çanakkale’den cepheden kendisine yolladığı “Şems’im, güneş’im…” diye başlayan mektuplarının evinin duvarlarına ve pencerelerine yapıştırmıştı.  Her sabah bu silik, sararmış mektupları birer kere okur, Her birinin karşısında şehit kocasının ruhuna Fatihalar gönderir, diz çöker yarım bıraktığı yerden kocasına hatim indirirdi. Nene hiç sokağa çıkmazdı. “Kocam giderken gençsin, güzelsin, ne olur ben gelinceye kadar sokağa çıkma. Gözüm arkada kalmasın, dedi. Nasıl sokağa çıkarım.” diyordu. Yıllar sonra o evden cenazesinin çıktığını duydum. Bir gün Şemsi Nene’yi beyaz bir gelinlik giymiş, boynuna iri incilerle

Ebü Hüreyre Radiyallahü Anh'dan Öğütler

Ebü Hüreyre  Radiyallahü Anh 'dan Nurlu Öğütler Ebû Hüreyre Hazretleri Radiyallahü Anh sahabe-i kiramın büyüklerinden ve âlimlerindendir. En çok hadis rivayet eden altı sahabeden birisidir. Ebû Hüreyre'nin öğütlerinin kaynağı; Rasûl-ü Ekrem Efendimizdir. Bunun için bütün öğütlerin içinde genellikle bir hadis-i şerif mevcuttur. İslâm âdâb ve ahlâk tarihinde ilk "ey oğul" geleneğini müstakil bir kitap halinde başlatan İmam Gazali Hazretleridir. Gazalî'nin "Eyyühe'l-veled" adıyla yayınlanan ve "Ey oğul!" şeklinde tercüme edilen bu eserinin çeşitli baskı ve tercümelerinde Ebû Hüreyre'den bu mânâda öğütler nakledilmektedir. Bu hususta kaynak İmam-ı Gazali Hazretleridir. Allah için iyilik et Ey oğul! Sakın iyiliği elden koma. Her kime iyilik edersen, Allah için et ki, Allah katında makbul olsun. Rasûllullah Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur: "Yâ Ebâ Hüreyre! Allah'a Cebrail gibi ibadet etmiş olsan bile