Kayıtlar

dedi etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Yunan Zulmü: ‘La İlâhe İllallah’ Dedi Diye; Sırtından Bıçakladılar

Resim
Yunan Zulmü: ‘La İlâhe İllallah’ Dedi Diye; Sırtından Bıçakladılar   Aydın Kuşadası açıklarında kurtarılan 40 yaşındaki Yemen uyruklu Abdullah Mohamed Isaak, Yunanistan Sahil Güvenliği tarafından “‘La ilahe illallah’ deme diyerek dövülüp sırtından bıçaklandığını iddia etti. Sahil Güvenlik Komutanlığı, bir hafta önce Kuşadası açıklarında can salı içerisinde bir grup düzensiz göçmen olduğu bilgisini aldı. İhbar üzerine bölgeye ulaşan ekipler 35 kaçak göçmeni sağ olarak kurtarırken, vücudunda bıçak izleri bulunan ve bilinci kapalı olduğu belirlenen 1 kişiye sağlık ekipleri tarafından müdahale edildi. Yapılan tedavinin ardından Yemen uyruklu olduğu belirlenen Abdullah Mohamed Isaak (40), Yunan güvenlik güçleri tarafından darp edilerek bıçaklandığını söyledi. Sırtında 30 ve 20 santim uzunluğunda 2 büyük bıçak yarası olan ve Kuşadası Devlet Hastanesi’ndeki tedavisinin ardından sırtına dikiş atılan Isaak, daha sonra diğer 34 göçmen ile birlikte Aydın İl Göç İdaresi Müdürlüğü Geri Gönd

Sabır Sınavıdır Ömür Dediğin...

  Sabır Sınavıdır Ömür Dediğin...   Ruhlar giderlerken, sonsuz bir yola, Dünyada verirler, birkaç gün mola, Sanma ki, bu geliş, tesâdüf ola; Sabır sınavıdır, ömür dediğin…   Güneş,, doğmak için, sabahı bekler, Kozalarda, çile çeker, böcekler, Bil ki; her yürüyen, önce emekler, Sabır sınavıdır, ömür dediğin…   Tohum düşer, toprağında barınır, Bahar gelir, yaprak ile sarınır,   İnsanoğlu, Kur’ân ile arınır. Sabır sınavıdır, ömür dediğin…   Ateşe düşmeyen çıra yanar mı? O ateşte yanan, gayrı söner mi? Hakk’a giden, yarı yoldan döner mi? Sabır sınavıdır, ömür dediğin…   Nefsin işkencesi, düşmandan beter, Onun zulmü ancak, savaşla biter. Silah istiyorsan, irâden yeter, Sabır sınavıdır, ömür dediğin…   Ezel arşivinden, kader silinmez, Hakk’tan ne gelirse, karşı gelinmez, Her şerde hayır var, kulca bilinmez, Sabır sınavıdır, ömür dediğin...   Hor görme dünyada çile çekeni, Sabırla beslenir, gönül kökeni, Bülbüle diyor ki; gül

Gerçek Akraba ve Dost, Zor Gününde Yardıma Koşandır…

Resim
  Gerçek Akraba ve Dost, Zor Gününde Yardıma Koşandır…     Adam koca bir danayı ziyafet için kesti ve büyük bir ateş̧ yaktı. Kızına dedi ki: “- Kızım, sevdiklerimizi ve komsularımızı çağır ve gelip bizimle oturup et yesinler ...” Kızı bağırdı: “- Evimizde yangın çıktı yetisin ahali! Evimizdeki bu yangını söndürmemize yardım edin!”. Birkaç̧ dakika içinde bunu duyan bir grup insan yangın söndürmek için yardım etmeye koşup evlerine geldiler. Diğer komşular akrabalar bu feryadı duymamış̧ gibi davrandılar feryada kulak tıkadılar. Yardıma gelenler Kurban kesen ailenin kurban etinden yiyip içtiler, karınlarını doyurdular giderken de ellerine birer parça et verildi. Baba şaşkındı kızına dondü ve dedi ki: '' Kızım Gelen insanlar, tanımam, daha önce hiç̧ görmedim, Kızım yangın var dedin bağırdın peki sevdiklerimiz, dostlarımız ve meslektaşlarımız nerede?". Kızı gözleri dolu dolu dedi ki: “- Evimizdeki yangını söndürmeye yardım etmeye gelmeyenler bizi ya

Budin Dedikleri Aksu'yun Başı

Budin Dedikleri Aksu'yun Başı Budin dedikleri Aksu'yun başı, Kan ile yoğrulmuş toprağı taşı, Çerkez Bayraktar'dır şehitler başı. Geldi küffar aldı Kale-i Budin'i, Aldı Budin kalesini geçti bedeni. Cephane tutuştu aklımız şaştı, Selatin camisi havaya uçtu, Askerin yarısı hep şehit düştü. Geldi küffar aldı Kale-i Budin'i, Aldı Budin kalesini geçti bedeni. Budin'in üstünde doğdu bir yıldız, Aldı hain küffar on iki bin kız, Kimi kadı kimi müftü müderris. Aman padişahım imdat umarız, İmdatsız kaleye imdat bekleriz. Budin dedikleri çepçevre meşe, Kurdunu kuşunu doyurduk leşe, Hüngür hüngür ağlar Genç Ali Paşa. Geldi küffar aldı Kale-i Budin'i, Aldı Budin kalesini geçti bedeni. Budin'in içinde biz üç kız idik, Altın kafes içre besli kuzuyduk, Küffarın eline layık değildik. Geldi küffar aldı Kale-i Budin'i, Aldı Budin kalesini geçti bedeni.

Gölgesi Ağaca Dedi ki

Gölgesi Ağaca Dedi ki: Gölgesi ağaca dedi ki: “- Biz ikimiz arkadaşız. Beraber dünyâya geldik. Beraber büyüdük. Dâima güneşle aramızda perde olup, onun yüzünü görmeme mâni olmak sana yakışır mı? Ne zaman ki güneş benim tarafıma meyletse, sen aramıza giriyorsun. Niçin böyle yapıyorsun?” Bunun üzerine ağaç şöyle dedi: “- Hayır, hayır! Ben sana mâni değilim. Benim güneşi görmem, gece-gündüz kıyamda olup Allahü teâlâyı zikretmem sebebiyledir. Sen ise, dâima yan gelip yatarsın. Bu hâlinle güneşi nasıl görürsün?”

Damarları Temizleyen Besinler Hangileridir?

Damarları Temizleyen Besinler Hangileridir? Damarları temizleyen besinler vatandaşların ilgi odağı oldu. Özellikler Türkiye'de çok fazla sigara içenin bulunmasından dolayı damar tıkanıklığı en çok görülen hastalıklardan birisi. Damarları temizleyen besinler hem bu tür hastalıklara çare olurken, hem de kalp hastalıklarına yakalanma riskini azaltıyor. İşte damarları temizleyen besinler. Damarları temizleyen besinler kalp rahatsızlıklarına yakalanma riskini azaltıyor. Özellikle günde 1 çay kaşığı tarçının kandaki yağ oranını yüzde 26 oranında azalttığı kaydedilmiştir. Dengesiz beslenme sonucu tıkanan damarlar ölüm riskini artırmaktadır. Damar tıkanıkları konusunda uyaran Dr. Muammer Yıldız, damarları temizleyen yiyecekleri sıraladı... Zeytinyağı Akdeniz ülkelerinde kalp hastalıkları görülme oranının daha az olması zeytinyağı sayesindedir. İçeriğindeki antioksidanlar sayesinde kanseri önler ve tansiyonu düşürür. Badem E vitamini, çözünebilen lif ve t

De ki; Allah İçin Ne Yaptın Bugün?

De ki; Allah İçin Ne Yaptın Bugün? Kalbini bağla ki, Hâkk kemendine, Düşme, mahşer günü, yargı derdine, Sen, kendi yargıcın, ol da kendine, De ki; Allah için, ne yaptın bugün? Bir gönül kapısı, bulup çaldın mı? Bir sevgi seline, boyca daldın mı? Bir dosta bedelsiz, selâm saldın mı? De ki; Allah için, ne yaptın bugün? Seher vakti kalkıp, vecde daldın mı? Nûrlar dağılırken, payın aldın mı? Hâkk aşkına, kâlbi şâhid kıldın mı? De ki; Allah için, ne yaptın bugün? Bilmediğin, bilenlere sordun mu? İlimle aranda, köprü kurdun mu? Zarar ve kârını, hayra yordun mu? De ki; Allah için, ne yaptın bugün? Ezelî rızkına, râzı oldun mu? Sabır sofrasında, lezzet buldun mu? Îmânla şükredip, huzur doldun mu? De ki; Allah için, ne yaptın bugün? Gafleti, gayretle, yarıştırdın mı? Alnını, secdeyle barıştırdın mı? Bir akraba sorup, soruşturdun mu? De ki; Allah için, ne yaptın bugün? Kibir dağlarından, inip geldin mi? Zorda kalmış, bir kişiyi bi

Nâr-ı Aşk Dedikleri Buysa Şayet

Nâr-ı Aşk Dedikleri Buysa Şayet Nâr-ı aşk dedikleri buysa şayet; Yanarım kor gibi, etmem gayrı şikâyet. Düşürdün beni sen aşk havzına; Gayri yüzsem de “SEN”, batsam da “SEN”derim. Söz söylenir, niceleri içerimde beslenir; Devasal hâl alınca, yüreğime serildikçe serilir. “Cennet içün men’ eden âşıkları dildârdan Bilmemiş kim cenneti âşıklarun dîdâr olur. Işk sevdasına sarf eyler Fuzûlî ömrünü Bilmezem bu hâb-ı gafletden kaçan bîdâr olur.” Fuzuli

“Öl” Dedi Öldü, “Diril” Dedi Dirildi

 “Öl” Dedi Öldü, “Diril” Dedi Dirildi Kutbul Arifin Hace Bahauddîn Şah Nakşibend Hazretleri, sâdık müridlerinden biri olan Muhammed Zahid ile birlikte bir iş için ellerinde baltaları olduğu halde dağa çıkmışlardı. Orada baltalarını bir kenara bırakarak sohbete daldılar. Sohbet o kadar ilerledi ki, her şeyi unutmuşlar, zaman da hayli ilerlemişti. Sonunda söz “Kulluk ve feda” (Allah'a kulluk ve yolunda kendini feda) konusuna geldi. Muhammed Zahid, Şah-ı Nakşibend Hazretlerine: — Netice olarak feda nedir? Diye sordu. Nakşibendî Hazretleri: — Eğer dervişe “öl” denirse hemen ölmesidir, buyurdular. Sonra kendisinde öyle bir hal zuhur etti ki, Muhammed Zahid'e dönerek: “Bi mîr-Öl! “ buyurdu. Mürid Muhammed Zahid hemen düşüp ruhunu teslim etti. Ayakları kıble tarafına, sırtüstü olduğu halde güneşin o müthiş harareti altında saatlerce cansız olarak kaldı. Hatta öyle oldu ki güneşin harareti yüzünü, artık karartmaya başlamıştı. Şah-ı Nakşibendî Hazretleri burasını ş

Erenlerden Öğütler

Erenlerden Öğütler Erenlerden biri öğrencilerine şöyle dedi: ·         Yalan söylemeyin. ·         Emanete hıyanet etmeyin. ·         Öfkenizi yenin. ·         Üstünlük taslamayın. ·         İyiliklere teşekkür edin. ·         Söz taşımayın. ·         Dedikodu yapmayın. ·         İkiyüzlü olmayın. ·         İnsanlara küsmeyin. ·         İftira etmeyin. ·         Anne ve babaya saygı gösterin. ·         Hizmet edin. ·         Misafirperver olun. ·         Hiçbir zaman kibirlenmeyin… ·         Eğer bu saydıklarımı yapabilirseniz, örnek insan olursunuz ve huzura erersiniz. ·         İnsanlar sizi örnek alır. Görevinizi de yapmış olursunuz. (Kaynak bilinmiyor)

Diyanet İşleri Başkanı Görmez’den ABD'ye Sivrisinekli Sitem

Resim
Diyanet İşleri Başkanı Görmez’den ABD'ye Sivrisinekli Sitem Görmez ABD'de sinek ilacı kullanmanın yasak olduğuna dikkat çekti, "keşke Irak'ta da bu kadar hassas olsaydınız" dedi. Edirne'nin İpsala ilçesinde Diyanet İşleri Başkanlığı'nca organize edilen Kutlu Doğum haftası etkinliğine Balkanlardan gelen yüzlerce soydaş katıldı. Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez yaptığı konuşmada, Amerika'da sivrisinekler için ilaç kullanmanın yasak olduğunu anlatarak, "Çünkü o ilaç tabiatın dengesini bozuyormuş. Keşke Irak'ta 1,5 milyon insanı öldürürken de bu kadar hassas olabilseydiniz" dedi. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın İpsala'da düzenlediği ‘Balkanlar Kutlu Doğum için İpsala’da ‘etkinliğine Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Bulgaristan, Yunanistan, Makedonya, Kosova yaşayan soydaşlar, seçilmiş müftüler ile din görevlilerinin de aralarında bulunduğu yaklaşık 5 bin kişi katıldı. Etkinlik için

Bir Kalbe İki Sevgi Sığar mı?

Bir Kalbe İki Sevgi Sığar mı? Fudayl Hazretleri bir gün küçük çocuğunu kucağına aldı, sevdi ve bağrına bastı. Çocuk: –“Babacığım beni seviyor musun?” dedi. Fudayl Hazretleri: –“Evet”, dedi. Çocuk: –“Peki, Allah–ü Teâla'yı seviyor musun?” dedi. Hazreti Fudayl; –“Tabiî seviyorum”, dedi. Çocuk: –“Peki, kaç tane kalbin var?” dedi. Fudayl; –“Bir tane”, deyince, çocuk: –“Ey babacığım! Bir kalbe iki sevgiyi nasıl sığdırabiliyorsun?” dedi. Hazret–i Fudayl, küçük çocuğunun bu derin manalı sözleri, kendi kendine söylemediğini, Allah–ü Teâlâ'nın söylettiğini anlayarak yavrusunu kucağından bırakarak eliyle başını dövmeye başladı ve bundan sonra her an Allah–ü Teâlâ ile meşgul olacağına söz verdi. Oğluna da: –“Ey oğlum! Sen ne güzel vaizsin”, deyip bağrına bastı ve: –“Seni hakikî sevgilinin izni ve emri ile seviyordum”, buyurdu.

Alman Bayan, Bir Türk Erkeğe; “Kültürsüz!!!” Dedi

Alman Bayan, Bir Türk Erkeğe;  “Kültürsüz!!!” Dedi Üç dört arkadaş camiden çıktık, eve gidiyoruz. İkisi Almanya’da uzun yıllar çalışmışlar. Bir anne ile 11-12 yaşlarındaki oğlu da önümüzden gidiyor. Çocuk cipsleri yer yemez, paketini yola attı. Hâlbuki az ileride çöp varili var. Annesi ise en ufak bir rahatsızlık duymadı. Ben dedim ki: “Şu kadına yazık! Çocuğun yaptığı terbiyesizliğe göz yumuyor. Almancı arkadaştan birincisi dedi ki; bu olay Almanya’da olsaydı; annesi geri dönecekti. O çöpü çocuğa aldıracaktı. Çöp kutusuna atıncaya o kadar onu izleyecek çöpe attırdıktan sonra da; “Bak oğlum sakın bir daha yapma! Herkes senin gibi yapsa bu şehrin cadde ve sokakları pislikten geçilmez. Belediye fazla işçi çalıştırır. Hem o işçilerin parasını da biz veriyoruz. Çocuk bu davranışı pekiştirinceye kadar devam ederdi. Çocuklar bir daha da asla çöpleri yere atmazdı. Diğer Almancı arkadaş dedi ki; ben Almanya’da bir suç işledim. Onun utancını halen taşıyorum. Merakla ne yaptın diye sorduk.