Kayıtlar

konuş etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Mahşerde Allah'ü Teâlâ’yı Görüp Konuşabilecek miyiz?

  Mahşerde Allah'ü Teâlâ’yı Görüp Konuşabilecek miyiz?   “Mahşerde de Allah'ü Teâlâ’yı görüp konuşabilecek miyiz? İslam'a hizmet etmiş birisi, Allah'ım, ben İslam'a hizmet ettim, şehit, ben yaraları senin yolunda cihat ederken aldım, başkası, malımı senin yolunda harcadım, Bunları rahatça Allah'ü Teâlâ’ya söyleyebilecekler mi?”   Değerli kardeşimiz,   "Nice yüzler o gün (sürur içinde) ışıldar, parlar; Rabbine nâzır (onun cemâline bakmaktadır)." (Kıyamet, 75/22-23)   Hasan-ı Basri, Mücahid ve îbn-i Zeyd bu âyeti, "Kıyamet gününde öyle yüzler vardır ki, onlar sevinçlerinden ve nimetlere eriştiklerinden dolayı hoşnut ve güzeldirler." şeklinde izah etmişlerdir.   Mücahid'den nakledilen diğer bir görüşe göre de âyet şöyle izah edilmiştir: "Kıyamet gününde öyle yüzler vardır ki onlar, sevinç içindedirler." (1)   İkrime ve Hasan-ı Basri Rahmetullahi Aleyhüma, bu ayet-i kerimeyi, "Kıyamet gününde öyle yü...

Vakitsiz Konuşanın Hâli

Vakitsiz Konuşanın Hâli Bir gölde iki kazla bir kurbağa yaşarlarmış. Pekiyi geçinip giderlermiş. Bir gün gölün suyu çekilmeye ve göl kurumaya başlamış. Bir başka göle gitmeyi düşünmüşler, fakat kurbağayı oraya nasıl götürelim Diye düşünürlerken akıllarına şöyle bir şey gelmiş: Kazlar ayaklarına bir sopa alacaklar ve kurbağa o sopayı ağzı ile ısıracak hiç ağzını açmadan kazlarla havadan gideceklermiş. Düşündükleri gibi yapmışlar. Havadan giderken kurbağanın bu halini gören diğer arkadaşları aşağıdan gülmüşler ve onunla alay etmişler. Kurbağa buna cevap vereyim derken ağzını “vırak” Diye açıverince kendini aşağıda bulmuş ve vakitsiz konuşmanın cezasını böyle çekmiş. (Alıntı)

Fısıltı

Fısıltı Adam fısıldadı... "Allah’ım konuş benimle!" ve bir kuş cıvıldadı, ağaçta ama adam duymadı. Sonra adam bağırdı: "Allah’ım konuş benimle!" Ve gökyüzünde bir şimşek çaktı, ama adam dinlemedi onu. Adam etrafına bakındı ve "Allah’ım seni görmeme izin ver!" dedi. Ve bir yıldız parıldadı gökyüzünde. Ama adam farkına varmadı. Ve adama bağırdı, "Allah’ım bana bir mucize göster! " Ve bir bebek doğdu bir yerlerde. Ama adam bunu bilemedi. Sonra adam çaresizlik içinde sızlandı… "Dokun bana Allah’ım ve burada olduğunu anlamamı sağla!" Bunun üzerine Bir kelebek aşağı süzüldü ve adama dokundu. Ama adam kelebeği elinin tersiyle uzaklaştırdı ve yürüyüp gitti.

Kusur Kimde?

Kusur Kimde? Adamın biri artık karısının eskisi kadar iyi duymadığından korkuyormuş ve karısının işitme cihazına ihtiyaç duyduğunu düşünüyormuş. Ona nasıl yaklaşması gerektiğinden emin değilmiş. Bu durumu konuşmak için aile doktorunu aramış; doktor adamın karısının ne kadar duyduğunu anlayabilmesi için basit bir yöntem önermiş. "Yapacağın şey şu, karından 40 adım ileride dur, normal bir konuşma tonuyla bir şeyler söyle; eğer duymazsa 30 adım ilerisinde aynı şeyi tekrarla, sonra 20 adım; cevap alana kadar aynı şeyi tekrarla!" O akşam karısı mutfakta akşam yemeğini hazırlarken adam işlemi uygulamaya koymuş. 40 adım uzaklıktan karısına normal bir konuşma tonuyla seslenmiş "Hayatım bu akşam yemekte ne var?" Cevap yok Mutfağa biraz yaklaşmış. Mesafeyi 30 adıma indirmiş ve soruyu tekrarlamış; "Hayatım bu akşam yemekte ne var?". Gene cevap yok… Mutfağa biraz daha yaklaşmış, mesafe 20 adım ve tekrar sormuş: "Hayatım bu akşam yemekte ne va...