Kayıtlar

Nefs etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Aşkın Askerleri ve Nefsin Zulmani Mertebeleri

Aşkın Askerleri ve Nefsin Zulmani Mertebeleri   Sıddîk Nâci Eren Efendi bir sohbetinde Aşkın Askerlerini şöyle anlatıyor:   Aşk askerleri (ilahi aşk, ilahi müjdeciler, ilahi nurlar)   kalbe girince emmâre (Nefs-i emmâre; Kulu, Rabbinden uzaklaştırarak kötülükleri işlemeye tahrîk eden en süflî durumdaki isyankâr nefs) şehrini mahvederler. Bizde üç tane şehir var.   Bunlar zulmânidir.   Hep dünyaya aittir. Kalp, Nefsi Emmâre’de dünya sevgisi, mal, evlat vesaire ile dolmuştur. Aşk askerleri kalbe girdiği zaman bunu kabul etmez. İslam’a dön; Allah’a (c.c.) dön; Resul’e Sallallahü Aleyhi Vesellem dön der ve kılıçtan geçirir hepsini.   Nefsi Levvame’ye ( Nefs-i levvâme; yaptığı kötülüklerden, Allah Teâlâ’nın emir ve yasaklarına karşı gösterdiği ihmâl ve kusurlardan pişmanlık duyarak vicdânı muazzeb olan (eziyet çeken) ve bu sebeple de kendisini şiddetle kınayan nefstir) vardığında da bakarsın koyunlar, keçiler, mandalar, sığırlar, develer durur kalpte. Aşk Askerleri niçin h

Nefsin Haylaz Askerleri

Nefsin Haylaz Askerleri   Nefsin en haylaz askeri olan dil, biz sustuğumuz zaman yenilgiye uğrar. Susarken dış dünyanın etkilerinden uzaklaşıp içimizdeki savaşın kumandanı oluruz… Çoğu zaman, sadece susarak karşımızdaki cahillerden kurtulmamız da mümkündür...

Nefse Uyup Râh-ı Hakk'dan Taşra Çıkmak Yol mudur?

  Nefse Uyup Râh-ı Hakk'dan Taşra Çıkmak Yol mudur?   Nefse uyup râh-ı Hakk'dan taşra çıkmak yol mudur? Kibr ü 'ucb ile adın dervîş takmak yol mudur? Matlabın a'lâ iken ednâya akmak yol mudur? Yâr-ı Bâkî var iken ağyâra bakmak yol mudur?   Nice bir olmaz hevâlar nice bir tûl-i emel; Gel beri şimdengeri ey derdmend insâfa gel! Sâlike lâyık mıdır hiç Zeyd ü Amr ile cedel; Her tasarruf hod Hakk'ın gayra bakmak yol mudur?   Hep Hakk'ın kullarıdır küçük büyük erkek dişi; Hizmet-i Mevlâ'da olmakdır kul olanın işi; Anladın mı Rabb'ini hey kendüyi bilmez kişi; Hâzır iken Hâlık'ın etrâfa bakmak yol mudur?   Dûr eder Hakk'dan seni hubb-i sivâ kayd-ı 'alef; Gör ne vech ile sülûk etmiş bu yollarda selef; Nakd-i ömrü eyleme nefsin hevâsında telef; Vech-i Bâkî var iken mahlûka bakmak yol mudur?   Nice bir emmârelik de eyleye nefsin karâr; İşidüp "firrû ilallâh"ı et ol yana firâr; Ey Hüdâyî sıdk ile

Tasavvufta Nefs Tezkiyesi

Tasavvufta Nefs Tezkiyesi Tezkiye lügatta temizlemek, arındırmak manalarının yanı sıra artırmak, bereketlendirmek ve feyizlendirmek anlamınıda ihtiva eder. Bu manalar çerçevesinde tezkiye “manevi eğitim yolculuk” seyrinin tüm mertebelerini bünyesinde bulunduran terimdir. Nefsi ve Rabbı bilip irfan elde etmenin tüm aşamalarını bünyesinde bulundurur. Bu nedenle biz sadece bazı hususlara değineceğiz. Aslen tezkiye tüm nefs ve tevhid mertebelerinin eğitimini bünyesinde bulunduran temel kavramdır. Nefs alıcı ve verici olduğundan kişinin zahir ve batın tüm ilişkilerini de yapısında bulundurur. Nefs tezkiyesi her fiili Hakk’la ve Hakk’ça yapmanın yolunu öğreten temel sistemdir. Nefsi tezkiye: Öncelikle küfür, cehalet, şirk, kötü his ve ahlak, yanlış itikatlardan nefsi temizlemektir. Kur’an ve sünnet üzere oluşturulan “BEN” liği bu hususiyetlerle donatmaktır. Nefsi kötülüklerden koruduktan sonra da, onu ilim, irfan, hikmet, hayır duygu ve niyetler ve güzel ahlakla süslemektir. Nefsi

Nefs Tezkiyesi Kalp Tasfiyesi

Nefs Tezkiyesi Kalp Tasfiyesi “Nefsi tezkiye, kalbi tasfiye” gönlü arındırma sanatıdır. Gönlü arındırma sanatından kasıt nefsin tezkiyesi (temizlenmesi) ve kalp tasfiyesidir (arıtılmasıdır). Gönül arındırma sanatından bizlere en güzel örmek Rasûlullah sallâllâhu aleyhi ve sellemdir. Bu sanatta bizlere nümûne-i imtisal, en güzel örnek de Rasûlullah –sallâllâhu aleyhi ve sellem– Efendimiz’dir. Gayemiz O’na benzeyebilmektir. Yani duygularımızın O’nun duygularına benzeyebilmesi için bir ömür gayret etmemiz zarûrîdir. O’nun rûhânî dokusundan hissiyat almamız zarûrîdir. Çünkü sevilenin hâli sevende sirâyet hâlindedir. Sahabî Efendilerimizden Örnekler Ashâb-ı kiram; duygularını, Efendimiz’in hislerine benzetebilmenin derdindeydi… İç dünyalarını; O’nun gönül âleminden, rûhânî dokusundan hisselerle tezyîn edebilmek, onların yegâne arzusuydu. Çünkü, onlara bu hedefi, Fahr-i Kâinât Efendimiz; “Kişi sevdiği ile beraberdir.” (Buhârî, Edeb, 96) buyurarak göstermişti. Ashâb