Kayıtlar

Eylül 16, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Tefekkür-ü Mevt (Ölüm tefekkürü)

Tefekkür-ü Mevt (Ölüm tefekkürü) Pek çok insan ölümü düşünmek istemez, aynı zamanda günlük uğraşıları da insanı bambaşka şeyler düşünmeye sevk eder. Hangi okulda okuyacağı, hangi işte çalışacağı, ne giyeceği ve ne yiyeceği onun için daha önemlidir. Çünkü hayatın bunlardan ibaret olduğunu düşünür. Ölümden bahsedildiği zaman ise, "ağzını hayra aç" gibi anlamı olmayan ve ölümü engellemeye de gücü yetmeyen yüzeysel sözlerin arkasına saklanır. Kendisinin yaşlanınca öleceğini, en az daha 50-60 yıl yaşayacağını hesaplar; genç yaşında böyle "iç karartıcı” konularla meşgul olmak istemez. Hâlbuki bir saniye sonra yaşayabilme garantisi bile yoktur. Her gün gazetelerde, televizyon kanallarında ölümle ilgili haberler bolca yer almakta, yakınlarının ölümlerine tanık olmaktadır; ama bir gün kendi ölümüne de başkalarının tanıklık edeceğini, kendisini de böyle bir sonun beklediğini düşünmez. Oysaki ölüm insana geldiğinde, hayata dair her tür "gerçeği” yerle bir eder; geriye

Utansın!

Utansın! Tohum saç, bitmezse toprak utansın! Hedefe varmayan mızrak utansın! Hey gidi Küheylan, koşmana bak sen! Çatlarsan, doğuran kısrak utansın! Eski çınar şimdi Noel ağacı; Dallarda iğreti yaprak utansın! Ustada kalırsa bu öksüz yapı, Onu sürdürmeyen çırak utansın! Ölümden ilerde varış dediğin, Geride ne varsa bırak utansın! Ey binbir tanede solmayan tek renk; Bayraklaşamıyorsan bayrak utansın! Necip Fazıl Kısakürek Kuddise Sirrûh