Kayıtlar

arzu etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Sen Canından Geçmeden Canan Arzu Kılarsın

  Sen canından geçmeden, canan arzu kılarsın, Belden zünnur kesmeden, iman arzu kılarsın.   Men arefe nefsehu, dersin illâ değilsin, Melaikten yukarı, seyran arzu kılarsın.   Tıflı nareste gibi, eteğin at edinip. Ele çevgan almadan, meydan arzu kılarsın.   Bilemedin sen seni, sedefte ne cevhersin, Mısıra sultan iken, Kenan arzu kılarsın.   O ezel aleminde ebedi gözlemedin, Per ve balın bitmeden cevlan arzû kılarsın.   Yetmiş yedi perde var dostu arzulamaya, Yedisinden geçmeden yakin arzu kılarsın.   Otuzu gözde durur, otuzu gönüldedir, Onun dahi bilmeden görmek arzu kılarsın.   Sen bunda işe geldin uş yine varısarsın, Henüz sen kul olmadan sultan arzu kılarsın.   Yûnus düştün bu derde, Eyüp gibi sabreyle, Derde katlanamazsın, derman arzu kılarsın.   Yunus Emre Kuddise Sirrûh

Dostun Cemâlin Arzular

  Dostun Cemâlin Arzular   Yine seyreyledi gönlüm dostun cemâlin arzular. Hicre katlanmaz gönül dostun cemâlin arzular.   Her kim uğrarsa bu derde bulur himmeti erde. Açılıverecek perde dostun cemâlin arzular.   Kim ki gerçek mirîd ola bel bağlayıp gelsin yola. Şol yürekteki dert ola dostun cemâlin arzular.   Dostum beni deli kıldı aklımı fikrimi aldı. Hayâli gözümde kaldı dostun cemâlin arzular.   Evvel derdi gönlüm bana atlar donlar gerek bana. Mevlâ’m bir dert verdi bana dostun cemâlin arzular.   Yunus’un sözü erince iniler cânın verince. Tâ ölüp sine girince dostun cemâlin arzular.   Yunus EMRE

Nefsini Terk Etmeden Rabbini Arzularsın

  Nefsini Terk Etmeden Rabbini Arzularsın   Nefsini terk etmeden rabbini arzularsın Hayvanı sen geçmeden, insanı arzularsın   (Men arefe nefsehu, fekad arefe rabbah) Kendini sen bilmeden, Sübhanı arzularsın   Sen bu evin kapısın henüz bulup açmadan   Maşuka kavuşacak, zamanı arzularsın   Dışarı üfürmekle yıkılır mı bu ocak Gönlün Hakka vermeden, ihsanı arzularsın   Dağlar gibi kuşatmış tembellik kardeş seni Günahını bilmeden gufranı arzularsın   Konuk için evin yok, hiç hazırlığında yok Issız dağın başında, mihmanı arzularsın   Bostanı bağı gezdim, meyvesin bulamadım Sen söğüt ağacından rummanı arzularsın   Gece sayıklar gibi anlaşılmaz söz ile Sendemi ey niyazi, irfanı arzularsın   Camı temizlemeden, aynayı arzularsın Zunnarını kesmeden, imanı arzularsın   Küçük çocuklar gibi binersin ağaç ata Tecrüben yok, topun yok, meydanı arzulasın   Karıncalar gibi sen ufak ufak yürürsün Meleklerden ileri seyranı arzularsın  

Din Kardeşlerimizi Görmeyi Ne Kadar Çok Arzu Ediyorum

Din Kardeşlerimizi Görmeyi Ne Kadar Çok Arzu Ediyorum Bir gün Resûlullâh Sallallâhü Aleyhi Vesellem kabristana geldiler ve “es-Selâmü aleyküm dâre kavmin mü’minîn ve innâ inşâallâhü biküm lâhikûn” (Selâmün aleyküm, ey mü’minler diyarı! İnşallah biz de size katılacağız) diye selâm verdi ve: “Din kardeşlerimizi dünya gözüyle görmeyi ne kadar çok arzu ediyorum” buyurdular. Ashâb-ı Kirâm: “Biz senin din kardeşlerin değil miyiz, yâ Resûlallah?” dediler. Resûlullâh Sallallâhü Aleyhi Vesellem: “Sizler benim Ashâbımsınız. Kardeşlerimiz ise henüz (dünyâya) gelmeyenlerdir.” buyurdular. Ashâb-ı Kirâm: “(Kıyamet gününde) ümmetinizden henüz (dünyaya) gelmeyenleri nasıl tanıyacaksınız ey Allâh’ın resûlü?” dediler. Resûlullâh Sallallâhü Aleyhi Vesellem: “Ne dersiniz, bir adamın yağız ve doru at sürüsü içinde sakar (alnında beyazlık) ve sekili (ayaklarında beyazlık olan) bir takım safkan atları olsa, o adam atlarını tanımaz mı?” buyurdu. Ashâb-ı Kirâm: “Elbette tanır, yâ Resû

İnsanlardaki sıfatlar

İnsanlardaki sıfatlar… Yüce Rabbimiz insanları dört sıfatla yaratmıştır: 1- Hayvanlara mahsus sıfatlar: Yemek, içmek, uyumak, nefsanî arzularını tatmin etmek gibi… 2- Yırtıcı hayvanlara ait sıfatlar: Saldırmak, parçalamak, üstünlük sağlamak ve galip gelmek arzusu gibi… Bu iki sıfat dünya hayatında mevcuttur. İnsan ölünce bu her iki sıfat da insanda yok olur. Artık ne yemek içmek arzusu ve ne de saldırma, galip gelme isteği kalır! Ölen bir insanda hareket etme kabiliyeti kalmaz. 3- Meleklerin sıfatları: İman etmek, güzel ahlâk sahibi olmak, cömertlik, şefkat ve merhametli olmak gibi… 4- Şeytanların sıfatları: Küfür, kötü huy, yalan, cimrilik, katı kalpli olmak gibi… Son iki sıfat kalıcıdır. Ölümle son bulmazlar. Kabirde de, ahirette de insanla beraberdir. Ya sahibini nimete kavuşturur veya azap çektirirler… Bu iki sıfat birbirine zıt güçlerdir, sürekli savaşırlar. Savaş meydanı ise insanların kalbidir. Bu muharebeyi hepimiz az veya çok hissederiz, şöyle ki: Bir faki

Tevbeye Mani Olan Şeyler

Tevbeye Mani Olan Şeyler Tevbeye mani olan sebepler beştir: 1- Ahirete inanmaz yahut şüphe eder. 2-Ona arzu ve istek o kadar galeb olmuştur ki, onlara muhalefet etmeye dayanamaz. Arzuların lezzeti ona ahiret hallerini unutturmuştur. İnsanların çoğunun hicabı, Allah (CC) Hz. leri’nden ayıran şehvetlerin sevgisidir. Nefse şehvetle uymak cehennem yoludur. Eza ve cefalara sıkıntılara dayanmak da cennet yoludur. 3-Ahiret vadedir (veresiyedir) dünya ise peşin ve nakittir. İnsanın tabiatı peşine meyyaldir. 4-Mümin olan herkes her zaman tevbe etmek azminde olur. Fakat geciktirir. Önüne gelen her arzuya bunu da yapayım ondan sonra tevbe edeyim bir daha yapmayayım der. 5-Günahların insanı mutlaka cehenneme götüreceği lazım değildir. Belki Allah (CC) Hz. leri’nin affı mümkündür. İnsan kendisi hakkında hüsni zanda bulunur. Ona bir şehvet galib olursa Allah (CC) Hz. leri affeder diye rahmet umar, yarın öbür gün tevbe ederim diye tevbeyi geciktirene yarınki günün gelmesi senin elinde de