İnsanlardaki sıfatlar

İnsanlardaki sıfatlar…

Yüce Rabbimiz insanları dört sıfatla yaratmıştır:
1- Hayvanlara mahsus sıfatlar: Yemek, içmek, uyumak, nefsanî arzularını tatmin etmek gibi…
2- Yırtıcı hayvanlara ait sıfatlar: Saldırmak, parçalamak, üstünlük sağlamak ve galip gelmek arzusu gibi…
Bu iki sıfat dünya hayatında mevcuttur. İnsan ölünce bu her iki sıfat da insanda yok olur. Artık ne yemek içmek arzusu ve ne de saldırma, galip gelme isteği kalır!
Ölen bir insanda hareket etme kabiliyeti kalmaz.
3- Meleklerin sıfatları: İman etmek, güzel ahlâk sahibi olmak, cömertlik, şefkat ve merhametli olmak gibi…
4- Şeytanların sıfatları: Küfür, kötü huy, yalan, cimrilik, katı kalpli olmak gibi…
Son iki sıfat kalıcıdır. Ölümle son bulmazlar. Kabirde de, ahirette de insanla beraberdir. Ya sahibini nimete kavuşturur veya azap çektirirler…
Bu iki sıfat birbirine zıt güçlerdir, sürekli savaşırlar. Savaş meydanı ise insanların kalbidir. Bu muharebeyi hepimiz az veya çok hissederiz, şöyle ki: Bir fakirle karşılaştığımız zaman melekî sıfatlar bize, ona yardım etmemizi tavsiye ederler, elimizi cebimize sokarız, belli bir miktar para vermeyi düşünürüz. Hemen şeytani sıfatlar devreye girer ve der ki:
“Yardım etme! Niçin yardım edecekmişsin ki; gitsin, çalışsın, kazansın…” Bunun üzerine elimizi cebimizden çekmeye başlarız. Yine melekî sıfatlar müdahale eder: “Çalışabilseydi, çalışırdı, iş bulamadığı için bu hale düşmüş. Ona vereceğin para senin parandır. Cebindeki veya kasandaki para senin olmayabilir…”
Yine elimizi cebimize daldırırız…
Pusuda bekleyen şeytani sıfatlar ara vermeden işe karışır: “Vereceksen de çok az ver! El âlemi sen mi doyuracaksın! Yarın sen de onun durumuna düşersen sana kim yardım edecektir!” diye bizi böyle hayırlı işlerden uzaklaştırmaya çalışır…
Savaşan bu iki kuvvetten hangisini tercih etmeye aklımız karar verecektir. Akl-ı selim sahibi insan, melekî sıfatların tarafını tutar. Akl-ı selim sahibi olmayan da şeytani sıfatlara tâbi olur. Kazanacağı büyük sevaptan da mahrum kalır.
Cebinde bıraktığı para da belki en sevmediği birine kalır. Hesabını da kendisine sorarlar…
Hadis-i şerifte buyruldu ki: Ne kadar yaşarsan yaşa, bir gün öleceksin! Kimi seversen sev, bir gün ayrılacaksın! Ne yaparsan yap (ister iyi, ister kötü) karşılığını göreceksin!
Her insan, bundan sonraki ömründe zaman zaman nefis muhasebesi yapmalı, iki cihanda saadetine sebep olabilecek şeyleri yapmaya gayret sarf etmeyi unutmamalıdır.
“Ne kadar seversen sev, bir gün ayrılacaksın!”
“Ne kadar toplarsan topla, bir gün bırakacaksın!”
“Ne kadar yaşarsan yaşa, bir gün öleceksin!”
“Ne yaparsan yap, bir gün hesabını vereceksin!”
“Ne kadar gözünü açarsan aç, bir gün kapatacaksın!”
(M. Said Arvas)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)

Güzel Ahlakla ilgili 40 Hadis