Kayıtlar

yüce etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Âlemlerin Rabbi Yüce Mevlâmız Buyuruyor ki:

Resim
  Âlemlerin Rabbi Yüce Mevlâmız Buyuruyor ki: Ey Rasülüm! Mü’min erkeklere söyle, Gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar… (Nûr Sûresi-30) Mü’min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, Irzlarını korusunlar… (Nûr Sûresi-31) Yâ Rabbi! Mü’min erkekleri ve kadınları güzel ahlâklı, ihlâslı ve ırzlarını koruyan hayırlı mü’minler eyle! Allahümme âmîn!

Rahman ve Rahim Olan yüceler yücesi Allah'ın Adıyla

  سْــــــــــــــــــمِ اﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم Rahman ve Rahim Olan yüceler yücesi Allah'ın Adıyla Ey kalpleri süsleyen Allah’ım! Kalplerimizi seni bilmekle, imanla; “Süsle!” Kalplerimizi sana yakınlıkla, “Zinetlendir!” Kalplerimizi seni sevmekle; “Güzelleştir!” Kalplerimizi senin tarafından sevildiğimizi bilmekle; “Taçlandır!” Kalplerimizi sana inanmakla; “Nurlandır!” Kalplerimizi güzel isimlerinin tecellileriyle; “Aydınlat!” Kalplerimizi senin vuslatınla “Işıklandır!” Kalplerimizi ümitsizliğin karanlığına “Düşürme!” Ey kalpleri nurlandıran! Kalplerimizi hidayetin ile “İyileştir!” Kalplerimize ebedi saadet müjdesiyle “Şifa ver!” Kalplerimizi yokluğun acısına “Terk etme!” Ey kalplere şifa veren; Güzel Rabbim! Kalplerimizi senin muhabbetinle “Sevindir!” Ey kalplerin sevgilisi; Yüce Rabbim! Kalplerimizi senin zikrinle “Şereflendir!” Kalplerimize seni tanımakla “Sıcaklık ver!” Kalplerimizi birbirine “Isındır!” Seni bütün kusurlardan tenzih eder

Güvenme

  Güvenme   Yalandır güvenme dünya yalandır, Uyan arık vakit âhir zamandır. Son nefeste lazım olan imandır, Fanidir bu dünya sakın güvenme! Güvenme güvenme yalan dünyaya. Bir an önce sığın yüce Mevlâ’ya…   Güvenme güvenme dünya yalandır! Ancak yüce Mevlâ baki kalandır…   Sevdirir kendini sakın imrenme , Malına mülküne fazla özenme! El açıp dünyadan bir şey dilenme! Fanidir bu dünya sakın güvenme! Güvenme güvenme yalan dünyaya, Bir an önce sığın yüce Mevlâ’ya…   Güvenme güvenme dünya yalandır! Ancak yüce Mevlâ baki kalandır…   Kimine baş tacı kimine acı, Kimisine olur gönül ilacı, Kimisine deva kimine sancı, Fanidir bu dünya sakın güvenme! Güvenme güvenme yalan dünyaya, Bir an önce sığın yüce Mevlâ’ya…   Güvenme güvenme dünya yalandır! Ancak yüce Mevlâ baki kalandır…   Kardeşi kardeşe düşman ediyor, Bilmem döne döne nere gidiyor, Yapraklar soluyor ömür bitiyor, Fanidir bu dünya sakın güvenme! Güvenme güvenme yalan d

Yüce Kitabımızı Okuyamamanın Vebali

Yüce Kitabımızı Okuyamamanın Vebali Bir Müslümanın, bir Müslüman çocuğunun, yüzünden tecvide uygun olarak kitabımız Kur’an-ı kerimi okuyamaması, namaz surelerini ve dualarını ezberlememesi, imanın, İslâm’ın şartları, namaz, abdest gibi zaruri ilmihal bilgilerini bilmemesi kadar yanlış, affedilemez ihmal olamaz. Bu, yapılamayacak, altından kalkılamayacak bir yük de değil. Fakat bir iş, ne kadar kolay olursa olsun, onu yapmakta kararlılık gösterilmezse, ciddi bir şekilde üzerine eğilinilmezse netice almak mümkün olmaz. Çok şükür 40’lı yıllarda olduğu gibi bir yasak da yok. Yasak olmadığı gibi bütün cami görevlileri yaz tatilinde çocuklarımıza yüce kitabımız Kur’an-ı kerimi öğretebilmek için seferber olmuş haldeler. Ancak bu yetmiyor, yoğun talep karşısında çocuklarla görevliler yeteri kadar ilgilenemiyorlar. Bunun için anne - baba, camiye göndermekle kalmamalı, bunun takibini de yapmalı; biliyorsa akşamları öğrendiklerini kendisi tekrar ettirmeli, bilmiyorsa tanıdığı birine bunu y

Âlemlerin Rabbi olan yüce Mevla’dan istiyorum!

Âlemlerin Rabbi olan yüce Mevla’dan istiyorum!       Gencin biri Ramazan günü içer içer kürkütük sarhoş olur. İçi bulanan sarhoş genç, caminin şadırvanına gider. Yüzünü yıkar, su içmeye başlar. Yaşlı bir Hacı abdest almaktadır. Sarhoş  genç,   suyu içtikten sonra şöyle dua eder. - Allah’ım bana Firdevs Cennetini nasip et! Der. Yaşlı hacı kızar. - Evladım bu halde nasıl Cennet’e gideceksin? Deyince sarhoş kızmış: - Hacı amca sana ne oluyor? Ben Senden mi istiyorum? Âlemlerin Rabbi olan yüce Mevla’dan istiyorum! Demiş.

Her İşte Yüce Allah'a Bakmalı

Her İşte Yüce Allah'a Bakmalı İbrahim aleyhisselâma Mecûsî'nin biri misafir olmak istedi. İbrahim (a.s), "Müslüman olursan seni misafir ederim" deyince, adam bırakıp gitti. Allah Teâlâ İbrahim aleyhisselâma, "Neden onu misafir etmek için dinini değiştirmesini şart koştun? Bana bakmadın mı? Yetmiş senedir beni tanımadığı halde ben ona bakıyorum. Onu misafir etsen hakkında hayırlı olurdu" buyurdu. Bunun üzerine İbrahim (a.s) adamı buldu, evine getirdi ve misafir etti. Mecûsî, "Bu nasıl oldu; önce reddettin, sonra kabul ettin?" diye sorunca, İbrahim (a.s) durumu anlattı. Mecûsî, "Allah Teâlâ, benim için bir dostunu böyle mi uyardı; o ne güzel Allah! O halde bana İslâmiyet'i öğret, ben müslüman olacağım" dedi ve müslüman oldu.

İnsanlardaki sıfatlar

İnsanlardaki sıfatlar… Yüce Rabbimiz insanları dört sıfatla yaratmıştır: 1- Hayvanlara mahsus sıfatlar: Yemek, içmek, uyumak, nefsanî arzularını tatmin etmek gibi… 2- Yırtıcı hayvanlara ait sıfatlar: Saldırmak, parçalamak, üstünlük sağlamak ve galip gelmek arzusu gibi… Bu iki sıfat dünya hayatında mevcuttur. İnsan ölünce bu her iki sıfat da insanda yok olur. Artık ne yemek içmek arzusu ve ne de saldırma, galip gelme isteği kalır! Ölen bir insanda hareket etme kabiliyeti kalmaz. 3- Meleklerin sıfatları: İman etmek, güzel ahlâk sahibi olmak, cömertlik, şefkat ve merhametli olmak gibi… 4- Şeytanların sıfatları: Küfür, kötü huy, yalan, cimrilik, katı kalpli olmak gibi… Son iki sıfat kalıcıdır. Ölümle son bulmazlar. Kabirde de, ahirette de insanla beraberdir. Ya sahibini nimete kavuşturur veya azap çektirirler… Bu iki sıfat birbirine zıt güçlerdir, sürekli savaşırlar. Savaş meydanı ise insanların kalbidir. Bu muharebeyi hepimiz az veya çok hissederiz, şöyle ki: Bir faki

Dosdoğru Olabilmek

Dosdoğru Olabilmek Yalnızca doğru insanlar, Allah’ü tealânın rızasını kazanıp İlâhi Rahmete nail olabilirler. Yüce Rabbimiz bizden; doğru yolu bulabilmemiz için dua etmemizi emir buyurmaktadır. Bu doğru yol, Kur’ani ifadeyle; Sırat-i Müstekîm ’dir. Keşke bütün insanlar doğru olabilse ne güzel olurdu… Anneler en iyi anne, babalar en iyi baba, aileler en iyi aile olsa… Öğretmenler çocukları en güzel okutsa; çöpçüler temizliğini en güzel yapsa, doktorlar hastalara en güzel baksa, çiftçiler en güzel ürünleri yetiştirse, işadamları en güzel fabrikaları kursa, en güzel malları üretse… İşçiler ve memurlar alın teriyle en güzel çalışsa; esnaflar dosdoğru olsa… Askerler siyasete karışmasa; sadece vatanımızı savunsa, bilim adamları sürekli bilim ve proje üretse; devlet adamları adil olsa, öğrenciler güzel çalışsa… Kısacası doğruluk herkese yayılsa, tüm insanlar güzel insan olsalar hayat ne tatlı olurdu!!! Dünya barış ve huzur dolardı. Yokluk ve yoksulluk ortadan kalkardı. Hapishaneler boşal

Affet Bizi Yüce Rahman

  Affet Bizi Yüce Rahman   Biz aciziz sen Kadir’sin, Affet bizi yüce Rahman! Biz mücrimiz sen Gaffar’sın, Affet bizi yüce Rahman!   Dünya döner duymuyoruz. Gelen gider görmüyoruz, Sıra kimde bilmiyoruz. Affet bizi yüce Rahman!   Gafletten hiç uyanmadık, Gerçek kulluk yapamadık, Nefsimizden kopamadık, Affet bizi yüce Rahman!   Yardım eyle uyanalım, Kur’an ile boyanalım, Sünnet ile donanalım, Affet bizi yüce Rahman!   Henüz fırsat elde iken, Sayılı gün bitmemişken, Can boğaza gelmemişken, Affet bizi yüce Rahman!   Kâmil iman nasip eyle! Masivadan azad eyle! Cennetine vasıl eyle! Affet bizi yüce Rahman!   Yaşar AKKAŞ 08 Aralık 2010

AŞK VE VUSLAT

AŞK VE VUSLAT Yüce Rabb’im ben sana, candan âşık olmuşum. İlâhi Cemaline kalbimden vurulmuşum.   İslâmi düzen için, gece gündüz ağlarım. Dermansız derde düştüm, ömür boyu yanarım.   Güneşe değse elim; hemen yanar kavrulur. Parçalanır kül olur, uzaylara savrulur.   Doktor, ilâç, hiçbir şey; bana fayda vermiyor, Okyanusları içsem, susuzluğum kanmıyor.   Günden güne vücudum, bir mum gibi eriyor. İnsanlığın bu hali, yüreğimi deliyor.   Kalmadı siyah saçım, her dakka aklaşıyor. Zaman hızla bitiyor,  “Büyük Gün”  yaklaşıyor.   Şudur senden niyazım, bu sevgi azalmasın! Her an yansın bu aciz, yeter ki bozulmasın!   İbadet gıdam olsun; gönlüm bundan bıkmasın! Dağ gibi dert gelse de; doğru yoldan çıkmasın!   Kavuşabilmek için, ölüm sen ne güzelsin! Ayrılmazsın peşimden, gölge gibi gezersin!   İnşallah yakalarsın, gafletsiz bir anımda. Tövbe edip ağlarken, Rabb’imin huzurunda.   Gülerek son veririm, ruhumdaki hasrete. Şehitlik nasip olur, kavuşurum vuslata.                       12 Mayıs 2002 Yaş