Kayıtlar

niyet etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Niyet Ettim; Soframı Değil, Gönlümü Donatmaya...

  Niyet Ettim; Soframı Değil, Gönlümü Donatmaya...   Niyet ettim: Şu mübarek Ramazan'da kalbimi, elimi, sözümü ve gözümü haramdan sakınmaya... Orucumu midemle değil, nefsimle tutmaya; cismimle değil, ruhumla tutmaya! Niyet ettim; soframı değil, gönlümü donatmaya... Niyet ettim uykuya bile ibadet niyetine dalmaya... Şu korona sonrası kalıbımı temiz tutmaya dikkat ettiğim gibi kalbimi de her türlü kötü düşünceden arındırıp, temiz tutmaya! Bela ve musibetlerin ariflerin kandili olduğu bilinciyle deprem sonrası hayatımı ilahi ölçülerle yeniden dizayn etmeye; yepyeni güzel mukaddimelere niyet etmeye.   Ey, şehri gufran, menbaı irfan, mebdei Kur'an merhaba! Ey soframıza bereket, hanelere saadet, vücutlara sıhhat, kalplere rikkat, zihinlere dikkat, yarınlara umut, şu acize ismini veren mübarek zaman dilimi merhaba! Niceleri kavuşamadı sana, maddi ve manevi hastalıklarımıza ümidi şifa, kavuşturana sonsuz hamdü sena, merhaba... Olanları ve ölenleri görüp, tefekkü

İlim, Amel, İhlâs, Niyet

İlim, Amel, İhlâs, Niyet   Abdülaziz b. Ebî Revâd Rahmetullahi Aleyh der ki:   “Benim ulaştığım salih kişiler, hayırlı amelleri işlemek için büyük bir gayret gösterirlerdi. Ameli işledikten sonra da, amelin kabul edilip edilmediğini düşünerek korkarlardı!”Mâlik b. Dînâr Rahmetullahi Aleyh şöyle der:   “Amelin kabul edilip edilmediği yönündeki endişe ve korku, o ameli işlemekten daha zordur. ”İbnu Aclân Rahmetullahi Aleyh şöyle der: “Bir amel ancak şu üç şey ile geçerli olup salih amel niteliği kazanır: 1- Allah için takva sahibi olmak, 2- İyi niyet taşımak, 3- Ve onu doğru olarak yapmak.”   “O, hanginizin amelinin daha güzel olacağı hususunda sizi imtihan etmek için ölümü vehayatı yaratmıştır!” ayet-i kerimesini Fudayl b. Iyâz Rahmetullahi Aleyh şöyle açıklar:   “Yani kimin daha ihlâslı ve kimin dosdoğru yaptığını sınamak için…” Bunun nasıl olacağını kendisine soranlara şöyle der:   “Bir amelde ihlâs bulunur fakat amel ilme göre doğru olmaz ise kabul

Niyet hayır, akıbet hayır...

Resim
  Niyet hayır, akıbet hayır…     Önceliğim, Allah’ın rızasını kazanmaktır, Bunun için sadece kendimle mücahedem ve muhasebelerim vardır, Nasıl olmasın ki; Bu bedende nefsim ve beni her an kötü yöne saptırmaya çalışan insan ve şeytan varken, Lakin öğrendim ki bu ikisi ( nefs, insan ve şeytan) aslında bütün bu saptırma çabalarında, benim nasıl bir madene sahip olduğumu ortaya çıkartacak, Bu bana bağlı, benim irademe, ve ; bazı şeyler biliyorum  ve bunları hiç bilmedikleri ya da bilmek istemedikleri anlaşılan insanlara bazı ip uçları vermeye çalışıyorum Dünya, geçici ve ölümle sonlanacak bir yaşamdır. Fakat bu yaşam, ölümle sonlandıktan sonra, ahiret hayatı başlayacaktır. Ahiret hayatında ise Cennet ve Cehennem vardır. Dünyadaki rehberimiz, pusulamız Kur’an-ı Kerim ve Hadis-i Şerifler(Peygamber efendimiz Hz. Muhammed’in sallallahu aleyhi ve sellem, sözleri-yaşam şekli-kanun- prensipleri-kuralları), sonrasında ise Evliyalar(Alimler- Veliler) olmalı ki, doğru ile yanlı

Kanser Hastalığına Şifa Niyetiyle Kurban Kesmek Hususunda!

Kanser Hastalığına Şifa Niyetiyle Kurban Kesmek Hususunda ! Önce İhlasla Allah Celle Celâlühe İltica Sonra Sadaka… (Kanser Hastalığına Şifa Niyetiyle Kurban Kesmek Hususunda! İrfan Öztürk Ağabeyden Yaşanmış Bir Hatıra) Avrupa seyahatlerimden birinde idi. Bir kardeşimizi ziyaret maksadıyla yolda giderken, çok samimî başka bir kardeşimizle karşılaştım. Selâmdan sonra ayaküstü sohbete başladık. Kardeşimizin moralinin çok bozuk olduğunu, âdeta konuşmak bile istemediğini hissettim. Kendisine sıkıntısının sebebini sorduğumda şunları anlattı: “Hocam, moralim çok bozuk, eğer bu hâl ve davranışlarımla sizi üzdümse özür dilerim. Mü’min, mü’minin yüzüne tebessüm etmeli ve mü’min kardeşini rahatlatmalıdır. Beşûş bir çehre ile kardeşinin karşısına çıkmalı; ama bugün gönlümde ne tebessüm etmek ve ne de kimse ile görüşüp konuşmak var. Âdeta kalbim ve gönlüm kilitlendi. Size karşı olan sevgimi biliyorsunuz, ama bugün o muhabbet bile tesir etmez oldu. Ne yaptığımı ve ne yapacağımı bile

Niyet Çok Mühim!

Niyet Çok Mühim! Irak'ta yetişen Evliyâdan Seyyid Hasan Mükennâ hazretleri, bir gün genç bir talebesine; - Kıymetli oğlum! Mubâhların fazlasından sakınmalı, lüzumu kadar kullanmalısın, buyurdu. Bunları da, Allahü teâlâya kulluk etmek niyetiyle yapmalısın. Ve misal verdi: - Meselâ birşey yerken, Allahü teâlânın emirlerini yerine getirmek için kuvvetlenmeye, giyinirken avret yerini örtmeye ve soğuktan, sıcaktan korunmaya niyet etmelisin. Ve ekledi: - Bunun gibi her mubâh için, hattâ ders çalışırken bile böyle gerekli niyetleri yapmalısın. Sözüne devamla; - Büyüklerimiz, ruhsattan elden geldiği kadar kaçınmıştır, buyurdu. Bunu yapamazsan, hiç olmazsa mubâhlardan dışarı çıkmamaya, haram ve şüphelilere taşmamaya gayret etmelisin oğlum. Ne kadar çalışalım? Bir gün de bâzı sevdikleri bu zâta gelerek; - Efendim, dünyâ için ne kadar, âhiret için ne kadar çalışalım? Diye sordular Cevap vermeden önce sordu onlara: - Peki siz dünyâda ne kadar kalacaksınız? - Yetmiş seksen s

Niyet İşten Önemlidir

Niyet İşten Önemlidir Nice küçük ameller vardır ki, niyetler onları büyütür. Nice büyük görünen ameller vardır ki, niyetler onları küçültür. Niyet halis olmadıktan sonra yapılacak en büyük amellerin bile zerre kadar değeri yoktur. Yüce Mevlâ’nın kendisine hem ilim, hem mal, hem de salih amel nasip ettiği sayısız insan bulunmaktadır. Bu kişiler Allah’ü Teâlâ’nın rızasına uygun olarak helalinden kazanmayı ve kazançlarını meşru yerlerde harcamayı prensip edinmişlerdir. Bazı kişiler de var ki, Allah’ü Teâlâ onlara ne ilim, ne de servet vermiştir. Ancak o kişiler, “Keşke benim de ilmim ve malım olsaydı da, ben de Allah’ü Teâlâ’nın ilim ve servet verdiği kişiler gibi yaşasaydım!” derler. İşte bunların her ikisi de Allah’ü Teâlâ katındaki mükâfatta beraberdir. Yüce Allah’ü Teâlâ, kullarından bir kısmına da mal vermiş, fakat ilim vermemiştir. Bu kişiler cahilce hareket edip, mal biriktirme konusunda helal ve harama pek aldırış etmezler. Bazıları da bunlara özenerek, “Eğer ben de

İyi Niyet Karşılıksız Kalmaz

İyi Niyet Karşılıksız Kalmaz Yılların marangozuydu. Saçlarını o küçük atölyesinde ağartmıştı. Eskisi kadar işi yoktu artık. Fabrika mamulü eşyalar piyasayı istila etmişti. El işi özel imalat meraklıları dışında kimse gelmiyordu dükkânına. Hani neredeyse birer sanat eseri olan masalar, sehpalar, kitaplıklar yapar, geçimini bununla sağlardı. En iyi tahtaları kullanır, görülmedik bir özenle çalışırdı. Tahta mı gerekiyor, keresteciye mutlaka kendisi gider; ceviz, gürgen, çam cinsinden en iyi tahtaları bizzat seçip alırdı. Üzerlerinden en az bir yıl geçmedikçe bu tahtaları asla kullanmaz, kurumalarını beklerdi. Bu yüzden de yaptığı eserlerinde en küçük bir ayrılma, eğilme, bükülme olmazdı. İmal ederken pek az çivi kullanırdı, “Demir çivi eşyanın ömrünü kısaltır” derdi. İşinde gayet titizdi. Az konuşur, sorulan sorulara kısa cevaplar verir, ücret konusunda hiç pazarlık etmezdi. Tanıyanlar bilirlerdi bu huyunu, tanımayan müşteri gelir de fiyata itiraz ederse, sözü uzatmaz, “Ben ha

Hüsn-i Niyet

Hüsn-i Niyet Cenâb-ı Hak buyuruyor: “De ki, gönlünüzdeki duyguları saklasanız da, açıklasanız da Allah hepsini bilir.” (Âl-i İmrân, 29) Rasûlullah (sav) buyurdular: “Yapılan işler niyetlere göre değerlenir. Herkes yaptığı işin karşılığını niyetine göre alır…” (Buhârî, Bed’ü’l-vahy 1, Îmân 41, Nikâh 5, Menâkıbu’l-ensâr, 45, İtk 6,) Zamanımızdaki insanların her hangi bir hadise vukuunda niyetlerinin muhtelif olduğunu müşahede etmekteyiz. Mesela bir yangın vukuunda, civarda bulunan herkes heyecanla koşarlar. Kimisi koşar, niyetinde samimidir, ihlâslıdır. Allah rızası için kurtarılacak bir kimse veya eşya varsa, kurtarmak için, kendini ateşe atmağı göze alır. Kimisi koşar merhametlidir, üzülür, faydalı olmak ister, beceriksizdir, elinden bir şey gelmez. Kimisi olanları seyretmek için koşar, seyir etmekten adeta zevk alır, üzülmez., hissizdir. Kimisi, koşar, olanların sebebini dahi bilmez, herkes koşuştuğu için o da koşar. Kimisi koşar, kötü niyet sahibidir. Bu h