Niyet İşten Önemlidir


Niyet İşten Önemlidir

Nice küçük ameller vardır ki, niyetler onları büyütür. Nice büyük görünen ameller vardır ki, niyetler onları küçültür. Niyet halis olmadıktan sonra yapılacak en büyük amellerin bile zerre kadar değeri yoktur.

Yüce Mevlâ’nın kendisine hem ilim, hem mal, hem de salih amel nasip ettiği sayısız insan bulunmaktadır. Bu kişiler Allah’ü Teâlâ’nın rızasına uygun olarak helalinden kazanmayı ve kazançlarını meşru yerlerde harcamayı prensip edinmişlerdir. Bazı kişiler de var ki, Allah’ü Teâlâ onlara ne ilim, ne de servet vermiştir. Ancak o kişiler, “Keşke benim de ilmim ve malım olsaydı da, ben de Allah’ü Teâlâ’nın ilim ve servet verdiği kişiler gibi yaşasaydım!” derler. İşte bunların her ikisi de Allah’ü Teâlâ katındaki mükâfatta beraberdir.
Yüce Allah’ü Teâlâ, kullarından bir kısmına da mal vermiş, fakat ilim vermemiştir. Bu kişiler cahilce hareket edip, mal biriktirme konusunda helal ve harama pek aldırış etmezler. Bazıları da bunlara özenerek, “Eğer ben de böyle servet sahibi olsaydım, bu adam gibi har vurur harman savururdum!” şeklinde düşünmektedirler. İşte bu durumda onların her ikisi de günahta beraberdir.
Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimiz buyuruyor ki: “Müminin niyeti amelinden hayırlıdır.” (Taberanî)
“Şüphesiz ki Allah’ü Teâlâ, kulunu niyetine göre cezalandırır veya mükâfatlandırır.” (Nesaî, Enes b. Malik, Ahmed b. Hanbel)

İşler Niyete Göredir
İnsanın yapmış olduğu amellerin Allah’ü Teâlâ katında kabul veya reddedilmesinde kişinin niyeti büyük önem arz eder. Amelin iyi veya kötü sonuç vermesi de niyete bağlıdır. Niyet iyi ise sonuç mutluluk ve kurtuluş, kötü ise hüsran ve pişmanlıktır.
Bu husus, Sevgili Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem’in şu hadislerinde ne güzel dile getirilmiştir:
“Ameller niyet iledir ve herkes için sadece niyet ettiği şey vardır. Kişinin niyeti Allah’ü Teâlâ ve Rasulü yolunda hicret etmekse, hicreti gerçekten Allah’ü Teâlâ ve Rasulü’nedir. Şayet hicret etmekteki maksadı dünyalık bir iş içinse onun da hicreti niyet ettiği şeyedir.” (Buharî, Müslim, Ebu Davud, Tirmizî)
Yüce Mevlâmız, ahireti bırakıp yalnızca dünyaya yönelme niyet ve arzusu içinde olan kişilerin, aslında ne kadar aciz ve muhtaç olduklarını kendilerine hatırlatır ve en çok istedikleri şeylerden daha bu dünyada iken onları mahrum bırakabilir. Bunun yanında dünya ve ahiretini dengeleyen ve devamlı Allah’ü Teâlâ rızasına uygun yaşamaya çalışan kişilerin de kalbine cömertlik, zenginlik yerleştirir ve korktukları şeylerden muhafaza eder.

Allah Niyete Göre Yardım Eder
İnsan bir şey yapmadan önce nasıl niyet edileceğini öğrenmelidir. Zira niyetsiz yapılan ameller hiçbir kıymet ifade etmez. Bunun içindir ki Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem: “Niyeti olmayan kişinin ameli de olmaz!” (Beyhakî) buyurmuşlardır. Yani yapılan işin kıymeti niyete bağlıdır.
Buradan çıkan bir sonuç da şudur: Allah’ü Teâlâ’ya kulluk ve insanlara iyilikle meşgul olmalı, gücümüzün yetmediği, imkân bulamadığımız zamanlarda ise bunları ileride yapmaya niyet etmeliyiz. Çünkü Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimiz bizlere, “İnsanların niyetleri üzere haşr olunacağını” (Buharî, Müslim) haber veriyor. Dolayısıyla kişi hayra niyet ettiği sürece devamlı hayır işlemiş ve niyeti sayesinde her saatini ibadetle geçirmiş olur.
İnsanın işlediği amelin küçük veya büyük olması onun niyetine bağlıdır. Nice küçük ameller vardır ki, niyetler onları büyütür. Nice büyük görünen ameller vardır ki, niyetler onları küçültür. Niyet halis olmadıktan sonra yapılacak en büyük amellerin bile zerre kadar değeri yoktur.
Bu hususun daha iyi anlaşılması için, Salim b. Abdullah’nın Ömer b. Abdülaziz’e yazdığı mektupta geçen şu ifadeler bize yardımcı olacaktır:
“Bilmiş ol ki, Yüce Allah’ü Teâlâ’nın kuluna yardımı, niyeti nispetindedir. Kimin niyeti tam olursa, Allah’ü Teâlâ’nın ona yardımı da tam olur. Niyeti ne nispette bozulursa, Allah’ü Teâlâ’nın yardımı da o nispette azalır.”

O, Kalplerimizi Biliyor
İyi niyet sahibinin yardımcısı Allah’ü Teâlâ’dır. Nefis insana ahiret hayatını bir tarafa bırakmasını ve sadece dünya nimetlerine yönelmesini ne kadar telkin ederse etsin, insan kalbindeki güzel niyet ve ulvî düşünceleri sayesinde mutlaka doğru yola ulaşır.
İnsan bir işi yaparken niyetinin iyi mi kötü mü olduğunun, bize şah damarımızdan daha yakın olan Yüce Allah’ü Teâlâ tarafından bilindiğini ve yapılanın kesinlikle karşılıksız kalmayacağını hiçbir zaman unutmamalıdır. Art niyetli kişilerin durumlarını ortaya koymak ve ibret almak açısından Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem’in şu hadisine kulak verelim:
“Bir kişi geri vermemek niyetiyle borç alsa veya bedelini ödememek niyetiyle mal satın alsa ve bu durumda iken ölse, o kişi hain ve hırsızdır.” (Ahmed b. Hanbel, Taberanî)
Ayrıca iyi niyetli ve samimi kişiler devamlı Allah’ü Teâlâ’nın himayesinde, kötü niyetliler de yine Allah’ü Teâlâ’nın takibindedir. Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem buyururlar ki:
“Bir kişi geri ödemek niyet ve arzusuyla bir başkasından borç para veya mal satın alsa ve borcunu ödemeye imkân bulamadan ölse, o kişinin borcunu kıyamet günü Cenab-ı Allah’ü Teâlâ öder. Geri ödememek niyetiyle borçlanan ve bu haldeyken de ölen kişiye kıyamet günü, ‘kulumun hakkını almayacağını mı zannettin?’ diye nida edildikten sonra, bu kişinin borcuna karşılık olarak sevaplarından alınır ve borçlu olduğu kişiye verilir. Şayet sevabı yoksa borçlu olduğu kişinin günahlarından alınarak bu kişinin üzerine yazılır.” (İbnu Mace, Ahmed b. Hanbel)
Bir gün Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem: “İki müslüman kılıçları ile karşılaştıkları vakit, ölen de öldüren de cehennemdedir.” buyurdu. “Ölenin suçu nedir?” diye sorulması üzerine: “Zira o da onu öldürmek istemişti.” (Buharî, Müslim) buyurarak, niyetin yol açtığı sona dikkat çekmişti.

Yatağında Can Veren Şehitler
Bir ağaç gölgesinde biraz konaklayıp, yoluna devam etmek kadar kısa olan dünya hayatında sevap kazanmak ve Yüce Mevlâmız’ın rızasına nail olmak, aslında çok kolay. Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem’in hadisleri, bunun nasıl olacağını bize açıklıyor:
“Bir kimse, biraz uyuduktan sonra kalkıp namaz kılma niyet ve arzusuyla gece yatağına yatıp uyusa ve sabah oluncaya kadar uyanamasa, Allah’ü Teâlâ ona yapmaya niyet ettiği şeyin sevabını verir.” (Ebu Davud, Nesaî, İbnu Mace)
“Şehit olmak niyet ve arzusuna sahip bir kimse, yatağında da ölse şehit olarak ölmüş olur. Ümmetimin şehitlerinin çoğu, başı yastıkta ölenlerdir. Savaş alanında nice öldürülenler vardır ki, onların niyetini ancak Allah’ü Teâlâ bilir.” (Ahmed b. Hanbel)
Görüldüğü gibi, kişinin niyeti amelinden önde gelmektedir. Öyleyse yaptığımız her şeyde önce Allah’ü Teâlâ’nın hoşnutluğu aramalı, daha sonra iyi niyetimizle irademizi birleştirerek hayatımızı Allah’ü Teâlâ’ya hasretmeliyiz.
Büyük veli Hasan Basri Kuddise Sirrûh’un şu hikmet incisi sözü kulağımızda küpe olmalı:
“Cennet ehlinin ebedi cennette, cehennem halkının da ebedi cehennemde kalmaları niyetleri sebebiyledir. Çünkü niyetleri inançlarında ebedidir.” sözü, niyetin önemini açıkça ortaya koymaktadır.
Hz. Ömer Radıyallahü Anh meseleyi ne güzel özetliyor: “Amellerin efdali, Allah’ü Teâlâ’nın farzlarını eda edip haramlarından kaçınmak ve sadık niyettir.”

Dr. Hüseyin Erçelik, Semerkand Dergisi, Nisan 2002

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Uzun Ömür İçin Dua

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)