Kayıtlar

olay etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Çok Para Buldu Bakın Sonra Neler Oldu? Cizre'de Bir Yıl Önce Yaşanmış Gerçek Bir Olay

  Çok Para Buldu Bakın Sonra Neler Oldu? Cizre'de Bir Yıl Önce Yaşanmış Gerçek Bir Olay   Fakir kadın ve yaşlı annesi Kırmızı Medrese yolunda ilerlerken kaldırımda kapalı bir poşet bulurlar. Kadın poşetin içine bakar poşetin içi para dolu… kadıncağız olduğu yere oturur ve şok olur. Beklemeye başlar. Belki paranın sahibi parasını aramak için tekrar geri döner diye... Kaldırımda oturmaya başlar. Bir müddet geçtikten sonra; gözünde yaş akan bir adam ağlayarak oradan gelen geçen insanlardan; “- Paramı kaybettim bir poşetin içindeydi. Böyle bir poşeti gördünüz mü?” diye sağa sola kaçışıyor. Kadın kaldırımda oturarak adamı seyrediyor. Artık kadın emin olmuştur. Bu paraların bu adama ait olduğunu… “- Amca diyor poşetin rengi nedir içinde ne varki sen bu kadar üzgün şekilde arıyorsun?” “- Evimi sattım, tapudan gelirken yolda siyah poşetin içinde paramı düşürdüm, paramı arıyorum!” Kadın hemen çarşafının altında poşeti çıkararak adama verir. Adam bu sefer aevincinden göz

Cebrail Aleyhisselâm’ın Semadan Yeryüzüne Üç Defa Hızlıca İnişi

Cebrail Aleyhisselâm’ın Semadan Yeryüzüne Üç Defa Hızlıca İnişi             Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem Cebrail Aleyhisselâm’a sordu:           “- Ey Cebrail Aleyhisselâm! Hiç yedi kat semadan yeryüzüne korku ve dehşet içinde hızlıca indin mi?”           Cebrail Aleyhisselâm:           “- Evet Ya Muhammed Aleyhisselâm, üç kez dediğin şekilde indiğim oldu.”           Bunun üzerine Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem sordu:           “- Nasıl oldu anlatabilir misin?”           “- Birincisi: İbrahim Aleyhisselâm ateşe atılırken, Allah Celle Celâlühü bana dedi ki:           “- Sor bakalım İbrahim’in bizden bir dileği var mıdır?”           “- O sırada İbrahim Aleyhisselâm ateşe fırlatılmış şekilde havada ilerliyordu. (İbrahim Aleyhisselâm’ı, o zaman mancılık yöntemiyle ateşe atmışlardı.)           Cebrail Aleyhisselâm:           “- Hemen süratle indim yeryüzüne ve İbrahim Aleyhisselâm’a sordum;”           “- Var mıdır istediğin bir şey

Hayat Güzeldir

Resim
  Hayat Güzeldir    Bir uçak yolculuğu esnasında beyaz bir kadın ile zenci bir adam yan yana oturmaktaydılar. Beyaz kadın bu durumdan rahatsız olmuştu; hostesten kendisine başka bir yer bulmasını istedi. Zenci birinin yanında oturamazdı. Hostes, uçağın tamamen dolu olduğunu; ancak VIP bölümünde yer olup olmadığına bakacağını söyledi. Diğer yolcular olayı şaşkınlık ve tiksinti dolu bakışlarla izliyorlardı; kadın, yaptığı saygısızlık yetmezmiş gibi bir de VIP bölümünde yolculuğuna devam edecekti. Teninin renginden dolayı kendine hakaret edilen adam ise suskundu, cevap vermemeyi tercih etmişti. Kadın ise zenci adamdan uzakta VIP bölümünde seyahat edeceğini düşünerek hostesin dönmesini bekliyordu. Hostes birkaç dakika sonra geri geldi: “- Geciktiğim için çok özür dilerim; neyse ki VIP bölümünde boş yer bulabildim. Bu yeri bulmak biraz zamanımı aldı, sonra yer değişikliği için pilottan izin almam gerekiyordu. ‘Hiç kimse sorun yaratan bir diğerinin yanında oturmak mecburiyetinde

Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem’i Ağlatan Olay!

  Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem’i Ağlatan Olay!   Bir gün bir sahabe, bir cuma günü cuma namazına yetişmek için mescide doğru koşmaya başlar… Mescide varan sahabe abdest almak için çeşmeye yaklaşır ayakkabısını çıkarırken birde bakar ki hiç farkına varmadan bir karıncayı ezdiğini fark eder.   Bu mübarek sahabe; farkına varmadan bir karıncayı ezdiği için:   “– Ben bunun hesabını yarın mahşerde nasıl vereceğim?” diye hüngür hüngür ağlamaya başlar... Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem’in huzuruna gelir, “– Ey Allah’ın Resulu; cuma namazına yetişmek için mescid’e doğru koşmaya başladım hiç farkına varmadan bir karıncayı ezerek öldürdüm. Bunun hesabı ağır mı?” diye ağlayarak sorar. Peygamber efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem; “– Ey ashabım sen şimdiye kadar bundan daha ağır bir suç işledin mi?” “–   Ya Rasulallah! Ben kızını diri diri gömenlerdenim!” der. Peygamber efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem sahabeye sorar: “– Nasıl yaptın asha

Hz. Cebrail Aleyhisselâm'ı Ağlatan İki Olay

Hz. Cebrail Aleyhisselâm'ı Ağlatan İki Olay Bir bayram günü Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem’in torunları Hz. Hasan'la Hüseyin'in Radiyallahü Anhüma elbise istediği rivayet edilir. Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem yoksul… Damadı Hz. Ali ve kızı Hz. Fatıma fakir Hz. Cebrail'in bile gözünü yaşartan güzide torunların bu isteği iki tane bembeyaz kumaştan elbiseyi Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem’e hediye etmesiyle neticelenir. Ama çocuklar pek memnun kalmazlar ve: "- Keşke renkli olsaydı!" diye ağlamaya başlarlar. Torunları Hasan ve Hüseyin’in elbisenin rengini beğenmemesi üzerine Peygamberimiz Hz. Cebrail'e bakar Hz. Cebrail Aleyhisselâm, Efendimiz'e: "- Su atın üzerine Efendim çocuklar hangi rengi istiyorsa o renge bürünsün!" der. Efendimiz elbiselerin üzerine biraz su serptiğinde Hz. Hasan'ın elbisesi sarıya Hz. Hüseyin'in elbisesi kırmızıya dönüşür. Hz. Cebrail Aleyhisselâm a

Hz. Ömer Radiyallahü Anh’ı Ağlatan Olay!

Hz. Ömer Radiyallahü Anh’ı Ağlatan Olay!   “Medine döneminde bir gün Rasullulah Sallallahü Aleyhi Vesellem’i ziyarete gittim odasına vardım. Üzerinde sade bir elbise, yerde bir hasır, kenarda bir divan ve köşede bir su kabı vardı. Ağlamaya başladım. Rasulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem; “- Ömer niçin ağlıyorsun?” deyince ben: “- Ya Rasulullah, haline ağlıyorum. Diğer devlet başkanlarının depdebeli hayatlarına bakıyorum bir de sana; Sen devlet başkanısın, hayatını biraz iyileştirsen!” Rasulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem; “- Ey Hattab’ın oğlu Ömer; istemez misin varsın dünya onların olsun da ahirette bizim olsun.” buyurdu.” Kaynak: İbn-İ Mace

Mutlu Bir Olay

Mutlu Bir Olay Ferîdüddin Attar Kuddise Sirrûh’un “Tezkiretü’l-Evliyâ” isimli eserinde naklettiğine göre “Hadîd, 57/16” âyet-i kerimesi Horasan’da yetişmiş olan meşhur sûfî Fudayl b. Iyaz’ın (ö.194/809) gaflet uykusundan kurtulup hak yola girmesine sebep olmuştur. Şöyle ki; Fudayl önceleri yollardan gelip geçen kervanları soyan haramilerin/haydutların, yol kesenlerin başı idi. Haramiler, gelip geçen kervanlardan soydukları malları Fudayl’a getirirlerdi, aralarında o taksim ederdi. Bir gün yine bir kervan geliyordu. Fudayl ve adamları kervanı soymak için pusuya girmişlerdi. Kervan içerisinde bulunanlardan biri Kur’ân-ı Kerim’de: “İman edenlerin kalplerinin Allah’ı zikretmek için huşû içerisinde bulunmaları ve ondan inecek gerçeğe içten bağlanmaları zamanı hâlâ gelmedi mi? Onlar daha önce kendilerine kitap verilip de üzerlerinden uzun zaman geçmiş ve kalpleri katılaşmış kimseler gibi olmasınlar. Onlardan birçoğu yoldan çıkmış fâsıklardır” (Hadîd, 57/16) ayetini okuyordu.

Günümüzden 55 Yıl Önce Gazete Haberi Olmuş İnanılmaz Bir Olay

Günümüzden 55 Yıl Önce Gazete Haberi Olmuş İnanılmaz Bir Olay Günümüzden 55 yıl önce, gazete haberi olmuş böyle bir güzellik yaşanmış İstanbul'da? Artvinli Hasan Efendi Kocamustafapaşa'da, ihale ile bir bina satın alır. Satış gerçekleşir, binanın tapusu da artık elindedir. Fakat bina ihale ile ve avukatı aracılığı ile satın alındığı için içi rahat etmez. Uzman bir mühendisi, binaya fiyat biçmesi için görevlendirir. Görevli mühendisin binaya biçtiği fiyat, kendisinin ödediği miktardan bin lira daha fazladır. O zamana göre çok önemli bir paradır. Fakat Hasan Efendi'nin vicdan rahatı, bu 1000 liradan daha önemlidir. Binanın hissedarlarını bulur, hepsine bu bin lirayı paylaştırır: - Kanunen binayı 1500 liraya aldım ama vicdanen 1000 lira daha ödemek mecburiyetindeyim! Der. İşte bu Artvinli Hasan Ağa, Tema Vakfı'ndan tanıdığımız muhterem Nihat Gökyiğit Beyefendi'nin babalarıdır. Artvinli tüccar Hasan Efendi neden böyle bir fazileti gösterebi

Sütçü İmam

Resim
Sütçü İmam Fransızlar'ın Maraş'ı işgalinden kısa bir süre sonra olaylar başladı. Olaylar ilk anlarda küçük grubların karşılıklı sataşma ve atışmalarla yer yer meydana geliyordu. Bu arada asıl adı Ali olan Sütçü Imam Uzunoluk caddesinin kenarında hem süt satarak geçimini sağlıyor, hemde ücretsiz olarak imamlık yapıyordu. 31 Ekim 1919 Cuma günü sabah olur olmaz, şehirdeki Ermeniler'in taşkınlık ve şımarıklıkları görülmeye başladı. Fransızlar'dan güç alan Ermeniler, şehre dağılarak önlerine gelen Türklere hakaret ediyorlar, Türk Milletinin örf, adet, gelenek ve görenekleri ile dinine dil uzatıyorlardı. Çeşitli mahallelerde yer yer olaylar patlak vermeye başladı. Fransız askerleri de bu duruma seyirci kalıyorlardı. Fransız ve Ermeni askerler üçer-dörder kişilik grublar halinde çarşı-pazar ve mahalleleri dolaşıyorlardı. Türklerin bazılarını dövmelerinin yanında, Türk Milletini ve Türk Hükümeti'ni aşağılayıcı sözler sarfediyorlardı. Sataşma, dövme, yaral

Hüngür Hüngür Ağlatan Olay

Hüngür Hüngür Ağlatan Olay İbrahim Ethem Hazretleri bir gün hamama girmek istemiş. Hamamın sahibine: “Param yok, hamama girmeme müsaade etmez misiniz?” demiş. Hamamcı parasız hamama girilmez diyerek hamama sokmaz. İbrahim Ethem Hazretleri ısrar etti ise de hamamcı kabul etmedi. Boynu bükük olarak hamamdan ayrılan İbrahim Ethem Hazretleri, öyle yüksek bir sesle bağırdı ki yer gök inledi... Bu sesi duyan halk, ağlamakta olan İbrahim Ethem Hazretleri’nin başına toplanıp: “Bu kadar feryada hacet yok, hamam parasını biz verelim de ağlama!” dediler. İbrahim Ethem Hazretleri toplanan kalabalığa şöyle seslendi: “Ey ahalî! Siz, benim hamama giremediğim için mi ağladığımı sanıyorsunuz? Ben hamama giremediğim için ağlamıyorum. Ben, dünyada iken parasız hamama bile sokmuyorlar... Ya ahirette de senin cennete girecek bir amelin yok diye kapıdan geri çevrilirsem halim ne olur? Diye ağlıyorum... Çünkü salih ameli olup oraya girmeyi hak etmeyenleri içeri sokmayacaklar” buyurdu.

Mâune Kuyusu (Bi'ri Mâune) Olayı

Mâune Kuyusu (Bi'ri Mâune) Olayı Amiroğulları yurdu ile Süleymoğulları yurdu arasında bulunan Maune kuyusunun yakınında ashabdan yetmiş eğitici ve tebliğcinin şehit edildiği olay. Hicret'in dördüncü yılında Uhud savaşından dört ay sonra Necid Reisi Ebû Berâ' Medine'ye geldi. Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem'den kendi kavmini irşad etmeleri için mürşidler istedi. Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem durumdan şüphelendi: "Göndereceğim kişiler hakkında Necid halkından endişe ederim!" buyurdu. Ebû Berâ': "Onları ben himayeme aldıktan sonra Necid halkından hiç biri dokunamaz" diye teminat verdi. Bunun üzerine Resulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem Ebû Berâ'nın yeğeni Âmir b. Tufeyl'e bir mektup yazdı. Amir, amcası adına kavmini idare ediyordu. Daha sonra Resulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem Münzir b. Amr başkanlığında ashabından yetmiş eğitici ve tebliğci gönderdi. Bunlar ashab-ı suffeden olup “Hafızı Kurra”

İstanbul Kartal’da Yaşanmış Gerçek Bir Olay!

İstanbul Kartal’da Yaşanmış Gerçek Bir Olay!           (Sadece isimler değiştirilmiştir!)           Bir gün, bir öğrenci velim; okulda beni görmek istemiş. Buyursun gelsin dedim. Tesettürlü genç bir hanım geldi.           “Buyurun! Hoş geldiniz! Kimin velisisiniz? Dedim.           “Ben iş adamı Sami Bey’in sekreteriyim! Sami Bey’in selâmları var. Kendisi gelemedi, kızı Selma’nın durumunu görüşmek için geldim.” Dedi.           Selma’nın notlarını ve durumunu görüştük. Selma iyi bir öğrenciydi. Başarı durumu ortanın biraz altındaydı. Sami Bey Selma’nın annesini boşamış genç bir hanımla ikinci evliliğini yapmıştı. Selma ile evde hiç ilgilenen olmadığını anlamıştım.”           Sami Bey Selma’yı özel okulda okutuyor, bol para veriyordu ama Selma ile kimse ilgilenmiyordu. Selma anne baba hasreti çeken; sevgi ve şefkate ihtiyacı olan bir öğrenciydi.           Sekreter hanıma durumu anlattım. “Selma’ya siz de anne sevgisi ve şefkati gösterebilirsiniz!” dedim. O da çok güzel an

Adapazarı’nda Yaşanmış Gerçek Bir Olaydır

Adapazarı’nda Yaşanmış Gerçek Bir Olaydır Kısa bir süre önce cehaletten hattını aşacak biçimde örtüsüz ve uygunsuz biçimde gezen Züleyha kardeşimiz günün birinde kendisine hakkı ve doğru yolu gösteren bir arkadaşı sayesinde içtenlikle tesettüre girer. Ama bu tesettür onun için kısa bir süre olmuştur. Züleyha’nın annesi kızını tesettürden uzaklaştırmış'' sen onlar gibi olmayacaksın'' Züleyha daha fazla annesinin baskısına dayanamayarak yine eski hayatına geri dönmüştür. Züleyha ve annesi yakınlarının düğününe gitmek için hazırlık yaparlar. Düğüne giderler Ve Züleyha oyuna kalkar Annesi onu büyük bir coşkuyla Alkışlamakta Züleyha ise oynamaktadır. O sırada bir tabancadan çıkan kursun Züleyha’nın sonu olmuştur. Kanlar içinde Züleyha yere düşmüş ve oracıkta can vermiştir. Züleyha’nın ölümünden 3 gün geçmiştir. 3 gün sonra sabah ezanında Züleyha annesinin kapısına dayanır. Haykıran bir sesle; anne aç kapıyı ben geldim; diye defalarca seslenir annesine. Mahalle halkı