Kayıtlar

Ağır etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Uhud Dağından Ağır Gelen Amel

Resim
  Uhud Dağından Ağır Gelen Amel   Hz. Aişe Radiyallahü Anha Validemiz, rüyasında kıyametin koptuğunu, insanların mahşer yerine toplandıklarını gördü. Bir kadının ameli Uhud Dağı’ndan da ağır geldi. Hz. Aişe Radiyallahü Anha o kadını tanıyordu. Uyanınca onu çağırttı ve amelinin ne olduğunu sordu. Kadın söylemekten çekindi. Hz. Aişe Radiyallahü Anha ısrar edince dedi ki… Şu yedi hususla amel etmeye çok dikkat ederim…   1- Kendimi hep korudum. Hiçbir zaman beni mahremimden başkası görmedi. 2- Elimde oldukça benden bir şey isteyeni hiç boş çevirmedim. 3- Hiçbir zaman yalnız yemek yemedim. 4- Ezan okunmadan önce namaza hazırlandım. 5- Müezzin ezan okuyunca onun söylediklerini ben de söyledim. 6- İstişare etmeden, danışmadan bir şey yapmadım. 7- Akrabamdan benden alakayı kesmiş olanı, ben aradım, ziyaret ettim. Bunun üzerine Aişe Radiyallahü Anha validemiz; “Senin mizanın, işte bununla ağır oldu.” Buyurdu. (Ravzâtü’l Ulemâ)

Ağır Hasta ve Ölüm Duaları

  Ağır Hastalara Okunur. اَللَّهُمَّ أَعِنِّي عَلٰى سَكَرَاتِ الْمَوْتِ. Okunuşu: Allahümme e’innî alâ sekereti’l-mevt! Anlamı: Allah’ım ölümün şiddeti ve ıstırabı karşısında bana yardımcı ol! Kaynak: (İbn Mace, Cenaiz, 64; Tirmizi, Cenaiz 8)   Peygamberimiz'in Sallallahü Aleyhi Vesellem’in Son Duası (Ölüme Hazırlık İçin) لَا إِلَهَ إِلَّا اللهُ، إنَّ لِلْمَوْتِ سَكَرَاتٍ اَللَّهُمّ اغْفِرْ لِي وَاَرْحَمْنِي وأَلْحِقْنِي بِالرَّفِيقِ الْأَعْلَى Okunuşu: La ilâhe illAllah’ü Teâlâ, inne li'l-mevti sekerâtün. Allahümmeğfirlî verhamnî ve elhıknî bi'rrefîki'l a'lâ. Anlamı: Allah'ü Teâlâ’dan başka ilâh yoktur. Şüphesiz ölümün büyük zorlukları vardır. Allah’ım beni bağışla, bana merhamet et ve beni ik-i A'lâ'yâ ulaştır. Kaynak: (Buhari, Megazi 83, 84, Tefsir, Nisa 13, Marda 19, Da'avat 29, Rikak 41; Müslim, Fezail 87, (2444; Muvatta, Cenaiz 46, (1, 238, 239; Tirmizi, Da'avat 77)   Ölüme Hazrılanmak İçin Akşam ve Sabah  

Gerçek Şampiyon!

Resim
"Bu hayat sanaldır. Dünyayı dize getirdim bana huzur vermedi. Allah Celle Celâlüh bana bir hastalık vererek; ‘Şampiyon'un kim olduğunu hatırlattı." (This life is not real. I conquered the world and it did not bring me satisfaction. God gave me this illness to remind me that I'm not number one, he is.) Muhammed Ali Rahmetullahi Aleyh (Eski Dünya Ağır Siklet Boks Şampiyonu)

Ağır İftira ve Geyik Boynuzu

Ağır İftira ve Geyik Boynuzu Hasan Sezâi Efendi (1669 - 1738) zamanında, Edirne'de, kötü yola düşmüş bir kadın vardı. Bir zaman bu kadın halisane olarak tövbe edip, eski hâlinden vazgeçti. Salih ameller işlemeye başladı. Fakat uygunsuz kimseler tarafından tedirgin ediliyor, rahat bırakılmıyordu. Bu kadın Hasan Sezâi'ye gelerek yardım istedi. O da, kadına dergâhta kadınlara mahsus kısımda kalabileceğini bildirince, bir oda tahsis edilip, kadın orada kalmaya, ibâdet ve tâatla meşgul olmaya başladı. Bu arada boş durmayan fitneciler, Hasan Sezâi hakkında çirkin iftirâlar yaymaya başladılar. Daha da ileri giderek, bir gece dergâhın kapısına geyik boynuzu astılar. O ise bu hallere sabrediyor kimseye bir şey demiyordu. Geyik boynuzunu dergâhın içine aldırdı. Edirne vilâyeti günlerce bu dedikodularla çalkalandı. Hasan Sezâi Efendi yine sabrediyor, hiç ses çıkarmıyordu. Bu şayianın yayılmasından az zaman sonra, Edirne'de müthiş bir uyuz hastalığı peyda oldu. Hasa

Hangisi Ağır?

Hangisi Ağır? Şeyh Ebu'l Vefa Hazretleri'ne, bir gün, “Şehrimize, şu kadar ağırlıktaki taşı kaldıran, şu kadar ağır yük taşıyan birisi geldi!” diye bahsedilmişti. Ebu'l Vefa Hazretleri, bu sözü söyleyen talebelerine, şu manidar karşılığı verdiler: “O ağır yükleri kaldırmak kolay, fakat şu abdest ibriğini taşımak ondan çok daha zordur.” Gerçekten de bu söz, ibretli bir cevaptır. Ağır taş kaldırmada, ağır yük taşımada nefsin hazzı vardır. "Ne güçlü, ne kuvvetli adam!" denilmesi, o kişiye lezzet ve şevk verir. Onun için, nefse kolay gelir. Ama abdest ibriğini taşımakta, nefsin hazzı ve lezzeti yoktur. Bilakis nefse muhalefet vardır. Bu yüzden de o hafif ibrik, nefse, o ağır yüklerden daha zor ve ağır gelir.

Hangisi Ağır?

Hangisi Ağır?   Şeyh Ebu'l Vefa Rahmetullahi Aleyh Hazretleri'ne, bir gün, “Şehrimize, şu kadar ağırlıktaki taşı kaldıran, şu kadar ağır yük taşıyan birisi geldi!” diye bahsedilmişti. Ebu'l Vefa Hazretleri, bu sözü söyleyen talebelerine, şu manidar karşılığı verdiler: “O ağır yükleri kaldırmak kolay, fakat şu abdest ibriğini taşımak ondan çok daha zordur.” Gerçekten de bu söz, ibretli bir cevaptır. Ağır taş kaldırmada, ağır yük taşımada nefsin hazzı vardır. "Ne güçlü, ne kuvvetli adam" denilmesi, o kişiye lezzet ve şevk verir. Onun için, nefse kolay gelir. Ama abdest ibriğini taşımakta, nefsin hazzı ve lezzeti yoktur. Bilakis nefse muhalefet vardır. Bu yüzden de o hafif ibrik, nefse, o ağır yüklerden daha zor ve ağır gelir.

Hangisi Ağır?

Hangisi Ağır? Şeyh Ebu'l-Vefa Hazretleri'ne, bir gün, “Şehrimize, şu kadar ağırlıktaki taşı kaldıran, şu kadar ağır yük taşıyan birisi geldi,” diye bahsedilmişti. Ebu'l-Vefa Hazretleri, bu sözü söyleyen talebelerine, şu manidar karşılığı verdiler: “O ağır yükleri kaldırmak kolay, fakat şu abdest ibriğini taşımak ondan çok daha zordur. Gerçekten bu söz, ibretli bir cevaptır. Ağır taş kaldırmada, ağır yük taşımada nefsin hazzı vardır. "Ne güçlü, ne kuvvetli adam" denilmesi, o kişiye lezzet ve şevk verir. Onun için, nefse kolay gelir. Ama abdest ibriğini taşımakta, nefsin hazzı ve lezzeti yoktur. Muhalefet Bilakis nefse vardır. Bu nedenle de o hafif ibrik, nefse, o ağır yüklerden daha zor ve ağır gelir.      (Alıntı)

Ağır Bir Hastanın Yatağı

Ağır Bir Hastanın Yatağı Bugün bazılarımızın derin bir uykuya daldığı yumuşak yatakların üzerinde, bir zamanlar ağır bir hasta da yatmıştır. Yani bir zamanlar ağır bir hasta, şimdi üzerinde yattığımız yumuşak  yatağın en çelimsiz maliki olmuş, orada kökü kurumaya başlayan bir sarmaşık gibi kıvrılarak, çözülüp gitmekle dünyada kalmak arasında tereddütlü bir mevsime ev sahipliği etmeye başlamıştır. Ağır hasta, bu tereddütlü mevsimde göğsüne bir miktar hayat taşıyabilmek için, insanla nefesi arasındaki en uzun yolculuğa çıkmış; belki de ilk kez o vakit, şimdiye kadar kolaylıkla içine çektiği "bir tek nefesin" büyük bir kaya parçasından çok daha ağır olduğunu anlamıştır. Şimdiye kadar sayısız nefesi tüketen bedeninin artık bir tek nefesi bile kaldırmakta güçlük çektiğini yaşayarak anlamış olmak, belki de insanın dünyada ulaşabileceği bilgeliğin en son noktasıdır... Dünyadaki en verimkâr okul, ağır bir hastanın yatağıdır. Ağır bir hastanın yatağının kenarında oturan he