Kayıtlar

Otuz etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Otuz Dokuzuncu Tavsiye: Allah'tan Sakınmak

Otuz Dokuzuncu Tavsiye: Allah'tan Sakınmak Ebu Zer Radiyallahü Anh anlatır: Rasulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem’e: “- Ya Rasulallah bana tavsiyede bulun!” dedim. Şöyle buyurdu: “- Allah’ü Teâlâ’dan sakın, zira bu tamamen işin başıdır.” Ben: “- Ya Rasulallah bana biraz daha tavsiye ver!” dedim. O da: “- Kur’an-ı Kerim okumaya bak! Çünkü bu sana dünyada nur, semada ise azık olarak biriktirilmiş sermayedir.” (İbni Hibban)

Otuz Yedinci Tavsiye: Fakir Ve Yoksulları Sevmek

      Otuz Yedinci Tavsiye: Fakir Ve Yoksulları Sevmek Ebu Zer Radiyallahü Anh şöyle demiştir: Sadık dostum bana yedi tavsiyede bulundu; “Yoksulları sevmemi ve onlara yakın durmamı, benden aşağı olana bakmamı ve kendimin üstünde olanlara bakmamamı, bana eziyet verseler de akrabamı ziyaret etmemi, ‘Lâ Havle velâ Kuvvete illâ billâh’ sözünü çokça söylememi, acıda olsa gerçeği konuşmamı, Allah’ü Teâlâ hususunda kınayıcının kınamasının beni tutmamasını insanlardan da birşey istemememi…” (Müsned, Taberani)   02- Otuz Sekizinci Tavsiye: Fakirlik Ve Zenginliğin Tanımı Ebu Zer Radiyallahü Anh Rasulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem’in kendisine şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “- Ey Ebu Zer malın çokluğunu zenginlik olarak mı görürsün?” Ben de: “- Evet Ya Rasulallah!” dedim. O da: “- Malın azlığını da fakirlik olarak mı görürsün?” Buyurdu. Ben de: “- Evet, Ya Rasulallah!” dedim. O da şöyle buyurdu: “- Zenginlik ancak kalp ve gönül zenginliğidir. Fakirlik te kalp v

Otuz Beşinci Tavsiye: Yemek Yedirmek, Selâmı Yaymak Ve Gece Namazı Kılmak

 Otuz Beşinci Tavsiye: Yemek Yedirmek, Selâmı Yaymak Ve Gece Namazı Kılmak Ebu Hureyre Radiyallahü Anh şöyle anlatır: “- Rasulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem’e: Ya Rasulallah Seni gördüğümde gönlüm hoşlanır, gözüm aydınlanır, bana her şeyden haber ver!” dedim. O da: “- Herşey sudan yaratıldı.” Buyurdu. Ben: “- Bana öyle bir şey bildir ki onu yaptığımda Cennet’e gireyim.” Şöyle buyurdu: “- Yemek yedir, selâmı yay, akrabayı ziyaret et, insanlar uyurken gece namazını kıl; Cennet’e güvenle girersin!” (Müsned, İbni Hibban) Ebu Malik El Eşari Radiyallahü Anh Rasulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem’in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “- Cennet’te dışından içi, içinden de dışı görünen bir oda vardır ki Allah’ü Teâlâ onu;yemek yediren, selâmı yayan ve insanlar uyurken gece namazı kılan kimseler için hazırlamıştır.” (İbni Hibban)

Otuz Dördüncü Tavsiye: Çok Secde Etmek Kişiyi Cennet’e Koyar

 Otuz Dördüncü Tavsiye: Çok Secde Etmek Kişiyi Cennet’e Koyar Rasulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem’in hizmetkârı ve Ashabı Suffa'dan olan Ebu Firas Rabia b. Ka'b El Eslemi Radiyallahü Anh şöyle anlatır: Rasulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem ile beraber geceler, abdest suyu ve diğer ihtiyaçlarını getirirdim. Bana buyurdu ki: “- Benden bir şey dile!” Ben de: “- Cennet’te Sana arkadaşlık etmeyi dilerim!” dedim. “- Bundan başka!” dedi. Ben de: “- İsteğim budur!” dedim. “- Sen de nefsine karşı çok secde etmekle, bana yardım et!” buyurdu. (Müslim) Hz. Peygamber'in Mevlâsı Ebu Abdillah Sevban Radiyallahü Anh Rasulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem’ı şöyle derken işittiğini rivayet etmiştir: “- Çok secde etmeye bak. Zira sen her secde edişinde Allah’ü Teâlâ seni onunlâ bir derece yukarı kaldırır. Senden de bir günahı siler.” (Müslim) Cabir Radiyallahü Anh Rasulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem’i şöyle derken işittiğini rivayet etmiştir: “- Şüphesiz geced

Otuz Üçüncü Tavsiye: Üzüntü Ve Kederin Giderilmesi İçin Dua

Otuz Üçüncü Tavsiye: Üzüntü Ve Kederin Giderilmesi İçin Dua Davûd El İsbehânî, Enes Radiyallahü Anh'dan şu hadisi rivayet edr ki:, Rasulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur: “- Ey Ali sana bir dua öğretiyorum ki eğer sana gam, keder gelirse bununlâ Rabbine dua edersin, Allah’ü Teâlâ’nın izniyle senin duan kabul olunur, üzüntü senden gider önce abdest al, iki rekât namaz kıl, Allah’ü Teâlâ’ya Hamdü senada bulun, Peygamberine salavat getir. Kendine ve mü'min erkek ve kadınlara istiğfarda bulun. Sonra da şöyle de: Gam keder ve üzüntü için اللهم أنت تحكم بين عبادك فيما كانوا فيه يختلفون، لا إله إلا الله العلي العظيم، لا إله إلا الله الحليم الكريم، الأمر خَيرٌ لي في ديني ومعاشي وعاقِبةِ أمري عاجل أمري وءاجله فاقْدِرْ لي ويسِّر لي ثمَّ بارِكْ لي فيهِ، وإن كنتَ تعلمُ إنَّ هذا الأمرَ شرٌّ لي في ديني ومعاشي وعاقِبةِ أمري في عاجله وءاجله واصرفني عنه، واقدر لي الخيرا حيث كان، ثم ارضني به Allahümme ente tahkumu beyne İbadike Fîma kânû fihi Yehtelifune, Lâ ilâhe ill

Otuz İkinci Tavsiye: İstihare Namazı

      Otuz İkinci Tavsiye: İstihare Namazı Cabir b. Abdullah Radiyallahü Anh anlatır: Rasulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem: “- Bütün işlerimizde bize Kur’an-ı Kerim’den bir sûre öğretir gibi istihareyi öğretir ve şöyle derdi”: “- Biriniz bir işe yönelirse; nafile olarak iki rekât namaz kılsın, sonra da şöyle desin!”: اَللَّهُمَّ إِنِّي أَسْتَخِيرُكَ بِعِلْمِكَ وَأَسْتَقْدِرُكَ بِقُدْرَتِكَ وَأَسْأَلُكَ مِنْ فَضْلِكَ الْعَظِيمِ فَإِنَّكَ تَقْدِرُ وَلَا أَقْدِرُ وَتَعْلَمُ وَلَا أَعْلَمُ وَأَنْتَ عَلَامُ الْغُيُوبِ اَللَّهُمَّ إِنْ كُنْتَ تَعْلَمُ أَنَّ هَذَا أَمْرُ خَيْرٌ لِي فِي دِينِي وَمَعَاشِي وَعَاقِبَةِ أَمْرِي أَمْرُ خَيْرٌ لِي فِي دِينِي وَمَعَاشِي وَعَاقِبَةِ أَمْرِي عَاجِلِ أمْرِي وآجِلِهِ فَاقْدُرْ لِي وَيَسِّرْ لِي ثُمَّ بَارِكْ لِي فِيهِ وَإِنْ كُنْتَ تَعْلَمُ أَنَّ هَذَا أَمْرُ شَرٌّ فِي دِينِي وَمَعَاشِي وَعَاقِبَةِ أَمْرِي في عَاجِلِهِ وآجِلِهِ فَاصْرِفْهُ عَنْهُ وَاقْدُرْ لِي الْخَيْرَ حَيْثُ كَانَ ثُمَّ ارْضِنِي بِهِ   Allahümme, inni estehiruke bi İlmik

Otuz Beş Yaş Şiiri

Otuz Beş Yaş Şiiri Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder. Dante gibi ortasındayız ömrün. Delikanlı çağımızdaki cevher, Yalvarmak, yakarmak nafile bugün, Gözünün yaşına bakmadan gider.   Şakaklarıma kar mı yağdı ne var? Benim mi Allah’ım bu çizgili yüz? Ya gözler altındaki mor halkalar? Neden böyle düşman görünürsünüz; Yıllar yılı dost bildiğim aynalar? Zamanla nasıl değişiyor insan! Hangi resmime baksam ben değilim: Nerde o günler, o şevk, o heyecan? Bu güler yüzlü adam ben değilim Yalandır kaygısız olduğum yalan. Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız; Hatırası bile yabancı gelir. Hayata beraber başladığımız Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir; Gittikçe artıyor yalnızlığımız Gökyüzünün başka rengi de varmış! Geç fark ettim taşın sert olduğunu. Su insanı boğar, ateş yakarmış! Her doğan günün bir dert olduğunu, İnsan bu yaşa gelince anlarmış.   Ayva sarı nar kırmızı sonbahar! Her yıl biraz daha benimsediğim. Ne dönüp duruyor hav

Otuz Sene Okuduktan Sonra İlmin Başını Köylüden Öğrendi

Otuz Sene Okuduktan Sonra İlmin Başını Köylüden Öğrendi Deli Hüseyin Ağa derler bir adam vardı. Yirmi yaşlarında evlenmişti. Nikâhına gelen hocaların sohbetlerini görüp onlara hayran kaldı. Kendisi de onlar gibi okuyup âlim olmaya karar verdi. Zengin hali vakti yerinde olan Hüseyin Ağa, evlendikten bir- iki gün sonra, karısından izin alıp İstanbul’a" ilim tahsiline gitti. Bütün malını karısına ve anasına bırakan Hüseyin Ağa, İstanbul’da tam otuz sene ilim tahsil etti. Bu otuz sene içinde köyünü ve gencecik bıraktığı hanımını aklına bile getirmemişti, hafız-ı Kur’an olduğu gibi, Arabi ilimleri de öğrenip tam bir dersiam (üniversite hocası) yetişti. Otuz sene sonra memleketine gitmeye karar verdi, İstanbul'dan yola çıkıp, o zamanın vasıtaları ile memleketine vardığında, köyüne varmadan akşam olmuştu. Yakın bir köye misafir oldu. Akşam köyün camiinde vaz-ü nasihat etti. Halk birçok müşkülünü, o gece ondan öğrenmek fırsatını buldular. Yatsı namazından sonra, misafir

Otuz Senede Neler Öğrendin?

Otuz Senede Neler Öğrendin?   Şakîk-ı Belhî hazretleri talebesi Hatim-i Esam'a sordu: “- Otuz senedir benden ilim tahsil ediyorsun? Neler öğrendin?” “- Sekiz şey öğrendim efendim.” “- Neymiş bu sekiz şey?” “- Birincisi:  Halka baktım, herkes kendine bir arkadaş, birdost seçmiş. Herkesin dostu, kabre kadar arkadaş oluyor. Definden sonra çekip geliyor. Düşündüm, ben öyle bir dost bulmalıyım ki, devamlı arkadaşım olsun, kabirde de beni yalnız bırakmasın. Böyle bir arkadaş ise ancak sâlih amel olurdu. Ben de onu seçtim.” “- Güzel seçmişsin. Diğerleri ne?” “- İkincisi:  Halka baktım, çoğu nefsine esir olmuş. Hâlbuki Kur'ân-ı kerîmde, nefsine hâkim olan kimsenin yerinin Cennet olduğu bildirilmektedir. Kur'ân-ı Kerîmin hak olduğunu bildiğim için nefsime esir olmadım, onunla mücâdele edip Hakkın emrine boyun eğmek mecburiyetinde bıraktım.” “- Allah seni mübarek etsin!” “- Üçüncüsü:  “Halka baktım, dünyanın fâidesiz meşgalesi içine boğulmuş didin

Otuz Yıllık Ekmek

Otuz Yıllık Ekmek Ebu Said Ebu'l Hayr Kuddise Sirrûh Hazretleri, daha henüz küçükken babası onu almış Cuma namazına götürmekte idi. Yolda zamanın mânevi reisi Şeyh Ebu'l Kasım Hazretlerine rastladılar. Ebu'l Kasım Hazretleri, Ebu'l Hayr'in babasına': — Bu çocuk kimindir? Diye sordu. O da: — Bizdendir ya Şeyh! dedi. Şeyh Ebu'l Kasım Hazretleri onların yüzüne bakarak gözleri yaşardı. Sonra da Ebu'l Hayr'in babasına: — Ya Ebu'l Hayr, bizim dünyadan gitme zamanımız gelmiştir, fakat makamı boş görerek üzülmüştüm. Fakat şimdi senin çocuktan öyle anlıyorum ki müslümanlar istifade edecek derecede mânevi kabiliyet var. Cuma namazından sonra bu çocuğu bizim eve getir, dedi. Namazdan sonra Ebu Said Ebu'l Hayr'in babası çocuğunu alarak Şeyh Kasım'ın evine getirdi. Şeyhin dergahına girdiler... Dergâhta kışlık yiyeceklerin konduğu (masandıra yüksekçe bir yer) vardı. Şeyh oraya bir ekmek koymuştu. Çocuğun babasına: — Oğ

Cennete Girmek İçin Otuz Sebep

Cennete Girmek İçin Otuz Sebep بِسْمِ اللهِ، اَلْحَمْدُ ِللهِ وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى رَسُولِ اللهِ وَبَعْدُ 1- Kâmil İman  Kur’an’ı Kerim’de iman, Allah’ın izniyle cennete ulaştıran sebeplerin en mühimi olarak gelmiştir. Bununla beraber o daima kâmil iman, salih amele bitişik olarak anılmış, amelsiz olarak anılmamıştır. Kur’an’da imanın salih amele bitişik olmadan cennete girmeye sebep olduğu zikredilen bir yer neredeyse yok gibidir. 2- Salih Ameller İşlemek Salih amellerse çok geniş ve büyük bir bap, sevap kazanmanın yolları da çok şümullüdür. Allah’tan başka kimse onları sayamaz. Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor: “İman edenler ve salih amel işleyenler; işte onlar cennetin sahipleridir. Onlar orada ebedi kalıcıdırlar.” Bakara 82 Bu manadaki ayet ve hadisler bayağı kabarıktır. Teker teker saymak değil de örnek olması açısından şu ayetlere bakılabilir: Bakara 2582, Lokman 8, Kehf 107, Hac 14, 23, 56, Fetih 5, Hadid 12, 21, Tegabun 9, Talak 11, Bur