Kayıtlar

Papaz etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Osmanlı’nın Torunları Bu Gün Bize Hizmet Eder Hale Geldiler

Osmanlı’nın Torunları Bu Gün Bize Hizmet Eder Hale Geldiler Almanya’da RAMAZANI ŞERİF ayında bir fabrikada çalışan Türk işçilerini papazın birisi evine iftar yemeğine davet eder. Bazıları mazeret belirtip davete katılmazlar bazıları da papazı kırmamak adına davete icabet ederler ve iftar saatinde papazın evine misafir olurlar. Papaz Efendi elinde bir “Kura’n-ı Kerim” olduğu halde işçilerin yanına gelir ve onlara: “- Ben “Kura’n-ı Kerim” okunurken dinlemekten büyük zevk alırım biriniz okusa da ben mutfakta uğraşırken bir yandan da “Kura’n-ı Kerim” dinlesem!” der. “Kura’n-ı Kerim”i masanın üzerine bırakıp mutfağa geçer. Bu arada odada sanki buz gibi bir hava esmektedir. Herkes bir ümit diğerinin gözünün içine bakar ama nafile. Kimse KURAN okumayı bilmemektedir. İçlerinden birisi: "- Yahu içinizde “Fatiha” okumasını bilen yok mu açsın, Fatiha’yı okusun papaz nerden anlayacak ki" der. Bir tanesi: "- Ver ben biliyorum!” der ve rastgele bir

Bana Dokunmayan Yılan Bin Yıl Yaşamasın!

Bana Dokunmayan Yılan Bin Yıl Yaşamasın! Üç arkadaş bir yaz günü yaya olarak yolculuk yapmak zorunda kalıyorlar. Biri Türk, biri Kürt, diğeri de Ermeni. Ama Ermeni olan aynı zamanda pa paz. Sıcak, bir süre sonra yolda susuyorlar. Etrafta su yok. Bağların olgun zamanı. "- İki salkım üzüm yiyelim de ağzımız ıslansın!" diye bir bağa giriyorlar. Bağın sahibi bir Türk ama onu görememişler. "- Kaç paraysa veririz?" diyerek yemeye başlamışlar. Bu sırada bağın sahibi gelmiş. Bakmış üç kişi üzümünü yiyor. Fena bozulmuş ama üç kişiyle de başa çıkamayacağını düşünmüş. Birine bakmış, kıyafetinden Ermeni ve papaz olduğu belli. Diğerine bakmış, konuşmasından Kürt olduğunu anlamış. Üçüncüsü de Türk. Dönmüş Ermeni'ye: "- Bak bu adam Türk, yesin malımı. Benim kanımdandır. Helâli hoş olsun! Bu da Kürt'tür ama din kardeşimdir. Sen niye yiyorsun benim üzümümü?" Demiş. Bu laf, üzerlerine sorumluluk yüklenmeyen Türk ve Kürt'ün hoşuna gitmiş.

Rahibi Susturan Soru

Rahibi Susturan Soru Rivâyet edilir ki: Bâyezid-i Bistâmî Hazretleri, kırkbeş kez haccetmiş ve pek çok kerâmeti zâhir olmuş Allah dostlarından birisiydi. Bir gün Arafat tepesinde oturuyordu. Nefsi ona şöyle fısıldadı: “-Bâyezid! Senin bir benzerin var mıdır? Kırkbeş defa haccettin ve binlerce defa Kur’ân-ı Kerîm’i hatim eyleme bahtiyarlığına eriştin.” Bu ses onu çok üzdü. Nefsinin hâlâ onu benlik ve kibir uçurumuna doğru sürüklemek istediğini anladı. Derhal toparlandı ve orada bulunan mahşerî kalabalığa dedi ki: “-Kim benim kırkbeş defa yapmış olduğum haccı, bir ekmeğe satın alır?” Bir adam başını kaldırdı: “-Ben alırım.” dedi, ekmeği uzattı. Bâyezid aldığı ekmeği orada bulunan bir köpeğin önüne attı. Ve sonra işini bitirip yol hazırlığı yaparak Rum diyarına doğru yüzünü çevirdi. Günlerce yol aldıktan sonra bir rahip ile karşılaştı. Rahip, terbiyeli bir adama benziyordu. Hazretin elini tutup evine misafir olarak götürdü. Evinde ona bir oda ayırdı. Bâye

Soruyu Usturuplu Sorabilmek

Soruyu Usturuplu Sorabilmek İki arkadaş hararetle tartışıyormuş: Tartıştıkları konu, sigara içerken İncil okunup okunmayacağı imiş. Sonuç alamayınca Papa`ya sormaya karar vermişler. Papa’nın yanına gidip sırayla sorularını sormuşlar. Biri olumsuz cevap alırken diğeri, izin almayı başarmış. İzin alamayanın sorduğu soru: - Papa hazretleri, İncil okurken canım sigara içmek istiyor, içebilir miyim? - Oğlum, İncil okunurken Tanrı ile ilgilenmen lazım. O sırada dikkatinin dağılmaması lazım. O yüzden İncil okurken sigara içilmez. İzin alanın sorduğu soru ise: - Papa hazretleri, sigara içerken canım İncil okumak istiyor ama sigara içiyorum diye İncil'i elime alamıyorum, sizce okuyabilir miyim? - Oğlum, her nerede ve ne koşulda olursan ol, İncil okuma isteği duyarsan okuyabilirsin. Kıssadan hisse: 1) Esas olan, aldığın cevap değil, sorduğun sorudur. 2) Beceri; almak istediğin yanıtı alabileceğin soruyu sorabilmektir.

İsveçli papazın Müslüman Paylaşımı Rekoru Kırdı

Resim
İsveçli papazın Müslüman Paylaşımı Rekoru Kırdı İsveç Kilise Birliği Sol Bölge Başkanı Stefan Lindquist'in Müslümanlar hakkında yazdığı yazı sosyal medyada beğeni ve paylaşım rekoru kırdı. İsveç Kilise Birliği Sol Bölge Başkanı Stefan Lindquist'in sosyal medyada Müslümanlar hakkında yazdığı makale, hem beğeni ve paylaşım rekoru kırdı hem de ülkenin önde gelen gazetelerinde yer buldu. Lindquist, sosyal medya hesabından paylaştığı; "Müslümanlar ne kadar tehlikeli" başlıklı makalesinde, "Bir Müslüman, bana taze yumurta getirdi." Bir diğeri hatırımı sordu." Bir başkasıysa arabam tamirde olduğu için istediğim yere aracıyla bırakmayı teklif etti." Parası olmayan arkadaşının evine sürekli yemek götüren bir Müslüman tanıyorum." Müslümanlar, gerçekten de ne kadar tehlikeli ve itici insanlar" İfadelerini kullandı. Makalesinde Müslümanlar ile İsveçlileri karşılaştıran Lindquist, "Bir İsveçlinin para almad

Almanların Korkusu

Almanların Korkusu Abdürrahim Karakoç Almanya’nın büyük bir kentinde üniversite tahsili yapıyordum. Okul arkadaşım Müller’in teşvik ve teklifiyle bir Pazar günü kilise de papazın vaazını dinlemeye gittim. Kilise doluydu. Ben papaz efendiyi İncil’den pasajlar okuyacak oradaki insanlara kendi dinlerinden bahsedecek zannediyordum. Hâlbuki vaaz Türk düşmanlığı ile başladı. Türk düşmanlığı ile sona erdi. Papaz Türkleri barbar, canavar hatta yamyam olarak takdim ediyordu. Ben orada Türkler hakkında söylenenlerin hepsini zikredecek değilim. Ancak vaaz bittikten sonra papazla aramızda geçen konuşmayı olduğu gibi aktarıyorum. -Papaz efendi ben bir Türküm. Sizi dini bilgilerden bahseder zannıyla vaazınızı dinledim. Hâlbuki siz sadece Türkler aleyhinde propaganda yaptınız. Hatta cemaati tahrik ettiniz. Ben din adamlarını yapıcı olgun, hoşgörü sahibi bilirdim. Yanılmışım sizi bu duruma sevk eden sebep nedir? -Kiliseler birliği böyle istiyor... -Biz Almanları dost kabu

Hasan Basri Hazretleri Ve Papaz

Hasan Basri Hazretleri Ve Papaz Hasan-ı Basrî Hazretleri ile bir papaz münazaraya tutuşurlar. Hasan-ı Basrî Hazretleri hak dinin ancak İslâmiyet olduğunu ve o gelmekle diğer dinlerin hükümlerinin Allah tarafından iptal edildiğini, her ne kadar delilleri ile ortaya koydu ise de papaz bir türlü kabul etmez. En sonunda Hasan-ı Basrî Hazretleri, papaza: — İkimiz de elimizi ateşe sokalım, hangisi yanmazsa onun dediği doğrudur, der. Tabii papaz korkar ve elini ateşe sokmağa yanaşmak istemez. Bu sefer Hasan-ı Basrî Hazretleri ateşin başında münakaşa yaparlarken tutar papazın elini zorla ateşe sokar. Fakat hayret! Bu sefer papazın eli de yanmaz. Papaz hayretler içinde Hasan-ı Basrî Hazretlerinin yüzüne bakarken içine: — Senin elin Kur'an okuyan bir ele değdi. Ondan dolayı ateş onu yakmaz oldu, Diye ilham gelir. Hasan-ı Basrî'nin açık kerametini ve îslâmın mucizesini gözleriyle gören papaz “Eşhedü enla ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden Abdühü ve Resûlüh”

Cenaze Namazını Papaza Kıldırtacağım

Cenaze Namazını Papaza Kıldırtacağım Maneviyat erbabı ile zahiri ulema arasındaki çekişmeler, İslâm tarihinde pek meşhurdur. Şeyhul islâm Ebussuud Efendi ile, Şeyh Sünbülü Sinan Hazretlerinin arasındaki hâdise de oldukça mâruftur. Şöyle ki: Ebussuud Efendi, ilk zamanlar maneviyata, tarikata, rabıtaya pek inanmaz ve her karşılaştığında da, Sünbül-ü Sinan Hazretlerine çok ağır sözler söyleyerek incitirmiş. Hattâ bir defasında, münakaşa o raddeye gelmiş ki, Ebussuud Efendi, Sünbül Efendiye: — Senin cenaze namazını papaza kıldırtacağım, demiş. Sünbül Efendi de, amin Diye dua ve istekte bulunmuş. Aradan epey bir zaman geçtikten sonra, Sünbül Efendi, vefatına yakın bir zamanda, müridlerini toplayıp şöyle bir vasiyette bulunmuş: — Evlâtlarım! Ben yolcuyum. Öteki âleme göçmek üzereyim. Vefatımdan sonra, Musa Aleyhisselâmlla taşından kaldırıncaya kadar zinhar ağlamıyacak ve hiç kimseye haber vermiyeceksiniz. Cenazemi Fatih camiine götürüp, namazımı da orada kılacaksını

Papaz Müslüman Oldu

Papaz Müslüman Oldu Bâyezid-i Bistâmî Kuddise Sirruh siyah cübbe giymiş olarak bir sokaktan geçerken mahallenin müslüman çocukları onu papaz zannederek yolunu kestiler ve bir halka içerisine aldılar. Her biri el kaldırarak, "Papaz müslüman ol, papaz müslüman ol" dediler. Hazret bunlara itaat ederek tekliflerini kabul etti ve, "Peki, olayım yavrularım, müslüman olmak için ne lâzım?" diye sordu. Çocuklar, çocuk imanı ve safiyeti ile kelime-i şehâdeti okudular, hazret de aynen tekrar etti. Çocuklar, "Papaz müslüman oldu, papaz müslüman oldu" diye çağrışmaya başladılar ve anne babalarına müjdeye koştular. Hazret çocukların bu yaşta yüce Allah'ın adını yüceltme duygusuna sahip olmalarına ve içlerindeki mücahidlik gayretlerine hayran olup sevinerek, defalarca Allah'a hamdetti ve sonra o yavruların ihlâsı ve iyi niyeti karşısında kendisinin imanını yenilediğini söyleyerek Hakk'a şükreyledi.147 Veysel Karanî (rah) yolda giderken çocuklar ona t