Kayıtlar

Mayıs 29, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Hayat dermiş ki...

Resim
Hayat dermiş ki... Sevdiğin insanda arayacağın ilk şey iyi niyet olmalıdır. O yoksa başa özelliklerinin anlamı kalmayacaktır! Hayat dermiş ki: Dost dediğin sadece kötü gününde yanında olan değildir, aynı zamanda sevincine de en az senin kadar sevinebilendir! Hayat dermiş ki: Başarmak için sıradan olandan ayrılmak zorundasın. Bırak insanların karşı duruşunu, doğru bildiğine sarıl ısrarla… Hayat dermiş ki: Daha önce görmediğin biriyle karşılaştığında ilk dakikalara dikkat et. O insanın pozitif ya da negatif enerji veren biri olduğunu anlayacaksın! Hayat dermiş ki: Yaptığın seçimlerden dolayı başın derde girerse eğer, ilk suçlaman gereken kişi sensin. Sızlanmak ve başkalarını suçlamak yerine, hatanı bulmaya çalış! Hayat dermiş ki: Bir yıkımla karşılaştığında yas tutma. O yıkımı, ne yap et öğretmenin haline getir! Hayat dermiş ki: Hayvan sevmeyen insanlardan uzak dur. Doğal ve güzel olanı sevemez onlar çünkü. Hayat dermiş ki: İnsanlar

İşte Oruç Tutmanın Sayısız Faydaları

İşte Oruç Tutmanın Sayısız Faydaları Oruç, sadece aç ve susuz kalmak değildir. İnsan vücuduna sayısız yararları vardır. Peki, nedir bu yararlar? Orucun yararları ve hikmetleri diğer bütün farzlarda olduğu gibi sayılmayacak kadar çoktur. Fakat biz insanların idrak edeceği yararlarını beş ana başlık altında toplayabiliriz. Oruç ahlakı güzelleştirir: Çünkü bize daima Allah’ü Teâlâ’yı hatırlatır ve sorumluluk duygusunu geliştirir. Oruç gözleri harama bakmaktan, dili yalan ve çirkin sözlerden, kulakları haram şeyleri dinlemekten, mideyi haram yemekten, elleri kötü iş yapmaktan, ayakları kötü yerlere götürmekten korur. Oruç insanın merhamet ve yardım duygularını geliştirir: Hayatında açlık nedir bilmeyen varlıklı bir kimse, yoksulların çektiği açlık ve sıkıntıyı yeterince anlayamaz. Fakat bu kişi oruç tutarsa açlığın ne olduğunu anlar ve yoksulların neler çektiğini daha iyi anlar ve onlara karşı merhamet duyguları uyanır. Bunun sonucu olarak da yoksullara yardım elini u
9 Şey Günlük Hayatında Sana Fayda Verir… ۱ - تريد السعاده = صل الصلاة في وقتها. 1-   "Mutluluk"  istiyorsan:  Namazı vaktinde kıl! ۲ - تريد نور الوجه = بقيام الليل. 2-   "Yüzünde nur"  istiyorsan:  Teheccüde kalk! ۳ - تريد الطمئنينة = عليك بترتيل القرآن. 3-   "Huzur"  istiyorsan:  Kur’an-ı Kerim’i ağır ağır oku! ٤- تريد الصحه = عليك بالصيام. 4-   "Sıhhat"  istiyorsan:  Oruç tut! ٥- تريد الفرج = لازم الإستغفار. 5-   "Mutluluk"  istiyorsan:  İstiğfara devam et! ٦- تريد زوال الهم = لازم الدعاء. 6-   "Üzüntüsüz olmak"  istiyorsan:  Duaya devam et! ٧- تريد زوال الشده = قل لاحول ولا قوة إلا بالله. 7-   "Şiddetin yok olmasını"  istiyorsan:  Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh!  De! ٨- تريد البركه = صل على النبي واله الطيبين الطاهرين. 8-   "Bereket"  istiyorsan:  Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem ve O’nun temiz ve pak ehline salâvat getir! ٩- هل تعلِم: عند قرآءة آية الكرسي بع

Daha Güçlü Değilsiniz

Daha Güçlü Değilsiniz İslam'ın ilk büyük meydan sınavı Bedir'e doğru yol alınmaktadır. Deve azdır, ancak üç kişiye bir tane düşer ve sırayla binilir. Hz. Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem ile aynı deveyi paylaşan arkadaşları, kendi haklarından gönüllü olarak vazgeçerler. Sürekli O’nun Sallallahü Aleyhi Vesellem binmesini isterler. O ise kabul etmez: "Siz" der, "benden daha güçlü değilsiniz. Kaldı ki ben de sizin kadar sevap kazanmaya muhtacım." (Alıntı)

Hizmet Gördürmeyi Sevmem

Hizmet Gördürmeyi Sevmem Arkadaşlarından Rabia oğlu Amir'le beraber mescide gitmektedir. Ayakkabısının bağı çözülür. Amir hemen atılıp, bağlamak ister. Hz. Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem engel olur, kendi bağlar. Bir yandan da Amir'e hitap eder: “Bu, başkasına hizmet gördürmektir. Ben ise başkasına hizmet gördürmeyi sevmem.” (Alıntı)

Göğsünü Açıp

Göğsünü Açıp Bedir savaşından önceki saatlerdir... Son bir kez safları kontrol etmekte, askerine çeki düzen vermektedir. Saftan bir az önde duran arkadaşlarından Hudayr oğlu Üseyd'i hafifçe göğsünden iterek safa girmesini ister. Şakacı bir kişi olan Üseyd ise: "Ey Allah'ın Elçisi" der "canımı acıttın, izin ver, karşılığını alayım."Hz. Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem hemen önüne geçerek: "Buyur, al hakkını" der. Üseyd ise son derece ciddi bir tavırla: "Fakat" der "Ey Allah'ın Elçisi, benim göğsüm çıplaktı, sende ise elbise var " Hz. Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem gömleğini çözerek: "Haydi" der "şimdi al hakkını." Peygamberini kucaklayarak öpmeye başlayan Hudayr oğlu Üseyd, bir yandan da "Ey Allah'ın Elçisi" demektedir. "Anam babam sana feda olsun, istedim ki, hayatım seni öpmekle son bulsun." (Alıntı)

İstemez misin Ey Ömer?

İstemez misin Ey Ömer? Hz. Ömer Radiyallahü Anh, sessizce, dinlenmekte olduğu odaya girer. Bir an çevresine göz gezdirir. Odasının bir yanında işlenmiş bir deri, bir diğer köşesinde de, içinde birkaç avuç arpa bulunan küçük bir torba vardı. İşte Allah Resûlü'nün odasında bulunan eşyalar bundan ibaretti. Bu manzara karşısında ağlamaya başlayan Hz. Ömer Radiyallahü Anh'in hıçkırıkları O'nu Sallallahü Aleyhi Vesellem uyandırır. Kalkınca hasırın vücudunda iz yaptığını, kan oturduğunu gören Hz. Ömer Radiyallahü Anh ise omuzları sarsıla sarsıla ağlamaya başlar. Hz. Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem hayretle sorar: “Ey Hattab oğlu! Niçin ağlıyorsun?” “Ey Allah'ın Elçisi! İranlılar imparatorlarını saraylarda yaşatırken, Bizanslılar Kayserlerini lüks ve ihtişama boğmuşken sen ki Allah'ın Elçisisin... İzin versen de, biz de seni...” Maksat anlaşılmıştır, Allah'ın Elçisi Sallallahü Aleyhi Vesellem, gelecekteki halifesinin sözünü hüzünlü bir tebessüm, ta

Ev İşlerinde

Ev İşlerinde Allah Rasulü Sallallahü Aleyhi Vesellem'in Vefatından sonra eşi ve bütün inananların annesi Hz. Ayşe Radiyallahü Anha'ye sorarlar: “Allah'ın Elçisinin evdeki hali nasıldı?” Hz. Ayşe Radiyallahü Anha cevaplar: “O kendi işini kendi görmekten hoşlanırdı. Arkadaşları bütün işini yapmaya hazır olmalarına rağmen bunu istemezdi. Evdeyken, elbiselerini yamar, evi süpürür, keçileri sağar, develeri bağlar ve yemlerini verirdi. Ayrıca, ayakkabılarını ve delik su kırbalarını tamir eder, hizmetçilere de yardım ederek onlarla birlikte hamur yoğururdu. Çarşıdan yiyeceğini kendi taşır, birisi; "Ey Allah'ın Elçisi! İzin ver ben taşıyayım." dediğinde, "Her mümin, taşıyabiliyorsa kendi yükünü kendi taşısın." Derdi. (Alıntı)