Kayıtlar

komutan etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Bismillâh!

Resim
  Bismillâh! Vatan dediler mi yüreğim kanar! Bayrak dediler mi ciğerim sızlar! Ezan okundu mu gözlerim dolar… “Allah’ü Teâlâ!” Bizleri bir vatansız, Bir bayraksız, Bir de ezansız bırakmasın! Allahümme âmîn!

En Usta Komutan, Düşman Tuzaklarını Boşa Çıkartır

En Usta Komutan, Düşman Tuzaklarını Boşa Çıkartır Eski bir Çin öyküsüne göre, bir zamanlar bir Çin soylusu, zamanının en ileri bilim adamlarından olarak kabul edilen üç kardeş otacıdan en gencine, aralarından en üstün olanın kim olduğunu sormuş. Otacı cevap vermiş: "- En büyük ağabeyim, hastalıkların ruhunu görüp, daha ortaya çıkmadan yok ettiği için, şöhreti evinin duvarlarından dışarı çıkmaz.", "Ortanca kardeşim, hastalıkları ortaya çıktığı anda yok eder, bu nedenle onun şöhreti de yaşadığı mahallenin dışına çıkmaz.", "Bana gelince, ben damarları açar, şuruplar hazırlar, masaj yaparım. Bu nedenle şöhretim her yere yayılır." "- Şimdi size sorarım hangimiz en üstün?" Bu konu üzerine yorum yapan bir Ming dönemi bilgesi: "- İşte, liderler, komutanlar ve ülkeyi yöneten tüm yöneticiler için bundan daha önemli bir kıstas bilmiyorum" der. Yaşlı otacının sözlerine paralellik gösteren Sun Tzu'nun felsefesi de, aynı şekilde

Nûşirevân'dan Az Adil Değilim!

Nûşirevân'dan Az Adil Değilim! Hazret-i Ömer halife iken, Sa'd bin Ebî Vakkâs hazretleri de Mısır'da komutandı. Mısır'da ordusunu sevk ederken bir karargâh lâzım olur. Karargâh olacak en uygun yerde bir Yahûdînin evi vardır. Satması istenir, fakat inat edip satmaz Yahûdî. "Bize burası lâzım" denir ve Yahûdîye evinin değeri verilip evinden zorla çıkartılır. Yahûdî hanımına der ki: -Ne yapacağız? -Bunlara bir şey yapamazsın ki. Bunların Medîne'de bir Halîfeleri var. İstersen yürü git, "Böyle böyle yaptılar bana" diyerek bunları şikâyet et. Birşey çıkacağını zannetmem, ama bir ümit, git bakalım. Adam, küçük bir ümit de olsa, çıkıp gelir Medîne'ye. Sorar karşısına çıkanlara: -Halîfenin sarayı nerede? diye sorar. Adamın bu sorusu üzerine güler Medîneliler. Cevap verirler: -Ne sarayı? Evi şurası. Yahûdî gösterilen eve gider ki, basit, kerpiç bir ev. Kapıya vurarak seslenir: -Emîr-ül mü'minin nerede? Çocukları derler k

Gerçek Gün Yüzüne Çıkınca

Gerçek Gün Yüzüne Çıkınca   Zülkarneyn Aleyhisselam ordusuyla gece yolda giderken ordusuna; “- Ayağınıza takılan şeyleri toplayın!” diye emir verir. Ordu bu emri duyunca; İçlerinden bir grup: “- Çok yürüdük, çok yorgunuz. Gece vakti bir de ayağımızı takılan şeyleri toplayarak boşuna ağırlık mı yapacağız. Hiçbir şey toplamayalım!” diyerek hiçbir şey toplamıyorlar. İkinci grup ise; “- Madem Komutanımız emretti, birazcık toplayalım, emre muhalefet etmeyelim. Zira ordunun komutanına itaat etmek gerekir.” diyerek az bir şey topluyorlar. Üçüncü grup ise; “- Komutanımız bir şeyi boşuna emretmez. Muhakkak bildiği bir şey vardır. Bir hikmete mebnidir!” diyerek bütün abalarını ağzına kadar doldururlar.  Sabah olduğunda bir de bakıyorlar ki, meğer bir altın madeninden geçmişler de, ayaklarına değen şeylerin altın olduğunun farkına varamamışlar. Bunu anlayınca: Hiç almayan birinci grup; “- Ah niçin almadık! Nasıl dinlemedik komutanımızın sözünü. Keşke alsaydık! Bir tane bari alsaydık!” diyerek piş

Arkadaş Böyle Olmalı

Resim
Arkadaş Böyle Olmalı Savaşın en kanlı günlerinden biri. Asker, en iyi arkadaşının az ileride kanlar içinde yere düştüğünü gördü. İnsanın başını bir saniye bile siperin üzerinde tutamayacağı ateş yağmuru altındaydılar. Asker teğmene koştu ve: - Teğmenim, fırlayıp arkadaşımı alıp gelebilir miyim? Delirdin mi? Der gibi baktı teğmen... - Gitmeye değer mi? Arkadaşın delik deşik olmuş. Büyük olasılıkla ölmüştür bile... Kendi hayatını da tehlikeye atma sakın... Asker ısrar etti ve teğmen "Peki " dedi... "Git o zaman..." İnanılması güç bir mucize... Asker o korkunç ateş  yağmuru altında arkadaşına ulaştı. Onu sırtına aldı ve koşa koşa döndü. Birlikte siperin içine yuvarlandılar. Teğmen, kanlar  içindeki askeri muayene etti... Sonra onu sipere taşıyan arkadaşına döndü: - Sana değmez, hayatını tehlikeye atmana değmez, demiştim. Bu zaten ölmüş... - Değdi teğmenim. Dedi asker... - Nasıl değdi? Dedi teğmen. Bu adam ölmüş görmüyor musun? - Gene de değdi k

Selahaddin Eyyubi’nin 10 Liderlik Sırrı

Resim
Selahaddin Eyyubi’nin 10 Liderlik Sırrı Selahattin Eyyübi’yi eşsiz bir komutan haline getiren düsturlar nelerdi? Kalbinin pusulası nereye işaret eder, zihninin çarkları nasıl çalışır, meşrebi zamane insanına neler söylerdi? Derin Tarih Dergisi Mart sayısında, Muharrem Kesik imzalı dosya ile Eyyübiler’in kurucusu Selahaddin Eyyubi’nin şiar edindiği prensipleri açıklıyor. İşte yaşadığı dönemde Selahaddin Eyyubi'yi eşsiz bir kumandan ve devlet adamı kılan liderlik sırları: 1- Ya ilim öğren ya cihad et Selahaddin Eyyubî’nin şahsiyeti üzerinde Zengîler Devleti’nin ünlü hükümdarı Nureddin Mahmud Zengî’nin (1146-74) büyük etkisi olmuştur. Selahaddin, ölümüne kadar Mısır’ı Nureddin’in naibi sıfatıyla idare etmiş, iç ve dış düşmanlara karşı korumuş ve bu bölge için gerekli idarî, askerî, kültürel ve iktisadî reformları yaparak ülkeyi içte ve dışta itibarlı hale getirmiştir. Yemen, Hicaz, Libya ve Kuzey Sudan’ı kontrolü altında tutan Selahaddin, 3. Haçlı Seferi sırasında