Kayıtlar

kendi etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Namazda Kendinden Geçerdi...

Namazda Kendinden Geçerdi...   Mekke’de yaşayan Müslim bin Yesar Rahmetullahi Aleyh hazretleri, Tâbiin-i izamdan olup çok ibâdet yapardı. Kalbini “Allah Teâlâ sevgisi” sarmış, “kul olma” nın tadına varmıştı. Namazı öyle güzel kılardı ki, görenler hayran olur, ibret alırlardı bu büyük veliden. Namaza durduğunda her şeyi unuturdu. Sanki bu dünyadan çıkardı... Her şeyden habersiz olurdu.   Bir gün Basra'da bir câmiye girdi. Ve namaza durdu. Birden “zelzele” oldu. Ve bir direk yıkıldı! Kubbe de çöktü... Cemaat, can havliyle dışarı kaçtılar. Müslim bin Yesar Rahmetullahi Aleyh hazretleriyse duymadı bu olanları. Devam etti namazına. Daha sonra cemaat, kendisini kurtarmaya geldilerse de, sağ salim namaz kılarken gördüler kendisini. Şaşırdılar! Ve beklediler. Selâm verince; “- Geçmiş olsun efendim!” dediler. O hayretle sordu: “- Hayırdır, bir şey mi oldu?” Dediler ki: “- Zelzele oldu, direk yıkıldı, kubbe çöktü, duymadınız mı, bunları efen

Kendi Kusurunu Öğrenip, Düzeltmeye Çalışmak; En Yüksek Meziyettir

Kendi Kusurunu Öğrenip, Düzeltmeye Çalışmak; En Yüksek Meziyettir   Bismillahirrahmanirrahim (Rahman ve rahim Allah’ın adıyla)   Âlemlerin Rabbi Allah’ü Teâlâ buyuruyor ki:   “Ey iman edenler! Zannın bir çoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın.” (Hucurat Sûresi, ayet 12) "Öyleyse nefsinizi temize çıkarmayınız. Yüce Allah ihlas ile amel edeni, gizli ve açıkta Rabbinden korkanı bilir." (Necm Sûresi, 32) “...Birbirinizin kusurunu araştırmayın...” (Hucurat Sûresi, 12) Bir Müslümanın şu hadisi şerifi kendisine rehber etmelidir. “Kendi kusurlarıyla uğraşıp başkalarının kusurlarını kurcalamaktan kendisini alıkoyan kimseye müjdeler olsun." (Münâvî, age. 4/281) Allah Teâlâ Rasûlü Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem buyuruyorlar ki: "Şu üç huy kişiye ayıp olarak yeter: 1- Kendi utanç verici halini görmeyip, başkasındaki aynı kusuru görmesi. 2- Kendi utanç verici halini görmeyip, b

Kendinizi ve Ailenizi Cehennem Ateşinden Koruyun!

  Kendinizi ve Ailenizi Cehennem Ateşinden Koruyun!   Âlemlerin Rabbi Allah’ü Teâlâ buyuruyor ki: يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا قُٓوا اَنْفُسَكُمْ وَاَهْل۪يكُمْ نَارًا وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُ “Ey iman edenler! Hem kendinizi hem de ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan o müthiş cehennem ateşinden koruyun! …” (Tahrîm Sûresi: 6) Parmak ucumuzu ateşe soksalar, dehşetle haykırır, kurtulmak isteriz. Çocuğumuzun bir yeri yansa üzüntüden deliye döneriz. Yarın Kıyamet Günü bizi ve çocuklarımızı Cehennem ateşine atarlarsa halimiz ne olur? Rabbim bizleri, nesillerimizi ve tüm Ümmet-i Muhammed’i Cehennem ateşinden korusun, Cennet’ine kabul buyursun!  

Kendini Bilen Rabbini Bilir (Men Arefe Nefsehü)

Nefsini terk etmeden Rabbi’ni arzularsın, Hayvanı sen geçmeden, insanı arzularsın.   (men arefe nefsehü, fekad arefe rabbeh), Kendini sen bilmeden, sübhânı arzularsın!   Sen bu evin kapısın, henüz bulup açmadan, Ma’şûka kavuşacak, zamanı arzularsın.   Dışarı üfürmekle, yakılır mı bu ocak? Gönlün Hakk’a vermeden, ihsanı arzularsın!   Dağlar gibi kuşatmış, tembellik, kardeş seni, Günahını bilmeden, gufranı arzularsın!   Konuk için evin yok, hiç hazırlığın da yok, Issız dağın başında, mihmanı arzularsın!   Bostanı, bağı gezdim; meyvesin bulamadım, Sen söğüt ağacından, rumbanı arzularsın!   Gece sayıklar gibi, anlaşılmaz söz ile Sen de mi ey Niyazi, irfanı arzularsın?   Camı temizlemeden, aynayı arzularsın, Zünnârını kesmeden, îmânı arzularsın!   Küçük çocuklar gibi, binersin ağaç ata, Tecriben yok, topun yok, meydânı arzularsın!   Karıncalar gibi sen, ufak ufak yürürsün, Meleklerden ileri, seyranı arzularsın!   Topuğuna ç

Hesap Sorucu Olarak Kendi Nefsin Sana Yeterlidir

Âlemlerin Rabbi Allah’ü Teâlâ mealen buyuruyor ki: Bismillâhirrahmânirrâhîm! اِقْرَأْ كِتَابَكَۜ كَفٰى بِنَفْسِكَ الْيَوْمَ عَلَيْكَ حَس۪يبًاۜ Ahirette kendi hayat kitabımız, yani canlı çekim kayıtlarımız, yine bize seyrettirilip: “Kulum işlediğin amellerin kitabını oku; bugün hesaba çekici ve sorgu hâkimi olarak kendi nefsin sana yeterlidir!” (İsrâ Sûresi, 14) Buyurulacak.   Yâ Rabbi! Amel defterlerimizi tertemiz doldurmayı, dehşetli ‘Kıyamet Günü’ne hazırlıklı gitmeyi, orada korkan, üzülen ve ağlayan değil sevinç çığlıkları atan bahtiyar kullarından olmamızı nasip eyle! Âmîn!

Kendine gel!

  Kendine gel!   Acı su da, tatlı su da berraktır. Sakın görünüşe aldanma… Görünüşte herkes insandır ama gerçek insan hal ehli olandır. Kendini nasıl gördüğün değil, ALLAH'ın ve İnsanların seni nasıl gördüğü önemlidir. ·      Zâlim olduğun halde, kendini mazlum görmen; ·      Fâcir olduğun halde, kendini müttekî görmen; ·      Haram yediğin halde, kendini haramdan kaçınan görmen; ·      İnsanlara eziyet ettiğin halde, kendini merhametli görmen; “En Büyük Belâlardandır” , “Kendine gel!” ·      İstiğfar arttıkça yürekte rehavet artar; ·      tebessüm arttıkça muhatapların muhabbeti artar; ·      Sadaka arttıkça malda bereket artar; ·      İhlâs arttıkça saadet artar; ·      Anne babaya yardım arttıkça ilâhi yardım artar. Müslümanlar arasında yakınlaşma arttıkça kuvvet artar. (Alıntı)

Kendisinden Tevbe Edilmeyen Günah: Dünya Sevgisi…

Kendisinden Tevbe Edilmeyen Günah: Dünya Sevgisi…   Dünya sevgisi Müslüman’da bulunan öyle kötü bir haslettir ki, kişi onun kötülüğünü bilip, tevbe de etmez.   Hz. Enes Radiyallahü Anh peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem’den şu hadis-i şerifi nakletmiştir: “Dünya sevgisi bütün hataların başıdır!” (Tirmizi, Müslim)   Kaab ibnu Malik Radiyallahü Anh Hz’lerinden nakledilen bir başka hadisi şerifte ise peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:   "Bir sürüye salınan iki aç kurdun sürüye verdiği zarar, kişinin mal ve şeref hırsıyla dinine verdiği zarardan daha fazla değildir." (Buhari, Müslim)   Demek, Müslümanların işlediği hataların hemen tamamı bu dünya sevgisinden olmaktadır. Hattâ bir büyük âlim bile olsa, eğer nazarı dünyada ise ve kalbinde dünya sevgisi varsa, ondan ancak zarar gelir. Kalbinde dünya sevgisi taşıyan birisinden asla insanlık beklenemez. O, en küçük bir dünya menfaati için en yakınını bile satar. Bu konuda peygamberimi

İşlerini Kendi Yapmayı Severdi

  İşlerini Kendi Yapmayı Severdi   Hz. Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem kendi işini kendi görmekten hoşlanırdı. Arkadaşları bütün işini yapmaya hazır olmalarına rağmen bunu istemezdi. Evdeyken, elbiselerini yamar, evi süpürür, keçileri sağar, develeri bağlar ve yemlerini verirdi. Ayrıca, ayakkabılarını ve delik su kırbalarını tamir eder, hizmetçilere de yardım ederek onlarla birlikte hamur yoğururdu. Çarşıdan yiyeceğini kendi taşır, birisi: “– “Ey Allah”ın elçisi! İzin ver ben taşıyayım!” dediğinde; “– “Her mümin taşıyabiliyorsa kendi yükünü kendi taşısın!” derdi. Arkadaşlarından Rabia oğlu Amir”le beraber mescide gitmektedir. Ayakkabısının bağı çözülür. Amir hemen atılıp, bağlamak ister. Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem engel olur, kendi bağlar. Bir yandan da Amir”e hitap eder: “–Bu, başkasına hizmet gördürmektir. Ben ise başkasına hizmet gördürmeyi sevmem. Bedir”e doğru yol alınmaktadır. Deve azdır, ancak üç kişiye bir tane düşer ve sırayla binilir. Efendimi