Kayıtlar

Nisan 2, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İlmi Münakaşa Usulü

İlmi Münakaşa Usulü İmam- ı A'zam Hazretleri, oğlu Hammad'ı itikadî mevzularda münakaşa yaparken görüp, bundan men'etti. Münazara yapanlar: - Biz seni münakaşa yaparken görüyoruz, bizi neden ilmî münazara yapmaktan men'ediyorsun? dediler. İmam- ı A'zam Hazretleri: - Biz ilmî mevzularda münazara yaparken, arkadaşımız kayıp düşecek, yanılacak, Diye başımızda kuş varmış gibi dururduk. Sizse münazara yapıyorsunuz, arkadaşınızın yenik düşmesini istiyorsunuz. Arkadaşının düşmesini isteyen, arkadaşını tekfir etmek istiyor, demektir. Arkadaşının küfrünü isteyen kimse ise, kendisi küfre gider, buyurdu. (Alıntı)

Yıkılamayan Türbe

Yıkılamayan Türbe Nevşehir - Göreme yolu üzerinde bir türbe vardı. Nevşehir Belediyesi, şehrin çıkışındaki yolu genişletme gayesiyle, bazı tadilâtlar yaptı. Bu arada yolun genişletilmesi ve gidiş - gelişli bir yolun yapılmasına da karar verilmişti. Yol yapımı türbenin bulunduğu yeri de' içine alıyor ve türbenin yıkılması icab ediyordu. Fakat bir gün Belediye Başkanına bir şikâyet geldi. Bazı işçiler ellerinde kazma olduğu halde türbeyi yıkmak istiyorlar, fakat yıkamıyorlardı.  Bu hâdise üzerine halk ve belediye başkanı türbenin bulunduğu mevkie geldiler ve elleriyle türbeyi yıkmak istediler. Fakat Allah Teâlâ, onun yıkılmasına müsaade etmediği takdirde nasıl yıkacaklardı. Türbeyi yıkmak için kazmayı alıp da elini kaldıran işçilerin elleri, halkın bakışları arasında havadan inmiyor ve adam yıkmaktan vazgeçip geri çekildiği zaman ise, hiçbir şey yokmuş gibi eski haline avdet ediyordu. Bu durum karşısında, Belediye türbeyi yıkmaktan vazgeçti ve gidiş - gelişli yol tü

Kuyruğu Yazılı Balık

Kuyruğu Yazılı Balık 1985 yıllarında, Afrika ülkelerinden Tanzanya'nın başkenti Dar- es Selâm limanında kuyruğunda “Ya Malik- el Mülk” yazılı bir balık bulundu. Kuyruğunda yazı olan balığın bulunması, etrafta heyecan husule getirdi. Kuyruğunun öbür yüzünde ise “Sani Allah” yazılı olan balık, Londra İslâm Araştırma Enstitüsünde incelemeye tâbi tutulduğunda ilim adamları tarafından da yazının doğru olduğu tesbit edildi. Balık, siyaha yakın bir renkte olup, kuyruğundaki yazılar ise beyazdır. Balığın alışılmışın dışında kelebeğe benzediği o zamanki gazetelerde yer almış, zamanında günün mevzuu haline gelmişti. (Alıntı)

Fatih Sultan'nın Hediyesi

Fatih Sultan'nın Hediyesi Hazreti Fatih'in dervişlere karşı çok zaafı vardı. Bir gün onun bu zayıf tarafından istifade etmek isteyen, pejmürde kılıklı bir adam huzura girip: - Devletlû Sultanım, ben senin kardeşinim. Malının yarısını bana vermen gerek, dedi. Fatih, kesedarına: - Bu fakire bir mangır ver! dedi. Fakat miskin, parayı az bulup: - Senin gibi şanlı bir hükümdara, kardeşine bu kadar az para vermek yakışır mı? dedi. Hazreti Fatih: - Seninle nerden kardeş oluyoruz? Diye sorunca. Adam: - Senin de, benim de ilk anamız Havva, ilk babamız Âdem Aleyhisselâm değil mi? dedi. Bu sefer Hazreti Fatih'in cevabı şöyle oldu: - Sen verdiğim parayı az görüyorsun, hâlbuki öteki kardeşlerin duyarsa hissene bu kadar düşmez. Şimdilik bu sana yeter! (Alıntı)

Fatih, Medresesine İmtihanla Girdi

Fatih, Medresesine İmtihanla Girdi Hazreti Fatih, İstanbul'u fethettikten sonra, hemen kendi ismiyle anılan bir cami ve etrafına da büyük bir medrese yaptırdı. Bugünün üniversitesi sayılan medresede, Fatih de, bir oda almak istiyordu. Fakat Fatih'in bu isteğini medresenin ilim neyeti: - Siz ne talebesiniz, ne de hacegân sınıfındansınız. Bu durumda medresede bir odaya sahip olmanız mümkün değil, dediler. Hazreti Fatih, aldığı bu cevaba kızmadığı gibi: - Medresede bir odaya sahip olabilmem için, ne yapmam lâzım? dedi. - İmtihan olmanız lâzım, dediler. Fatih, aynı talebe imiş gibi imtihana girdi ve imtihanı kazanarak kendi yaptırdığı medresede bir odaya sahip oldu. (Alıntı)

Hakkın İlacı

Hakkın İlacı Cüneyd- i Bağdadî Hazretlerinin gözü ağrıdı. Doktor ona: - Sakın gözüne su dokundurma! Eğer aksini yaparsan gözün kör olur, dedi. Hazreti Cüneyd: - Ya abdest almak... Doktor ısrar etti: - Gözün sana gerekse böyle. Yoksa sen bilirsin... Tabipten ayrılıp eve gelen Cüneyd- i Bağdadî, abdest aldı iki rek'at namaz kılıp yattı. Uyandığında gözlerindeki bütün ağrılar geçmiş, hatta eskisinden daha iyi görür olmuştu. O sırada hafiften bir ses geldi: - Cüneyd, bizim için gözünden geçti. Eğer o bizi andığı vakit, bütün cehennem ehlinin affını istese idi, tamamı affolunurdu. Doktor hastasını ziyarete gittiğinde, hastanın gözlerindeki ağrının tamamen gittiğini ve hastalığın eserinin bile kalmadığını görüp: - Bu hakkın ilâcıdır. Buna bizim aklımız ermez. Asıl bizim gözümüz hasta imiş de haberimiz yokmuş, deyip imana geldi (Alıntı)

Osmanlı Devletî Ve Kanunî

Osmanlı Devletî Ve Kanunî Bugün memleketin her yerinde, hattâ İslâm dünyasının ve dünyanın her yerinde bir medeniyet alâmeti olarak kabul edilen ve genç - ihtiyar herkes tarafından icra edilen dans denen melanet, ilk defa Kanunî zamanında Fransa'da yapılmaya başlanmıştı. O zaman Osmanlı İmparatorluğunun sınırları Avrupanın ortalarında idi ve Fransa'ya dayanıyordu. Bu dans denen melanetin ilk yapılmaya başlandığını duyan Kanunî, zamanın Fransa Kralına bir mektup yazdı. Kanunî'nin Fransa Kralına yazdığı tarihî mektup aynen şöyledir: - Ben ki; kırksekiz krallığın hakanı, Kanunî Sultan Süleyman Han'ım. Sefirimden aldığım rapora göre, memleketinizde dans namı altında kadın - erkek birbirine sarılmak suretiyle, alâmeleinnas icra- i luğbiyat yapılmakta olduğu mesmu- u şahanem olmuştur. Hem Hud Aleyhisselâm ud olmaklığımız dolayısiyle, işbu rezaletin memleketime de sirayeti ihtimali muvacehesinde Name- i Hümayunum yedinize vusulünden itibaren, derhal son veril