Kayıtlar

olmak etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Salihlerle Beraber Olmak

Salihlerle Beraber Olmak   Salihlerle beraber olan, onlardan hiçbir şey öğrenemese bile, yedi ikrama kavuşur: 1- İlim talebesinin faziletine kavuşur. 2- Onlarla beraber iken günahtan uzak olur. 3- Evinden çıkışından itibaren rahmete girer. 4- Onlara inen rahmetten o da faydalanır. 5- Onları dinlerken, kendine sevap yazılır. 6- Melekler ondan memnun olup, dua eder. 7- Attığı her adim, günahına kefaret olur.   Ayrıca Allah’ü Teâlâ da ona altı ikramda bulunur:   1- İlim ehliyle bulunmayı ona sevdirir. 2- Âlime uyanlar gibi sevaba kavuşur. 3- O salihlerden birinin şefaatine kavuşur. 4- Günahkârların gittiği yerlerden soğur. 5- O da salihlerin yoluna girmiş olur. 6- Dinimizin emirlerine uymuş olur.   Bir kimse Peygamber efendimize, “Kıyamet ne zaman kopacaktır?” diye sordu. Ona cevaben, “Kıyamet için ne hazırladın?” buyurdu. O kimse, “Fazla ibadetim yok. Fakat Allah ve Resulünü seviyorum” dedi. O kimseye: “Herkes sevdiği ile beraber olacaktır. Sen

Kadere Razı Olmak, Kadere Rıza Göstermek

Kadere Razı Olmak, Kadere Rıza Göstermek   Abdülkâdir Geylâni Kuddise Sirruh buyurur:   Ey oğul! Kadere rıza göstermek, kavgalar, çekişmeler ve didişmeler sonunda dünyalığa nail olmaktan daha güzeldir. Kadere rıza göstermenin sıddıkların kalplerinde husule getirdiği tatlılık, nefsani arzularla zevklere nailiyetin verdiği tattan çok daha büyüktür. Allah dostlarının nazarında, kadere razı olmak, dünyadan ve bütün dünyadakilerden çok daha tatlıdır. Zira Allah'ın takdirine razı olmak, her halükarda hayatı güzelleştirir, tatlılaştırır, huzurlu kılar..." (Fethur Rabbani 51. meclis) Gene buyuruyor: - Allah Teâlâ ve Tekaddes hazretleri peygamberlerine indirmiş olduğu kitaplarından birinde şöyle buyurur: Ben Allah'ım. Benden başka ilâh yoktur. Kim benim hükmüme teslimiyet gösterir, vereceğim belalara sabreder ve nimetlerime şükrederse onu katımda sıddıklar topluluğundan yaparım. Kim de benim hükmüme teslimiyet göstermez, belâlarıma sabretmez ve nimetlerime de şükr

Ölüme Her An Hazırlıklı Olmak

                                                    Ölüme Her An Hazırlıklı Olmak   Vehb bin Münebbih Rahmetullahi Aleyh’in naklettiği şu hâdise, ölüme her an hazırlıklı olmanın lüzumunu ne güzel ifade etmektedir: Hükümdarın biri, bir yere gitmeye hazırlanırken üzerine giymek için sayısız elbiseler içinden en güzelini ve binmek için de birçok at içinden en rahvan ve gösterişli olanı seçmişti. Adamlarıyla birlikte muhteşem bir tavırla, böbürlenerek ve etrafına çalım satarak yola çıktı. Yolda, üstü-başı perişan biri, atının yularına yapıştı. Hükümdar: “– Sen de kimsin, benim karşımda kim oluyorsun, çekil önümden!” diye hışımla bağırdı. Adamcağız ise şakince: “– Sana söyleyeceklerim var! Senin için çok hayatî bir mesele…” dedi. Hükümdar merakla karışık bir hiddetle: “– Söyle bakalım!” deyince; Adam: “– Gizlidir, eğil de kulağına söyleyeyim!” dedi. Hükümdar eğilince, adam: “– Ben Azrâil’im, canını almaya geldim!” dedi. Hükümdar bir anda neye uğradığını şaşırdı,

Alçak Gönüllü Olmak

Alçak Gönüllü Olmak ·      "İnsanın gönlü incedir, o bir sırça saraya benzer; ona çok dikkat et, kaba söz söyleme, kırılır..." ·      "Beye cömertlik ve alçak gönüllülük lazımdır; alçak gönüllülük ile birlikte tabiatı da sakin olmalıdır..." ·      Doğru ol, dürüst davran; iki dünyayı da kazanır, doğru olan. ·      Asık suratlı, kaba sözlü, kibirli ve mağrur insan herkesi kendinden nefret ettirir ve işini yoluna koyamaz. ( Yusuf Has Hacib Rahmetullahi Aleyh Kutatgu Bilig)

Cenâb-ı Allah'tan Razı Olmak

  Gene Abdülkâdir Geylâni Kuddise Sirruh buyurur: - Cenâb-ı Allah'tan razı olmak, bütün olanlara boyun eğip bir yana durmak, en büyük rahatlıktır. Allah'ü Teâlâ’nın emirleri dâhilinde işlerin yoluna girmesini beklemek, en iyi şeydir. Dünyanın cenneti gönül rahatlığıdır. Sıkıntı denilen illet dünya azâbıdır. Âhiret azâbı daha başkadır. Allah’ü Teâlâ bir kuluna sevgi yolunu gösterirse, evvelâ ona gönül rahatlığı verir, o sayede hoş ömür sürer. (Fütûhu'l-gayb) Hazreti Ömer Radıyallahu Anh kader hakkında buyurur ki: “- Yarın, fakir ve muhtaç kalırsam, hiç üzülmem, zengin olmayı da hiç düşünmem, çünkü hangisinin benim için hayırlı olduğunu bilemem.” İmam-ı Rabbani Kuddise Sirruh buyuruyor ki: "Her gün insanın karşılaştığı her şey, Allahü Teâlâ’nın dilemesi ve yaratması ile var olmaktadır. Bunun için irâdemizi onun irâdesine uydurmalıyız! Karşılaştığımız her şeyi, aradığımız şeyler olarak görmeliyiz ve bunlara kavuştuğumuz için sevinmeliyiz! Kulluk böyle olur. Ku

Mutlu Olmak İçin Evlenin…

  Yaklaşık 2 yıl önce Evlenmiş bir adamın evlilik sürecinde yaşadıkları ve bekârlara tavsiyeleri. Yaşım 30’a yaklaşınca ailem ve akrabalarım Daha ne zaman evleneceksin” baskılarını artırdılar. ... Sürekli olarak bir tanıdık kız tavsiyeleri vardı. Sonunda yakın bir arkadaşımın tavsiyesiyle, biriyle görüşmeye karar verdim... Bir akşam arkadaşımın benimle görüştürmek istediği hanımefendiyle dışarıya çıktık. Sakin efendi bir kızdı... Kafalarımız ilk dakikadan itibaren uyuştu... Evlenme fikri iyiden iyiye kafama yerleşti... Ailelerimiz de hemen hemen aynıydı... Ortalama geliri olan mütevazı yaşan insanlardı... Evlilik konuları açıldığında kendisinden önce evlenen arkadaşlarının nasıl evlilik teklifleri aldıklarından bahsediyor, her detayını uzun uzun anlatıyordu. Sürprizler, organizasyonlar, balonlar, lüks restoranlar, pahalı tektaş yüzükler vs. vs… aslında birçoğu romantik filmlerdeki ya da dizilerdekinin aynısıydı. Muhtemelen kendisi de böyle şeyler bekliyordu... Son

Karz-ı Hasen Şuurunda Olmak Elzemdir

  Karz-ı Hasen Şuurunda Olmak Elzemdir   Nesep kardeşliği, bu dünyâya âit fânî ve izâfî bir keyfiyettir. Dünyaya gelirken ana-babamızı kendimiz seçmediğimiz gibi, kardeşlerimizi de kendimiz seçmedik. Bu hususta kula bir tercih hakkı tanınmamıştır. Fakat din kardeşlerimizin kimler olacağını seçmek husûsunda bizlere bir insiyatif verilmiştir. Kişiye fayda verecek olan da, bu tercihlerindeki isâbetli kararlarıdır. İnsan bütün varlığını fidye olarak verse, ecel senedinin vâdesini bir sâniye bile uzatamaz, takdim veya tehir edemez Parada, kazanılma keyfiyetine göre değişen bir çekim kânunu cârîdir. Para, yılan gibidir; geldiği delikten gider. Helâl kazanç, hayır ve fazîletlere vesîle olurken, haram kazanç da şer yollarda eriyip gider. Bu itibarla bir malın helâlliği, sarf edildiği yere bakılarak da görülebilir İnfâkın değeri, malın helâlliği nisbetindedir. Helâl maldan yapılan hayırlar, -Allâh’ın lutfuyla- ona en lâyık olan kimselere nasip olur. Bu bakımdan infaklar, âdeta kazan

Üstün Bir İnsan Olmak İçin

  Üstün Bir İnsan Olmak İçin Kur’an-ı Kerim-ı Kerim Muhammed Aleyhisselâm’a indirildi; bütün peygamberlerin en üstünü oldu. Kur’an-ı Kerim-ı Kerim’i Ramazan ayında indirildi; ayların en üstünü oldu. Kur’an-ı Kerim-ı Kerim Ümmet-i Muhammed’e indirildi; ümmetlerin en üstünü oldu.  Bizler de Kur’an-ı Kerim-ı Kerim’i okur, ahlâkıyla ahlâklanır ve hayatımıza tatbik edersek en üstün insan oluruz.

Kıyamete Kadar 70. Bin Meleğin Korumasında Olmak

  Kıyamete Kadar 70. Bin Meleğin Korumasında Olmak Kıyamete kadar 70. bin meleğin korumasında olmak onların senin için istiğfar etmesini ister misin? اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذ۪ي خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ وَجَعَلَ الظُّلُمَاتِ وَالنُّورَۜ ثُمَّ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا بِرَبِّهِمْ يَعْدِلُونَ ﴿١﴾ هُوَ الَّذ۪ي خَلَقَكُمْ مِنْ ط۪ينٍ ثُمَّ قَضٰٓى اَجَلاًۜ وَاَجَلٌ مُسَمًّى عِنْدَهُ ثُمَّ اَنْتُمْ تَمْتَرُونَ ﴿٢﴾ وَهُوَ اللّٰهُ فِي السَّمٰوَاتِ وَفِي الْاَرْضِۜ يَعْلَمُ سِرَّكُمْ وَجَهْرَكُمْ وَيَعْلَمُ مَا تَكْسِبُونَ ﴿٣﴾ Anlamı: Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve ışığı var eden Allah’a mahsustur. Ama yine de kâfir olanlar (putları) rablerine eş tutuyorlar. (1) Sizi (özel) bir çamurdan yaratan, sonra ölüm zamanını (ecel) takdir eden ancak O’dur. O’nun katında bir ecel daha vardır. Siz hâlâ şüphe ediyorsunuz. (2)   O, göklerde ve yerde tek Allah’tır. Gizlinizi açığınızı bilir, neyi yapıp ettiğinizi de bilir. (3)   Efendimiz Sallahu Aleyhi Vesellem Buyuruyor. “Her

Gönüle Bağlı Olmak…

  Gönüle Bağlı Olmak…   İmâm Mâlik Rahmetullahi Aleyh Hazretleri'ne: “- İnsanlar sâdık dostlarını çok yakın akrabalarından daha çok seviyorlar!”. “- Bunun sebebi nedir?” diye sordular. İmam Mâlik Rahmetullahi Aleyh şu cevabı verdi: “- Akraba cisme, fâni bedene bağlıdır, sâdık vefâlı bir dost ise ruh'a, gönle bağlıdır…”

Yük Olmamak, Yük Almak, Gül Yaprağı Olmak…

  Yük Olmamak, Yük Almak, Gül Yaprağı Olmak…   Bir zamanlar bilginler ve şairler, 'Suskunlar Meclisi' adıyla bir topluluk oluşturmuşlardı. Üye sayısı 40 kişiydi ve bunu arttırmıyorlardı. Üyeliğin ilk şartı çok düşünmek fakat çok az konuşmaktı. O zamanlar meşhur şair ve bilgin Molla Câmî, bu meclisin üyeleri arasında olmayı arzuluyordu. Günün birinde suskunlar meclisinin bir üyesinin öldüğünü duyunca, onun yerine aday olmak için bilginlerin bulunduğu köşke geldi. Kendisini karşılayan kapıcıya bir şey söylemeden, ismini bir kâğıda yazarak o sırada toplantı halinde bulunan suskunlar meclisine gönderdi. Meclis üyeleri bu teklifi görünce biraz üzüldüler. Molla Câmî Rahmetullahi Aleyh oraya layık bir bilgindi, ama ölen üyenin yerine başka birini almışlardı. Yeni bir üye için yer yoktu. Meclisin başkanı, bir bardağı tamamen suyla doldurduktan sonra Molla Câmî'ye gönderdi. Zeki bilgin, durumu kavramıştı. Bir damla daha olsa bardak taşacaktı. Bunun üzerine o da

Elem ve Üzüntü, Ayrılık Ve Musibete Razı Olmak

  Elem ve Üzüntü, Ayrılık Ve Musibete Razı Olmak   Muhammed Ma'sûm Fârûkî hazretleri buyurdu ki: • Elem ve üzüntü, ayrılık ve musîbet, mâdem ki Allahü teâlânın irâde ve takdîriyledir. Ona râzı olmak lâzımdır. [Hak Sözün Vesîkaları: 331, İslâm Ahlâkı: 532.] اللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ فِعْلَ الْخَيْرَاتِ، وَتَرْكَ الْمُنْكَرَاتِ، وَحُبَّ الْمَسَاكِينِ، وَأَنْ تَغْفِرَ لِي، وَتَرْحَمَنِي، وَإِذَا أَرَدْتَ فِتْنَةَ قَوْمٍ فَتَوَفَّنِي غَيْرَ مَفْتُونٍ، وَأَسْأَلُكَ حُبَّكَ، وَحُبَّ مَنْ يُحِبُّكَ، وَحُبَّ عَمَلٍ يُقَرِّبُنِي إِلَى حُبِّكَ . • Allahümme innî es’elüke fi’lel hayrâti ve terkel münkerâti ve hubbel mesâkîni ve en tegfire-lî ve terhamenî ve izâ eredte fitneten kavmî fe-teveffenî gayri meftun ve es’elüke hubbeke ve hubbe men yühibbüke ve hubbe amelin yükarribünî ilâ hubbike.   (Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” okurlardı.) [Yâ Rabbî! Hayr işleri yapmağı, kötü işleri terk etmeği senden isterim ve miskinlerin sevgisin isterim ve beni bağışlamanı ve merhamet

Ahir Zaman Ümmeti Olmak

Ahir Zaman Ümmeti Olmak Ahir zaman ümmetleri olarak ne kadar değerli olduğumuzun farkında mıyız acaba? Öyle zor bir zamanda dünyaya gelmişiz ki bu zamanda imanını koruyabilmek elinde kor ateşi tutmak kadar zormuş. Günahların sel gibi aktığı bu zamanda temiz kalmayı başarabilmek ne güzel. Peygamber efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem: “- Ben faniyim, benden sonra iki şeye sımsıkı sarılırsanız kurtuluşa erersiniz: Kuran-ı Kerim ve sünnetlerim.” İçinde yaşadığımız bu buhranlı çağda başka kurtuluş reçetemiz var mı? Peygamber efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem bir gün uzaklara dalmış düşünceli bir haldedir. Ashabı Kiram sorarlar: “- Ya Sallallahü Aleyhi Vesellem bir derdiniz mi var?” Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem: “- Ben dostlarımı özlüyorum ve onlara kavuşmayı canı gönülden arzuluyorum.” Ashabı Kiram: “- Bizler senin dostların değil miyiz?” Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem cevap verir: “- Evet, sizler de benim arkadaşlarımsınız. Ama beni

Sakat Tilki mi, Sağlam Aslan mı Olmak İstersin?

Sakat Tilki mi, Sağlam Aslan mı Olmak İstersin? Bir adam bir geceyi ormanda geçirmek mecburiyetinde kalmış. Yırtıcı hayvanlardan korktuğu için büyük bir ağaca tırmanmış. Bakmış ağacın dibinde bir kötürüm tilki yatıyor. Tilkinin dört ayağı da sakat öylece yatıyordur yerde. Tilkinin bu haliyle nasıl hayatta kaldığını merak eden adam tilkiyi izlemeye başlar. Biraz sonra bakmış ki, uzaktan bir aslan geliyor. Ağzında bir ceylan var. Aslan ağacın dibine gelmiş, ceylanı parçalamış, yiyeceği kadarını yemiş, çekip gitmiş. Arkadan tilki sürüne sürüne ceylanın yanına varmış. Atıkları yiyerek karnını doyurmuş. Gördükleri karşısında şaşkına dönen adam: “- Allah’ım! Sen yarattığın canlıları ne güzel de koruyorsun! Sakat tilkinin bile rızkını ayağına gönderiyorsun bundan sonra ben de sana teslimim!” Bunun üzerine bir mağaraya yerleşir ve beklemeye başlar. Bir gün, iki gün, üç gün hiçbir gelişme yaşanmaz. Adam ölecek noktaya gelir. Sonunda ellerini göğe açıp: “- Allah’ım sen beni gö