Hayırlı Bir Evlâda Sahip Olmak İçin…
Hayırlı Bir Evlâda Sahip
Olmak İçin…
Hayırlı evlât sahibi
olabilmek için erkek, saliha bir hanımla evlenmeli, hanımlar da salih bir
erkekle hayatını birleştirmelidir.
Hayırlı evlât yetiştirmek
insanın en büyük gayesi olmalıdır. Mukaddes değerlerimizin muhafazası onlarla
mümkündür. Bizden sonra hayatımızı onlar devam ettireceklerdir. Bizim yerimize
onlar geçecek. Ya bizim yüz akımız veya yüz karamız olacaklardır.
Evlada bırakılacak en
kıymetli miras da, iyi bir terbiye ve güzel bir ahlâktır…
Hayırlı evlât sahibi
olabilmek için erkek, saliha bir hanımla evlenmeli, hanımlar da salih bir
erkekle hayatını birleştirmelidir.
Bir adam çocuklarına demiş
ki:
“Yavrularım benim sizde
iyiliklerim çoktur. Siz daha dünyaya gelmeden de size büyük iyilik yaptım.”
Çocukları dediler ki:
“Biz dünyaya geldikten sonra
iyiliklerin sayılmayacak kadar çoktur. Yemedin yedirdin, içmedin içirdin, bizi
büyüttün. Biz daha dünyada yokken bizde ne iyiliklerin olabilir?” Baba şöyle
cevap verdi:
“Size saliha bir anne seçtim.
Bu yetmez mi?”
Hayırlı evlâda sahip
olabilmek için, baba ve anne haram lokmalardan sakınmalı, annesi çocuğuna helâl
süt emzirmelidir. Haramdan meydana gelmiş bir bedenden hayır beklemek abes
olur…
Çocuk dünyaya geldiğinde
kulağına ezan ve ikâmet okunur. Güzel bir isim verilir. Yedi yaşında namaz
öğretilir. Dinimizin bilinmesini emrettiği şeyler ona bildirilir. Hadis-i
şerifte buyuruldu ki:
“Hepiniz bir sürünün çobanı
gibisiniz. Çoban sürüsünü koruduğu gibi, siz de evlerinizde ve emirleriniz
altında olanları Cehennemden korumalısınız! Onlara Müslümanlığı öğretmelisiniz!
Öğretmez iseniz mes’ul olursunuz!” Bir diğer hadis-i şerifte de;
“Çok Müslüman evlâdı,
babaları yüzünden Veyl ismindeki Cehenneme gireceklerdir. Bunların babaları,
yalnız para kazanmak ve keyif sürmek hırsına düşüp ve yalnız dünya işleri
arkasında koşup, evlâtlarına Müslümanlığı ve Kur’an-ı kerimi öğretmediler. Ben
böyle babalardan uzağım. Onlar da benden uzaktırlar” (İhya) buyurulmaktadır…
Bir adam oğlunun elinden
tutar, Hazreti Ömer Radiyallahü Anh’a gelir. Oğlundan şikâyetçi olur ve;
-Bu evladım beni dinlemiyor,
bana karşı geliyor, cezası ne ise verin, der.
Halife-i Müslimin sorar;
-Sen bu çocuğa dinini
öğrettin mi, Kur’an-ı Kerim’i okuttun mu?
O da “hayır” diye cevap
verir, sebebini de şöyle açıklar:
-Ben çiftçiyim sabah erken
saatte tarlaya gider, akşama kadar çalışırım. Eve yorgun dönerim. Çocuğumla
ilgilenecek vakit bulamıyorum.
Bunun üzerine Hazreti Ömer Radiyallahü
Anh ona;
-Senin çocuğundan şikâyet
etmeye hakkın yoktur. Onun senden şikâyet etmeye hakkı vardır. Sen çocuğuna
tarla kadar da önem vermemişsin, diye azarlar…
M. Said Arvas Rahmetullahi
Aley
Yorumlar
Yorum Gönder