İmam-ı Azam Rahmetullahi Aleyh ve Dehri

İmam-ı Azam Rahmetullahi Aleyh ve Dehri

Ebu Hanife hazretleri, Hanefi Rahmetullahi Aleyh Mezhebi'nin kurucusudur. Yaşadığı dönemde Müslümanlar arasında "İmam-ı Azam" yani "En Büyük İmam" lakabıyla tanınmıştır. Müslümanlara imamlık etmiş, İslam'ı tebliğ etmek ve Allah'ın hükümlerini insanlara açıklamak için hayatı boyunca mücadele etmiştir. İmam-ı Azam Rahmetullahi Aleyh'in, Allah'ın varlığını ispat ve tebliğde kullandığı en önemli yöntem ise iman hakikatleri olmuştur. Pek çok fıkıh meselesini çözmüş, halledilemeyen pek çok meseleyi halletmiştir.
Bağdat Şehrine bir gün bir Dehri (ateist-tabiatçı) gelir. Halkı toplayarak ben Allah’ü Teâlâ’ya inanmıyorum. İnanan varsa gelsin bana ispat etsin. Allah’ı göstersin der. Zamanın âlimleri toplanırlar istişare ederler ve derler ki: Bu işi çözse çözse İmamı Azam Ebu Hanife Rahmetullahi Aleyh çözer.
İmam-ı Azam Rahmetullahi Aleyh’e haber gönderirler. “Ben geleceğim beklesin!” der.
Dicle Irmağı’nın karşı sahilinde oturan Ebu Hanife Rahmetullahi Aleyh'in tartışma saatinde yerini almamış olması, "Dehri"nin ve kalabalığın zihninde değişik sorulara neden olur. Herkes merak içindedir... "Neden gelmedi? Korktu mu? Delil mi bulamadı?”
İmam Azam Rahmetullahi Aleyh, belirlenen saatten biraz geç gelir. Dehri, son derece moral kazanmış, küfür ve gururu daha da artmıştır. İkide bir "Sizin bilgininiz korktu da gelemedi!" Demeye başlar.
Ebu Hanife Rahmetullahi Aleyh, gecikmesinin sebebini anlatmaya başlar: "Karşı sahilden bu tarafa geçebilmek için bir vasıta bulamadım. Beklemeye başladım. Belki bir kayık gelir binerim! Diye düşünüyordum. O esnada birkaç ağacın birdenbire devrildiğini gördüm. Devrilen ağaçların kendiliğinden kereste, kerestelerin kendiliğinden tahta, tahtaların kendiliğinden kayık olduğuna şahit oldum. Kayık gelip önümde durdu. Kayığa atlayarak karşıya geçtim. Az geciktim ama kusura bakmayın!" der.
Dinleyenler bu sözlere bir mana veremezler. Tabiatçılığı savunan, her şeyi tabiatın var ettiğine iddia eden Dehri, gülmeye başlar. 
Ve der ki; “Sizin bilgin dediğiniz delinin teki… Hiç ağaç kendiliğinden yıkılır mı? Haydi, yıkıldı diyelim kendiliğinden önce kereste, sonra tahta, sonra kayık olur mu? Bunlar deli saçmaları… Yarışmayı ben kazandım!” Diye nara atar.
İmam Azam Rahmetullahi Aleyh gülerek şöyle der: 
"Behey ahmak ateist, bir küçük kayığın bile kendiliğinden, yapıcısı ve sanatkârı olmadan meydana gelebileceğini kabul etmiyorsun da, nasıl oluyor da, bu muazzam kâinatın bir yapıcısı, bir yaratıcısı olmadan kendiliğinden oluştuğuna inanıyorsun? Kâinat kâinatın değil, Allah’ü Teâlâ’nın eseridir. Zerreden küreye seni, beni her şeyi yaratan ve her an varlıkta durduran Allah’ü Teâlâ’dır.” Mat olan Dehri utancından mosmor olur ve oradan hızla uzaklaşır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Uzun Ömür İçin Dua

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)