Unutma!
Unutma!
Zaman geçiyor. Şimdi
gözlerini kapat ve gidebildiğin kadar gerilere git, beş yaşına, üç yaşına... Su
birikintilerinde üstünün çamur olmasına, ütünün bozulmasına endişe etmeden, sek
sek oynadığın günlere...
Misket oynarken
aldığın keyfi, ilk aldığın oyuncağını hatırla. Sana "bir şarkı söyle"
dediklerinde, hiçbir kaygı taşımadan avazın çıktığı kadar yüksek sesle
söylediğin şarkını hatırla...
Aç gözlerini.
Şimdi kaç yaşındasın on beş mi, otuz mu, kırk beş mi, yoksa altmış mı, hangisi?
Şimdi söyle; gözünü kapatıp açmandan daha hızlı geçmedi mi zaman? Peki, o
günlerden geriye ne kaldı? Bir kırık misket...
Unutma! Gözünü
bir daha kapayıp açacaksın ve ömrün bitmiş olacak. Belki o zaman elinde kırık
misketin de olmayacak! Olsa da ne çıkar ki zaten?
Bir akşamüstü
geldin ve gün batmadan gideceksin...
(Alıntı)
Yorumlar
Yorum Gönder