Aşk Bitince; Olmuyor, Olmuyor…
Aşk Bitince; Olmuyor, Olmuyor…
Fırat’ın
bir yakasında yaşayan bir delikanlı ile öbür yakasında yaşayan güzel bir kadın
varmış. Birbirlerine âşık olmuşlar.
Delikanlı
her gece Fırat’ın sularında yüzerek karşı yakaya geçer sevgilisine ulaşırmış.
Şafak sökmesine yakın delikanlı sevgilisine öpücük kondurup Fırat’ın azgın
sularına girip öbür yakaya geçermiş. Bu gecelerce böyle sürüp gitmiş. Yine bir
gece delikanlı Fırat’ı geçip sevgilisinin yanına gitmiş.
Şafak
sökerken delikanlı veda öpücüğünü vermek üzere kadının yanına sokulmuş, kadına
dikkatle bakarak;
-
“Senin bir gözün kör müydü!” demiş.
Kadın
o zaman delikanlıya bakarak;
-
“Sen, sen ol, sakın ola bugün Fırat’a girme!” demiş. Delikanlı kadından
ayrılmış. Fırat’a girmiş ve yüzme bilmediğinden boğularak ölmüş. Bizim
delikanlı gerçekte yüzme bilmiyormuş, duyduğu aşk yüzünden, aşkın gücü
sayesinde Fırat’ı geçermiş. O aşk bitince de... Fırat’ı geçememiş boğulmuş.
Dikkat
edelim: Aşkla
sevdiğimiz işleri başarırız. “Göstermelik”,
yaptığımız işlerin altından kalkamayız boğuluruz.
Osmanlı
Devleti’nin ilk padişahları aşkla çalışarak cihan devleti oldular. Sonra
gelenlerden de iyiler vardı ama azınlıktaydı. Ondan dolayı devleti iyi
yönetemediler. Yıkılmasına sebep oldular.
Türkiye’miz
de aynı… Eğer bugüne kadar kurulan hükümetler aşkla çalışsaydı, Türkiye
dünyanın süper gücü olurdu. Ne yazık ki aşkla çalışanların sayısı çok az… Güzel
Türkiyemiz’in hali de ortada… AB kapılarında sürünüyoruz…
Yorumlar
Yorum Gönder