Mektubat-ı Rabbanî’den 166. Mektup
Mektubat-ı Rabbanî’den 166. Mektup
(Bu
mektup, molla Muhammed Emîne yazılmıştır. Dünyânın birkaç günlük hayatına
aldanmamağı ve bu kısa zemânda, çok zikr ederek, kalb hastalığını gidermeğe
çalışmak lâzım olduğu bildirilmektedir.)
Yavrum!
Annenin yavrusuna karşı yaptığı gibi, dahâ ne zemâna kadar kendine böyle
titreyeceksin? Dahâ ne güne kadar, nefsin için üzülecek, sıkıntılara
düşeceksin?
Yakında,
elbet öleceksin! O hâlde! Kendini ve herkesi ölmüş bil! Duymaz, kımıldamaz bir
taş gibi düşün! Zümer sûresi, otuzuncu âyetinde meâlen, (Sen elbette öleceksin!
Onlar da elbette ölecekler!) buyuruldu.
Bu
kısa zemânda, yapılması gerekli en mühim şey, çok zikr yaparak, kalbi
hastalıktan kurtarmağı düşünmektir.
Çabuk
biten bu zemânda, Allah’ü Teâlâ’yı hâtırlayarak, ma’nevî hastalığa ilâc yapmak
en büyük vazîfe olmalıdır. Allahtan başkasına düşkün olan bir gönülden hiç hayr
umulur mu?
Dünyâya
eğilmiş olan rûhdan, nefs-i emmâre dahâ iyidir. Orada, hep kalbin selâmetini
isterler. Rûhun, kurtulmuş olmasını ararlar. Biz, kısa görüşlüler ise, hiç
durmadan rûhumuzu ve kalbimizi bu dünyâya bağlayacak sebebleri elde etmeği
düşünmekteyiz.
Yazıklar
olsun! Yazıklar olsun! Ne yapalım?
Âl-i
İmrân sûresi, yüzonyedinci âyetinde meâlen, “Allahü teâlâ onlara zulm etmedi.
Onlar, kendilerine zulm ediyorlar.” buyuruldu.
Za’îf
olduğunuz için üzülmeyiniz! İnşâallahü Teâlâ sıhhat ve âfiyet bulursunuz. Bu
fakîr, sizden ümmîdsiz değilim. Fakîrin çamaşırından istemişsiniz. Gömlek
gönderildi. Bunu giyiniz ve fâidesini bekleyiniz ki, çok bereketlidir.
Fârisî
beyt tercemesi:
Masal
sanana, masal gibi olur,
Kıymet
bilene, çok fâideli olur.
Doğru yolda olanlara ve Muhammed Aleyhisselâma uyanlara, selâm olsun!
Yorumlar
Yorum Gönder