Gök Kapıları Beş Şekilde Açılır
Gök Kapıları Beş Şekilde Açılır
Gök kapılarının başka hangi vesilelerle açılacağını da
yine O’nun bir hadislerinden öğreniyoruz. İbni Ömer’in rivayet ettiği ve
Cami’üs-Sağir‘de geçen bu hadis bize bunun beş şekilde olabileceğini söylüyor:
• Gök kapıları Kur’an okunduğunda açılır. Kur’an
bizatihi rahmettir. Göklerden gelen rızkın yerdeki kaynağıdır. Kur’an bir gök
sofrasıdır; önüne oturanı doğrudan göklerle buluşturur ve oradan beslemeye
başlar.
• Mücahitler düşman ordusu ile karşılaştığında
da gök kapıları açılır. Düşmana karşı çıkan, Allah ve Rasûlü’nün vaat ettiğini
kıyamıyla yaşayandır. O, ahirette ayan beyan ortaya çıkacak hakikatlerin
dünyada şahitliğini yapmaktadır. Bu şahitlik, belki şehitlik ile taçlanacak bir
aşkınlık ve fedakârlık anlamına gelir. Rahmeti celp edecek ve edilen duaları
geri çevirmeyecek bu duruş gök kapılarının açılmasına vesiledir.
• Gök kapıları yağmur yağdığında da açılır.
Yağmur; rahmet, bereket ve tazeliğin simgesidir. Ayetin ifadesiyle “tertemiz”
bu suyun her damlasını bir rivayete göre iki melek taşır. Yağmur gök ile yer
arasındaki irtibatın sırlı şifresidir. Sabit bir vakti yoktur; o yüzden dua,
yakarış ve ellerin göğe açılması ile neticelenecek yöneliş ile yağmur arasında
nazlı bir münasebet vardır. Biri diğerini çağırır, diğeri onu geri çevirmez.
• Mazlum dua ettiğinde de gök kapıları açılır. O
an arşın titrediği bir andır. Rasûlullah Efendimiz Hz. Enes’i Yemen’e
gönderdiklerinde “Mazlumun bedduasını almaktan kork. Zira Allah’la bu beddua
arasında perde mevcut değildir.” uyarısını yapmışlardı. Mazlumun âhı ile
Allah’ın hükmü arasında bütün engeller kaldırılmıştır. Bu mazlum facir ve fâsık
olsa da böyledir.
• Ezan okunduğunda da gök kapıları açılır. O Hak
sedasının göklere doğru dalga dalga yükselmesi ile her yerde bir hareket başlar.
Ezan, Müslümanlığın nişanesi ve Müslümanların varlığının göstergesidir. İslam
serapa rahmettir; bu rahmet, ezan ile âleme saçılır. Rasûlullah Efendimiz
sadece ezan okunurken değil ezan ile kâmet arasında ve yine kâmet getirilirken
de gök kapılarının açılacağını ve o anda yapılan duaların kabul edileceğini
haber vermişlerdir.
Gök
kapılarının ne zaman ve hangi hallerde açılacağına dair haberler aslında bize
açık bir hakikati anlatmaktadır:
Kul
ne zaman; “Rabbim!” diye gönlü ile Hâlıkına yönelse o anda gökler
hareketlenmekte ve kapılar ardına kadar açılmaktadır.
“Aç
kapılarını, Ya Rabbi! Aç kapılarını!” diye dua eden birisine; Rabia’tül
Adeviyye’nin: “Behey şaşkın, o kapılar ne zaman kapandı ki?” deyişi bu anlamda
ibrettir.
Göklerin
kapısı tefekkür ve tevazu ile yönelenlere zaten hep açıktır ve güneş batıdan
doğuncaya kadar da açık kalacaktır.
Rabbimiz
bizi sonsuz selamet yurduna davet ediyor. Oraya liyakat gök sofralarından
gıdalanmaya bağlıdır. Rızkımız göklerdedir. Gök kapılarının açıldığı zamanlar
mânevî sofraların kurulduğu ve rızıkların saçıldığı kutlu demlerdir. O
sofralara Kur’an ayetlerini tefekkür eden, göğe ve dengesine bakıp:
“Bunları
boşuna yaratmadın Ya Rabbi!” diyerek tevazu ile gönlünü mamur edenler
otururlar. Sadece yerden beslenen yere ait olur. Er olanlar gökten de
beslenmesini bilenlerdir.
Kaynak: M. Lütfi Arslan, Altınoluk Dergisi, Sayı: 399
Not: Diğer sayılar ve yazılar altinoluk.com.tr’da...
İslam ve İhsan
Yorumlar
Yorum Gönder