İlim Talebesine Muhteşem Nasihatler


İlim Talebesine Muhteşem Nasihatler

·     Doğruluk ve samimiyet rehberin olsun. Bu ikisinin rehberliğinden ayrılmazsan eninde sonunda onlar seni selamet sahiline çıkaracaklardır.

·     Yaşadıkça hüznün de hazzın da bütün renklerini göreceksin. Sevinç ve neşenin de keder ve elemin de kalıcı olmadığını unutma.

·     Başına bir sıkıntı geldiğinde şiârın, “Bu da geçer Yâ Hû!” olsun. Çünkü hiçbir şey devamlı olmaz; “Vakt-i şâdî de gelir, mevsim-i mihnet de geçer”

·     “Ben yoruldum, bırakıyorum” diyorsan, ”Ben himmetsizim, ben aşksızım!” diyorsun. Aşkın bir adı bereketse bir adı da yorulmamaktır.

·     Sevgiye karşılık vermek, sevmek değildir; yansıtmaktır. Sevgi, beklememektir, verip almamaktır, sevgi her daim katıksızdır.

·     Sevmek, yüksünmemektir, hoş görmektir, bağışlamaktır. Sevmek, bırakıp gitmemektir.

·     Bir insan sevdiğini söylüyor ama sevdiğini hissettiğinde vücudundaki her zerre harekete gelmiyorsa bu, ne yavan bir sevgidir.

·     Becerebiliyorsan iyi dostlar edin. Hünerin, bu olsun. Gerçi dostluk kazanılan bir şey değildir; dost olunmaz, dost doğulur, ya…

·     Çiçero, “Dostluk” kitabında, eskilerin, dostun, hava ve su kadar zorunlu olduğunu söylediklerini nakleder.

·     Ancak bu nimet alınmıştır insanlardan. Tanıdıklarımız çoktur ama dostlarımız azdır. Bir dost aramak Kaf dağında Anka’yı aramaya benzer.

·     Sahip olduğunu hazmedemeyen yahut yaptıklarından rahatsız olan çıkacaktır. Bu sebeple insanların hepsinin rızasını umma.

·     İnsanların hepsinin rızasını arayan, muhali arayan bir zavallıdır. Onların dilinden selamet bulmuş kimse yoktur; bundan sonra da olmayacak.

·     “Ne yaptığını biliyorsan ne dediklerine aldırma. Şafii’nin nefis ifadesiyle: “İnsan kendisini bilirse başkasının söylediği ona zarar vermez”

·     Arzuların, tutkuların seni esir etmesine izin verme. “İnsanın dört zindanı’nı hatırla. Gerçekten özgür olmak istiyor musun?

·     İmam-ı Şafii Rahmetullahi Aleyh’in ifadesiyle gerçekten özgür olan: “Bir anlık sevginin hatırını gözeten, kendisine bir kelime öğretene intisap edendir”.

·     Hakkın ölçüsünü, “insanlar” belleme. Hakkın ölçüsü, kendi ölçüsüdür; hakkın ölçüsü, hak olmaktır, Hakk’tan olmaktır!

·     Doğruluk, yakîn ve kesinlik ister; şüphe ve tereddüdü kaldırmaz. Böyle bir kesinliğe varmışsan bütün insanlık karşına dikilse bile aldırma!

·     Bununla birlikte kendini mutlak hakikatin ölçüsü sayma. Gerektiren, meşru, haklı bir sebebin yoksa kendinden mutlak emin olma!

·     Sadece kendin hakikate sahip olmakla yetinme; onu insanlara da aç, onu çevrendekilerle de paylaş. İsmet Özel’in o nefis ifadesiyle:

·     “Hakikat, kimse sahip çıkmasa bile hakikat olma vasfından bir şey kaybetmez. Ancak paylaşılmayan hakikat tecelli edemez”.

·     “Yalnızca kendisi için yaşayan, küçük yaşar, küçük ölür!”. Bil ki, büyük insanların bedenleri, onların büyük ruhları ardında yorulmuştur!”.

·     “Her zaman bir şeyler öğrenme gayretinde ol. Eğer ölçün sağlamsa yabancı olanı tanımaktan, öğrenmekten korkma!”.

·     “Kolunu nereye götürüyorsan kitabı da oraya götür. Kitabı bırakıp tatile gidiyorsan, ilim yolunda nasıl samimiyet iddia edersin!”

·     Düsturun, İmam Ahmed Rahmetullahi Aleyh’in şu sözü olsun: “Kabre girene kadar ilim yolculuğum devam edecek!”.

·     İnsanlarla kızışı da gülüşü de paylaş. Ama halk arasındaki tabirle “Eşek şakası!” yapma. “Birisi gülüyor, diğeri gülmüyorsa o şaka değildir”

·     Dinlemeyi öğren. Baudrillard, “Ağzını açan herkes dinlenmek ister!” demiş. Hocaların konuşmayı sevdiklerini, dinlemeyi bilmediklerini unutma!

·     Bir hoca namzedi olarak vakarını kuşan. Arkandan “şişt” lemelerine yol verme. Ebu Hanife Rahmetullahi Aleyh’in, talebesi Ebu Yusuf Rahmetullahi Aleyh’e şu eşsiz öğüdünü unutma: “Arkandan çağırırlarsa dönüp bakma. Zira hayvanlar arkalarından çağrılırlar”.

·     Sahip olduğun seni yanıltmamalı. Dünya metaıysa çabukça tükenip bitecektir. Dün sahip değildin, yarın sahip olacağın ise muhakkak değil.

·     İlim, uzun soluklu bir yürüyüştür. Heveslisi çoktur, menzile vâsıl olanı azdır. Yollar yürümekle aşılmaz ancak vâsıl olanlar yürüyenlerdir.

·     Son söz Zarifoğlu’nun ifadeleriyle Câhidî’den:
Âkıl isen can gözün aç, tut kulak bu sözüme;
Bir değirmendir bu dünya; öğütür bir gün bizi.

Mehmet Fatih Kaya Hoca

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)

Güzel Ahlakla ilgili 40 Hadis