Kayıtlar

yer etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Sultanım Kapında Bana da Yer Ver

  Sultanım Kapında Bana da Yer Ver   Çözülür dizimin bağı çözülür; Sultanım ismini duyduğum zaman... Gözyaşlarım sıra sıra dizilir; İsmini ağzıma aldığım zaman... Ezilir bedenim, ruhum ezilir; Sultanım ismini duyduğum zaman...   Sultanım kapında bana da yer ver; Sancağın altına girdiğim zaman... Ne olur boynumu bükük bırakma; Mahşer günü sana geldiğim zaman...   Bükülü bellerim, dilim tutulur; Yüreğime kızgın hançer sokulur; Kurudu dudaklarım, nutkum alınır; İsmini ağzıma aldığım zaman... Ciğerlerim parça parça bölünür; Sultanım ismini andığım zaman...   Sultanım kapında bana da yer ver; Sancağın altına girdiğim zaman... Ne olur boynumu bükük bırakma; Mahşer günü sana geldiğim zaman...

Dilekleri Yerine Getiren Allah’ü Teâlâ’ya Yalvarış

Dilekleri Yerine Getiren Allah’ü Teâlâ’ya Yalvarış (Günahlardan Özür Dileme) Ey padişah suçlarımızı bağışla, biz suçluyuz, sen yargılayıcısın. Sen iyilik işleyen(tanrı), bizse kölüklere uğraşan(kul)larız, sayısız, ölçüsüz günahlar yüklenmişiz. Yıllarca isyan ve kötülük ettik, nihayet ettiklerimize pişman olduk. Gece gündüz fenalıklara dalmış, saçlarımızdan, ayaklarımızdan tutulup cehenneme sürükleneceğimiz gafil olmuştur. Daima isyan kaydında dolaşmış nefis şeytanına yakın bulunmuşuz. Günahsız bir saatimiz geçmedi. Gönül hoşluğuyla sana kulluk edemedik. Dergâhından kaçan yüzsuyunu isyanla dökmüş olan kul, katına geldi. Lütfünden mağfiret umar. Zaten sen rahmetimden umut kesmeyin dememiş mi idin? Senin lütfünün denizi bitip tükenmez. Rahmetinden umutsuz olan da ancak şeytandır. Ey Kerem sahibi! Nefis ve şeytan benim yolumu kesti. Bu yolda yardımcım senin rahmetindir. Umarım ki beni kabirde toprak etmeden önce günahlarımdan temizleyesin. Canımı bedenimden soyup götürdüğün zaman b

Yer Suriye, Binbaşı Miraç Emir anlatıyor…

Resim
  Yer Suriye, Binbaşı Miraç Emir anlatıyor… “- Suriye'de "Operasyondayız. Bir çocuk koşa koşa yanıma geldi. Arkasından çağıran dedesi ve nenesine aldırmaksızın. Diz çöktüm, sıkıca sarıldım. Bir şeyler söylemeye başladı. Sonra, ellerini açıp: “- Muhammed! Sallallahü Aleyhi Vesellem!", "Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem!" diyordu. Ben ise söylediklerinden hiçbir şey anlamıyordum. Defalarca kez aynı cümleyi kurdu. Gözlerinden yaş akıyordu ama mutluydu. Geriye döndüm: “- Asker, aranızda bu çocuğun ne söylediğini anlayabilecek olan var mı?" diye sordum. “- Var komutanım!” dedi bir asker. Koşarak yanıma geldi. Çocukla konuştu, ona heyecanlı heyecanlı bir şeyler anlatıyordu çocuk. Merakla dinliyordum. Konuşması bitince, asker bana doğru döndü. Gözlerinden yaşlar akıyordu. “- Ne oldu asker? Ne söylüyor bu çocuk?" dedim. “- Komutanım, çocuk annesini, babasını ve 2 abisini de hava saldırısında kaybetmiş. Sonra her gün dua etmiş. “- Bir

Tul-i Emelin (Uzun Emelin) Dindeki Yeri Nedir?

Tul-i Emelin (Uzun Emelin) Dindeki Yeri Nedir?           Peygamber efendimiz, üç tane çubuk aldı. Birini önüne, birini de yanına dikti. Diğerini de uzaklara attı. Sonra, (Bu çubuk insan, yanındaki de eceli, uzaktaki ise emelidir. İnsan emellerinin peşinde koşar; fakat eceli onu yakalar, emeline ulaşamaz) buyurdu.           Ölüm korkunç olduğu halde, insanların ölümden habersiz gibi yaşamaları, ölümü az düşündüklerindendir. Hatta dünya zevkleri ile meşgul olan kalp ile düşününce etkisi az olur veya hiç olmaz. Korkunç olan ölümün kolay geçmesi için, ölümü hatırdan hiç çıkarmamak gerekir.           Bunun için de, kendi arkadaşlarından kendinden önce ölüp, çoluk çocuklarını, mallarını, dostlarını bırakarak toprak altına girenleri düşünmelidir. Makam sahibi olanların etki ve yetkilerinin kalmadığı, toprağın onları nasıl çürüttüğü, düşünülmelidir. Hayatta iken neler yapıyor, nasıl konuşuyorlardı. Yapılacak birçok işi vardı. Ölümü unutup yaşıyorlardı. Kimi malı ile kimi makamı ile, kimi

Sultanım Kapında Bana da Yer Ver!

Sultanım Kapında Bana da Yer Ver!   Çözülür dizimin bağı çözülür, Sultanım ismini duyduğum zaman… Gözyaşlarım sıra sıra dizilir, İsmini ağzıma aldığım zaman… Ezilir bedenim ruhum ezilir, Sultanım ismini duyduğum zaman…   Sultanım kapında bana da yer ver, Sancağın altına girdiğin zaman… Ne olur boynumu bükük bırakma, Mahşer günü sana geldiğim zaman… Ne olur boynumu bükük bırakma, Mahşer günü sana geldiğim zaman…   Bükülür ellerim dilim tutulur, Yüreğime kızgın hançer sokulur, Kurur dudaklarım nutkum alınır, İsmini ağzıma aldığım zaman… Ciğerlerim parça parça bölünür, Sultanım ismini aldığım zaman…

Yerin Yuttuğu Sahabi Hubeyb bin Adiyy Radiyallahü Anh

Yerin Yuttuğu Sahabi Hubeyb bin Adiyy Radiyallahü Anh        Tevhid inancının inatçı düşmanları, gözlerini kamaştıran İslam nurunu gölgele­meye güçlere yetmeyince, çeşitli hilelere başvurmaktan geri durmadılar. Bilhassa Bedir gibi Uhud’da da elebaşlarını kaybedince iyice azdılar ve intikam hıncıyla tutuştular.        Lihyanoğullarıyla anlaşan Adal ve Kare kabilesinden bir grup, Müslüman olduklarını söyleyerek Peygamberimize müracaatta bulundular: “Yâ Resûlallah, İslamiyet kabilemiz arasında yayılmaya başladı. Sahabilerinden birkaçını bizimle gönder de bize Kur’ân öğretsinler, İslamiyet’i anlatsınlar.”        Bu masum ve makul isteği cevapsız bırakmayan Peygamberimiz, Hz. Mersed bin Ebî Mersed Radiyallahü Anh başkanlığında, Suffe Ashâbı’ndan 10 zatı bu işle vazife­lendirdi.        İrşat heyeti, Mekke’den gelenlerle yola çıktı. Uhud Savaşı’ndan dört ay sonraydı. Hicret’in 4. senesi Sefer ayı başlarıydı… Kafile Recî Suyu’nun başına gelince, âdi bir hıyanetle yüz yüze gel

‘Oy Verme’nin Dindeki Yeri Nedir?

‘Oy Verme’nin Dindeki Yeri Nedir? Hazırlayan: Seyda Şerif Aslan Hocaefendi Soru 1: ‘Oy Verme’nin Dindeki Yeri Nedir? Cevap: "Ben seni seçtim ve senin emrin altındayım ve sana biat ediyorum" manasına gelen oy'un, ırki ve dünyevi amaçlarla değil, dini ve adaleti tercih ederek kullanılması farzdır. 01-   Ehl-i Sünnet i'tikadına göre devlet, reissiz olmaz. Reisin olması şarttır ve farzdır. İslam dinimizi koruyacak ve zulüm edilenin hakkını savunacak bir devlet reisi seçmek farzdır. 02-   Oyunu mazeretsiz kullanmayan veya dine karşı gelen birinin başa gelmesine sebeb olan Allah katında mesuldür. Nitekim Seyda-i Molla Halil Rahmetullahi aleyh Nehcu'l-Enam adlı kitabında şöyle buyuruyor;     ژِ فَرْضانَه نَصْبا إمامِ كُو دٖينْ* حِفِظْ كَتْ ژِ مَظْلُومِ رَا بِتْ مُعٖینْ 03-   "Allah'ın Dinine sahip çıkması için ve mazluma yardımcı olması için bir başkanı seçmek bizim üzerimize farzdır." Soru 2): Padişaha (devlet reisine), dil uzatmak

Abdestin Çıktığı Yer

Resim
Abdestin Çıktığı Yer Cebel-i Rahme: Rahme Tepesi.  Burası, insanlık serüvenin başladığı yerdir. Hz. Âdem Aleyhisselâm ve Hz. Havva’nın yeryüzünde ilk defa buluştuğu yer. Hz. Âdem, cennette günah işler, yasak ağaca yürür ve meyvesinden yer. Sonra, “Bismillahirrahmanirrahim” “Rabbena zalemna enfusena Ve in lem tağfirlena ve terhemna lenekunenne minel hasirin” (Araf-23). Ayette buyrulduğu gibi, Hz. Havva ile birlikte , “Ya Rab, biz kendimize zulmettik. Eğer sen bizi bağışlamaz ve bize merhamet etmezsen, kaybedenlerden oluruz Ya Rabbi!” diye feryat ederler. Allah, onları cennetten çıkarır. Hz. Âdem ile Havva, ilk defa bu dağın tepesinde buluşurlar. Hz. Âdem Aleyhisselâm ile Havva günahlarından dolayı gözyaşlarına boğulurlar, ağlarlar ve yalvarırlar: Ya Rabbi sana nasıl tevbe edelim, bize tevbeyi öğret. Allah’ü Teâlâ Hz. Âdem Aleyhisselâm ’a öğretir. “Ey Âdem, harama yürüdüğün ayaklarını topuklarınla beraber yıka. Yasak ağaca uzanan elini, harama uzanan elini d

Her Doğru Her Yerde Söylenmez

Her Doğru Her Yerde Söylenmez Padişahın biri, rüyasında, dişlerinin önden arkaya doğru döküldüğünü, yemek yiyemez hale geldiğini görür. Canı sıkılan padişah, gördüğü rüyanın yorumunu yaptırmak üzere derhal saray tâbircilerini huzuruna çağırtır. Rüyasını anlattıktan sonra tâbircibaşına: “– Hele bir söyle, bu rüyâ hayır mıdır, şer midir? Neye işarettir?” diye sorar. Tâbircibaşı hiç düşünmeden: “– Maalesef şerdir padişahım!” der ve sözlerine şöyle devam eder: “– Uzun yaşayacaksınız; ama ne yazık ki gözlerinizin önünde bütün yakınlarınızın birer birer ölüp sizi yapayalnız bıraktıklarını göreceksiniz.” Tâbircibaşının bu yorumu, padişahın gönlünde âdeta soğuk rüzgârlar estirir. Bir anlık sessizliğin ardından padişah hiddetle kükrer: “– Tez atın şunu zindana, felâket tellâlı olmak neymiş öğrensin!” Muhafızlar, tabircibaşıyı yaka-paça götürüp zindana atarlar. Padişah, bu kez huzurundaki diğer bir tâbirciye dönerek: “– Sen söyle bakalım, rüyâmın tâbiri nedir, hayır mıdır,

Kimsenin Görmediği Yer

  Kimsenin Görmediği Yer   Eski zamanda bir hoca, talebelerinden birini, çalışkanlığından, zekâ ve anlayışından dolayı diğerlerinden daha çok seviyor ve takdir ediyordu. Hocanın bu sevgi ve takdiri, diğer öğrenciler tarafından biliniyor ve için için kıskanılıyordu. “- Hocamız neden yalnız bu arkadaşa ilgi ve yakınlık gösteriyor, aramızdaki tek zeki ve çalışkan o mu?” şeklinde laflar ediyorlardı. Hoca da onların bu tür düşüncelerinin farkındaydı. Hoca efendi bir gün derse gelirken yanında öğrencilerinin sayısınca şeker getirdi. Her öğrenciye bunlardan bir tane vererek: “- Haydi, yavrularım, bu şekerleri hiç kimsenin görmediği bir yerde yiyin; ama dikkat edin, hiç kimse görmesin ha!” dedi. Bunun üzerine talebeler sağa sola dağıldılar. Bir müddet sonra da şekerleri yiyip dönmeye başladılar. Kimileri övünüyordu: “- Ben falan yerde yedim, hiç kimse görmedi!" gibi… Hoca da böyle övünenlere bir  “Aferin!"  çekiyordu. Biraz sonra bütün öğrenciler şekerleri yemiş olarak döndüler. En s

Kuran'ı Kerim'de Yer Alan 13 Temel Konu

Kuran'ı Kerim'de Yer Alan 13 Temel Konu Kur'an okumak bir ibadettir. Her bir harfine sevap verilir. Ve her Müslüman; hayatının, gününün değişik saatlerinde bu ibadeti yerine getirmeye çalışır. Peki Yüce kitabımızdaki en temel konuları biliyor musunuz? Kur'an okumak bir ibadettir. Her bir harfine sevap verilir.   Ve her Müslüman; hayatının, gününün değişik saatlerinde bu ibadeti yerine getirmeye çalışır. Kur'an okurken ön hazırlık olarak muhakkak yerine getirmemiz gereken husus, gusül abdestini almamız gerektiren bir hal varsa onu yerine getirmiş olmamızdır. Cünüp, hayız ve nifas halinde olan, dua ayetleri hariç Kur'an okuyamaz. Müslümanların Kur'an okuması için zorlaştırıcı kurallar getirmenin pek bir yararı yoktur. Aşağıdaki maddeler sıralanırken de böyle bir gaye güdülmemiştir. Ancak şu husus hiçbir zaman unutulmamalıdır ki; Kur'an okuyan kişi Yüce Allah'la bir diyaloğa geçiyor demektir. Allah'la yapılacak bu kitabî görüşmeye de,