Kayıtlar

yer etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Sırat Köprüsü Nasıl Bir Yer? İlk Kimler Geçecek?

Sırat Köprüsü Nasıl Bir Yer? İlk Kimler Geçecek?   Bundan sonra cehennem köprüsü kurulur. Ümmetini onun üstünden en evvel geçiren ben olurum. O gün rasûllerin duaları “ اَللّٰهُمَّ سَلِّمْ سَلِّمْ : Allâhumme sellim sellim: Allah’ım, selâmet ver, selâmet ver!”dir. Sırat Köprüsü’nde saʻdân dikenlerine benzer birçok çengeller vardır. Sizler saʻdân dikenlerini gördünüz mü?” Sahâbîler:   “‒ Evet gördük yâ Rasûlallah!” dediler. Rasûlullah Efendimiz (s.a.v) devamla şöyle buyurdular: “‒ İşte bu çengeller saʻdân dikenlerine benzerler. Ancak şu var ki, ne kadar büyük olduklarını Allah Teâlâ’dan başka kimse bilemez. İşte bu çengeller insanları (kötü) amellerinden dolayı kapıp alırlar. Kimi kötü ameli sebebiyle helâk olur, kimi yere serilip (günâhı nisbetinde) yara aldıktan sonra kurtulur. Nihayet Allah Teâlâ kulları arasındaki meselelerde hükmünü tamamladıktan sonra, cehennem ehlinden Allah’tan başka ilâh olmadığına şehâdet edenler içinden dilediklerini çıkarmayı murâd edince ...

Sultanım Kapında Bana da Yer Ver

  Sultanım Kapında Bana da Yer Ver   Çözülür dizimin bağı çözülür; Sultanım ismini duyduğum zaman... Gözyaşlarım sıra sıra dizilir; İsmini ağzıma aldığım zaman... Ezilir bedenim, ruhum ezilir; Sultanım ismini duyduğum zaman...   Sultanım kapında bana da yer ver; Sancağın altına girdiğim zaman... Ne olur boynumu bükük bırakma; Mahşer günü sana geldiğim zaman...   Bükülü bellerim, dilim tutulur; Yüreğime kızgın hançer sokulur; Kurudu dudaklarım, nutkum alınır; İsmini ağzıma aldığım zaman... Ciğerlerim parça parça bölünür; Sultanım ismini andığım zaman...   Sultanım kapında bana da yer ver; Sancağın altına girdiğim zaman... Ne olur boynumu bükük bırakma; Mahşer günü sana geldiğim zaman...

Dilekleri Yerine Getiren Allah’ü Teâlâ’ya Yalvarış

Dilekleri Yerine Getiren Allah’ü Teâlâ’ya Yalvarış (Günahlardan Özür Dileme) Ey padişah suçlarımızı bağışla, biz suçluyuz, sen yargılayıcısın. Sen iyilik işleyen(tanrı), bizse kölüklere uğraşan(kul)larız, sayısız, ölçüsüz günahlar yüklenmişiz. Yıllarca isyan ve kötülük ettik, nihayet ettiklerimize pişman olduk. Gece gündüz fenalıklara dalmış, saçlarımızdan, ayaklarımızdan tutulup cehenneme sürükleneceğimiz gafil olmuştur. Daima isyan kaydında dolaşmış nefis şeytanına yakın bulunmuşuz. Günahsız bir saatimiz geçmedi. Gönül hoşluğuyla sana kulluk edemedik. Dergâhından kaçan yüzsuyunu isyanla dökmüş olan kul, katına geldi. Lütfünden mağfiret umar. Zaten sen rahmetimden umut kesmeyin dememiş mi idin? Senin lütfünün denizi bitip tükenmez. Rahmetinden umutsuz olan da ancak şeytandır. Ey Kerem sahibi! Nefis ve şeytan benim yolumu kesti. Bu yolda yardımcım senin rahmetindir. Umarım ki beni kabirde toprak etmeden önce günahlarımdan temizleyesin. Canımı bedenimden soyup götürdüğün zaman b...

Yer Suriye, Binbaşı Miraç Emir anlatıyor…

Resim
  Yer Suriye, Binbaşı Miraç Emir anlatıyor… “- Suriye'de "Operasyondayız. Bir çocuk koşa koşa yanıma geldi. Arkasından çağıran dedesi ve nenesine aldırmaksızın. Diz çöktüm, sıkıca sarıldım. Bir şeyler söylemeye başladı. Sonra, ellerini açıp: “- Muhammed! Sallallahü Aleyhi Vesellem!", "Muhammed Sallallahü Aleyhi Vesellem!" diyordu. Ben ise söylediklerinden hiçbir şey anlamıyordum. Defalarca kez aynı cümleyi kurdu. Gözlerinden yaş akıyordu ama mutluydu. Geriye döndüm: “- Asker, aranızda bu çocuğun ne söylediğini anlayabilecek olan var mı?" diye sordum. “- Var komutanım!” dedi bir asker. Koşarak yanıma geldi. Çocukla konuştu, ona heyecanlı heyecanlı bir şeyler anlatıyordu çocuk. Merakla dinliyordum. Konuşması bitince, asker bana doğru döndü. Gözlerinden yaşlar akıyordu. “- Ne oldu asker? Ne söylüyor bu çocuk?" dedim. “- Komutanım, çocuk annesini, babasını ve 2 abisini de hava saldırısında kaybetmiş. Sonra her gün dua etmiş. “- Bir ...

Tul-i Emelin (Uzun Emelin) Dindeki Yeri Nedir?

Tul-i Emelin (Uzun Emelin) Dindeki Yeri Nedir?           Peygamber efendimiz, üç tane çubuk aldı. Birini önüne, birini de yanına dikti. Diğerini de uzaklara attı. Sonra, (Bu çubuk insan, yanındaki de eceli, uzaktaki ise emelidir. İnsan emellerinin peşinde koşar; fakat eceli onu yakalar, emeline ulaşamaz) buyurdu.           Ölüm korkunç olduğu halde, insanların ölümden habersiz gibi yaşamaları, ölümü az düşündüklerindendir. Hatta dünya zevkleri ile meşgul olan kalp ile düşününce etkisi az olur veya hiç olmaz. Korkunç olan ölümün kolay geçmesi için, ölümü hatırdan hiç çıkarmamak gerekir.           Bunun için de, kendi arkadaşlarından kendinden önce ölüp, çoluk çocuklarını, mallarını, dostlarını bırakarak toprak altına girenleri düşünmelidir. Makam sahibi olanların etki ve yetkilerinin kalmadığı, toprağın onları nasıl çürüttüğü, düşünülmelidir. Hayatt...

Sultanım Kapında Bana da Yer Ver!

Sultanım Kapında Bana da Yer Ver!   Çözülür dizimin bağı çözülür, Sultanım ismini duyduğum zaman… Gözyaşlarım sıra sıra dizilir, İsmini ağzıma aldığım zaman… Ezilir bedenim ruhum ezilir, Sultanım ismini duyduğum zaman…   Sultanım kapında bana da yer ver, Sancağın altına girdiğin zaman… Ne olur boynumu bükük bırakma, Mahşer günü sana geldiğim zaman… Ne olur boynumu bükük bırakma, Mahşer günü sana geldiğim zaman…   Bükülür ellerim dilim tutulur, Yüreğime kızgın hançer sokulur, Kurur dudaklarım nutkum alınır, İsmini ağzıma aldığım zaman… Ciğerlerim parça parça bölünür, Sultanım ismini aldığım zaman…

Yerin Yuttuğu Sahabi Hubeyb bin Adiyy Radiyallahü Anh

Yerin Yuttuğu Sahabi Hubeyb bin Adiyy Radiyallahü Anh        Tevhid inancının inatçı düşmanları, gözlerini kamaştıran İslam nurunu gölgele­meye güçlere yetmeyince, çeşitli hilelere başvurmaktan geri durmadılar. Bilhassa Bedir gibi Uhud’da da elebaşlarını kaybedince iyice azdılar ve intikam hıncıyla tutuştular.        Lihyanoğullarıyla anlaşan Adal ve Kare kabilesinden bir grup, Müslüman olduklarını söyleyerek Peygamberimize müracaatta bulundular: “Yâ Resûlallah, İslamiyet kabilemiz arasında yayılmaya başladı. Sahabilerinden birkaçını bizimle gönder de bize Kur’ân öğretsinler, İslamiyet’i anlatsınlar.”        Bu masum ve makul isteği cevapsız bırakmayan Peygamberimiz, Hz. Mersed bin Ebî Mersed Radiyallahü Anh başkanlığında, Suffe Ashâbı’ndan 10 zatı bu işle vazife­lendirdi.        İrşat heyeti, Mekke’den gelenlerle yola çıktı. Uhud Savaşı’ndan dört ay ...

‘Oy Verme’nin Dindeki Yeri Nedir?

‘Oy Verme’nin Dindeki Yeri Nedir? Hazırlayan: Seyda Şerif Aslan Hocaefendi Soru 1: ‘Oy Verme’nin Dindeki Yeri Nedir? Cevap: "Ben seni seçtim ve senin emrin altındayım ve sana biat ediyorum" manasına gelen oy'un, ırki ve dünyevi amaçlarla değil, dini ve adaleti tercih ederek kullanılması farzdır. 01-   Ehl-i Sünnet i'tikadına göre devlet, reissiz olmaz. Reisin olması şarttır ve farzdır. İslam dinimizi koruyacak ve zulüm edilenin hakkını savunacak bir devlet reisi seçmek farzdır. 02-   Oyunu mazeretsiz kullanmayan veya dine karşı gelen birinin başa gelmesine sebeb olan Allah katında mesuldür. Nitekim Seyda-i Molla Halil Rahmetullahi aleyh Nehcu'l-Enam adlı kitabında şöyle buyuruyor;     ژِ فَرْضانَه نَصْبا إمامِ كُو دٖينْ* حِفِظْ كَتْ ژِ مَظْلُومِ رَا بِتْ مُعٖینْ 03-   "Allah'ın Dinine sahip çıkması için ve mazluma yardımcı olması için bir başkanı seçmek bizim üzerimize farzdır." Soru 2): Padişaha (devlet reisine), dil uzatmak...

Abdestin Çıktığı Yer

Resim
Abdestin Çıktığı Yer Cebel-i Rahme: Rahme Tepesi.  Burası, insanlık serüvenin başladığı yerdir. Hz. Âdem Aleyhisselâm ve Hz. Havva’nın yeryüzünde ilk defa buluştuğu yer. Hz. Âdem, cennette günah işler, yasak ağaca yürür ve meyvesinden yer. Sonra, “Bismillahirrahmanirrahim” “Rabbena zalemna enfusena Ve in lem tağfirlena ve terhemna lenekunenne minel hasirin” (Araf-23). Ayette buyrulduğu gibi, Hz. Havva ile birlikte , “Ya Rab, biz kendimize zulmettik. Eğer sen bizi bağışlamaz ve bize merhamet etmezsen, kaybedenlerden oluruz Ya Rabbi!” diye feryat ederler. Allah, onları cennetten çıkarır. Hz. Âdem ile Havva, ilk defa bu dağın tepesinde buluşurlar. Hz. Âdem Aleyhisselâm ile Havva günahlarından dolayı gözyaşlarına boğulurlar, ağlarlar ve yalvarırlar: Ya Rabbi sana nasıl tevbe edelim, bize tevbeyi öğret. Allah’ü Teâlâ Hz. Âdem Aleyhisselâm ’a öğretir. “Ey Âdem, harama yürüdüğün ayaklarını topuklarınla beraber yıka. Yasak ağaca uzanan elini, harama uzanan eli...

Her Doğru Her Yerde Söylenmez

Her Doğru Her Yerde Söylenmez Padişahın biri, rüyasında, dişlerinin önden arkaya doğru döküldüğünü, yemek yiyemez hale geldiğini görür. Canı sıkılan padişah, gördüğü rüyanın yorumunu yaptırmak üzere derhal saray tâbircilerini huzuruna çağırtır. Rüyasını anlattıktan sonra tâbircibaşına: “– Hele bir söyle, bu rüyâ hayır mıdır, şer midir? Neye işarettir?” diye sorar. Tâbircibaşı hiç düşünmeden: “– Maalesef şerdir padişahım!” der ve sözlerine şöyle devam eder: “– Uzun yaşayacaksınız; ama ne yazık ki gözlerinizin önünde bütün yakınlarınızın birer birer ölüp sizi yapayalnız bıraktıklarını göreceksiniz.” Tâbircibaşının bu yorumu, padişahın gönlünde âdeta soğuk rüzgârlar estirir. Bir anlık sessizliğin ardından padişah hiddetle kükrer: “– Tez atın şunu zindana, felâket tellâlı olmak neymiş öğrensin!” Muhafızlar, tabircibaşıyı yaka-paça götürüp zindana atarlar. Padişah, bu kez huzurundaki diğer bir tâbirciye dönerek: “– Sen söyle bakalım, rüyâmın tâbiri nedir, hayır mıdır, ...