Kayıtlar

zamanlar etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Zamansız zamanlar

Zamansız zamanlar Çok zaman önceydi. O kadar zaman önceydi ki zaman diye bir şey yoktu. İnsanlar güneş doğup batıncaya kadar yaşıyorlardı hayatı. Bir daha hiç olmayacakmış gibi dolu ve anlamlı. Derken zaman diye üç parçalı bir şey icat etti insan. Bir parçasına dün dedi, diğer parçasına bugün, öteki parçasına da yarın. Sonra fesat karıştı zamana ve insan bu günü unuttu. Dünü düşünüp pişman oldu, yarını düşünüp telaşlandı; ama işin ilginç tarafı tüm telaş ve pişmanlıklarını hep güneş doğup batıncaya kadar yaşadı. Farkında olmadan rezil etti bugününü. Oysa yarın, bugüne dün diyor, dün de bugün için yarın diyordu. Bir türlü beceremedi. Bir eliyle yarına, diğeriyle düne yapıştı. Bugünü eline yüzüne bulaştırdı… Mutsuz oldu insan. Ve ne gariptir ki yarının telaşını da, dünün pişmanlığını da hep bugün yaşadı; ama bugünü hiç yaşayamadı ne yarın ne de dün! Her gününüzü dolu dolu yaşamanız dileğiyle... (Alıntı)

Bir Zamanlar Böyle İdik 2

Bir Zamanlar Böyle İdik 2 (Bir seyyahın hatıratından) Bu gün kendi eşyamla, yol arkadaşım olan eski bir Macar Zabitinin (subayının) eşyasını taşımak için bir köylünün arabasını kiraladım. Buralarda yatağın hayali bile mevcut olmadığı için, gece üstüne uzanmak için biraz kuru ot satın almak isteyince, son derece nazik bir Türk bana refakat teklifinde bulundu. Arabasını kiraladığım köylü de öküzlerini koşumdan çıkarıp bizi bütün eşyamızla beraber sokağın ortasında bıraktı. Sandıklar, portmantolar, denkler, paltolar, kürkler, atkılar hep açıktaydı. Ben onun uzaklaştığını görünce dedim ki; - “Burada birisi kalmalı…” Yanımdaki Türk hayretle sordu: - “Niçin?” - “Eşyalarımızı beklemek için.” - “A! Ne lüzumu var. Eşyalarınız bir hafta burada kalsa bile dokunan olmaz.” Ben bu sözü kabul ettim ve döndüğümde her şeyi yerli yerinde buldum. Şu noktayı da unutmamalı ki, o sırada İslam askerleri bile mütemadiyen gelip geçmekteydi. Bu vak’a bütün Londra kiliselerinin kürsülerind...

İnşa Edecek Daha Çok Köprüler Var

  İnşa Edecek Daha Çok Köprüler Var   Bir zamanlar yan yana çiftliklerde yaşayan iki kardeş anlaşmazlığa düşerler. Kırk yıl yan yana yaşayan, makineleri paylaşan ve iş bölümü yapan kardeşler için bu ciddi bir durumdur. İşler gittikçe sarpa sardı ve sonunda karşılıklı kötü sözler sarf edilmeye başlandı ve nihayetinde haftalarca sessizlik takip etti. Bir sabah John´un kapısı çalındı. Kapıyı açınca John karşısında alet kutusu ile bir marangoz buldu. Marangoz: “- Bir kaç günlük iş arıyorum!" dedi. “- Belki buralarda birkaç küçük işiniz vardır. Size yardım edebilir miyim?". “- Evet!" der büyük kardeş. “- Senin için bir işim var. Çiftlikteki çayın arkasına bak. Orada komşum var ama aslında o küçük kardeşim. Geçen hafta aramızda bir çayır vardı. Ama o buldozerle nehrin yönünü değiştirdi. Barajın kapaklarını da açtı. Çayırı sular bastı… Çayırlar artık su doldu. Şimdi aramızda bir nehir var. Bana daha fazla kötülük yapabilir ama ben ona daha kötüsünü...