Kayıtlar

verin etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Şu Altı Şeyi Muhafaza Garantisini Bana Verin…

Şu Altı Şeyi Muhafaza Garantisini Bana Verin…   Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem: “Hayatınız boyunca şu altı şeyi muhafaza garantisini bana verin, ben de size cenneti garanti edeyim: Namazı kılmak, zekâtı vermek, emanete riayet etmek, namusu (iffeti), karnı (mideyi) ve lisanı (dili) korumkatır.” (Taberânî, Evsat, 8/268) buyurdular.   1-   Namaz: Namaz, kulun Allah’ın huzuruna kabul merasimidir. Namazı anlayamayan, İslâm’ı anlayamamıştır. Namaz, insanı beş vakit tertemiz eder. Ahiret âleminin ilk durağı olan ve ilk hesap sorulma mekânı olan kabirde, en önce namazdan sorulacaktır. Eğer kişinin namazı tam ve düzgün ise diğer sorguları da düzgün gider, tersi durumda ise sorguları sıkıntılı geçer. “Namazı dosdoğru kılın, çünkü dosdoğru kılınan bu namaz sizi bütün çirkin işlerden ve kötülüklerden alıkoyar.” (Ankebut, 29/45)   2-   Zekât: Dinen zengin olan Müslümanların üzerine farz olan bir ibadettir. Zekât, toplumda sosyal adaletin s...

Şu Altı Şey Hakkında Söz Verin...

Şu Altı Şey Hakkında Söz Verin... Rasûlullah Sallâllâhu Aleyhi Vesellem de şöyle buyurmuşlardır: “ –   Bana şu altı şey hakkında söz verin, ben de sizin Cennet’e gireceğinize kefil olayım: 1)     Konuştuğunuz zaman doğru konuşun! 2)     Vaatte bulunduğunuz zaman yerine getirin! 3)     Emânet husûsunda güvenilir olun! 4)     İffetinizi muhâfaza edin! 5)     Gözlerinizi haramdan koruyun! 6)     Ellerinizi haramdan uzak tutun!” (Ahmed, V, 323) Doğruluk ve emînlik İslâm’ın özüdür. Nitekim Süfyân bin Abdullah Radıyallâhu Anh Peygamber Efendimiz Sallâllâhu Aleyhi Vesellem’e: “ –   Yâ Rasûlâllah! Bana İslâm’ı öyle anlatınız ki, onu Siz’den sonra bir başkasına sorma ihtiyacı duymayayım!” demişti. Rasûlullah Sallâllâhu Aleyhi Vesellem: “– Allâh’a îman ettim de, sonra da dosdoğru ol!” buyurdular. O: “– Peki, yâ Rasûlâllah! En fazla korunmam gereken şey nedir?” diye sordu. Allah Rasûlü Sallâllâhu Al...

Düşmanın Silahına Aynı Silahla Karşılık Verin

Düşmanın Silahına Aynı Silahla Karşılık Verin Mısır’ın fethinden sonra esir Memluk kumandanlarından Kayıtbay Yavuz Sultan Selim’in huzuruna getirilmişti. Aralarında şöyle bir konuşma geçti: “- Söyle bakalım Kayıtbay, cesaret ve kahramanlığın ne işe yaradı?” “- Cesaret ve kahramanlığım hâlâ var ey Sultan! Yalnız, bize ne yaptıysa ordunuzdaki toplar yaptı!” “- Anlamadım!. . ” “- Berberilerden biri, Venedik’ten top getirerek bize satmak istemişti de, Peygamberimizin, “ok ve kılıç kullanın” şeklindeki emrine aykırıdır diye satın almamıştık. O satıcı bize, “Yaşayan görecektir ki, memleketiniz top yüzünden elinizden çıkacaktır” demişti. Meğer doğruyu söylemiş!” “- Din kaidelerine böylesine bağlı idiniz de, Allah’ın, “Düşmanın silahına aynı silahla karşılık veriniz” emrine neden uymadınız? Bilmez misiniz ki, “Ok ve kılıç kullanın” demek “Başka silah kullanmayın” demek değildir. O zaman o silahlar varmış, şimdi de bu silahlar var!”

Son Nefes Endişesi

Son Nefes Endişesi Cenâb-ı Hak buyuruyor “Ey îmân edenler! Allah’tan, O’na yaraşır şekilde korkun ve ancak Müslümanlar olarak can verin.” (Âl-i İmrân, 102) Rasûlullah (sav) buyurdular “Bir kimse son nefeste (hâlis bir kalb ile) kelime-i tevhîd getirirse, cennete girer…” (Hâkim, Müstedrek, I, 503) “Süleymâniye Medresesi’nden emekli Hadis müderrisi Salih Efendi, ömrünün son demlerinde tasavvuftan da nasib almak ister. Allah’ın kaderde tâyin ettiği mürşidini aramaya koyulur. İstanbul’daki tüm sûfî simalarla görüşür, sonunda Kelâmî Dergâhı postnişîni Muhammed Esâd Erbilî hazretlerinde karar kılar. Yanına varıp elini öper ve ona “Araştırdım ve gördüm ki, devrimizin en büyük kutbu, en büyük gavsi sizsiniz” der. Şeyh Es’ad Erbîlî (ks) ona “Hocaefendi, bize kutubluk verilirken yanımızda değildiniz. Dolayısıyla bilmiyorsunuz. Biz, aslında kutub falan değiliz. Sizin hüsn-i zannınıza göre şeyhiz ve kutubuz” cevabını vererek, müderrise şu soruyu yöneltir. “Hocaefendi! Sö...