Hazreti Nevfel'in Şehadeti ve Hz. Ebu Bekir
Hazreti Nevfel'in Şehadeti ve
Hz. Ebu Bekir
Hazreti Peygamber
Efendimiz şehidliğin mertebelerini ve Cennetteki derecesini anlatıp bir çok
sözleriyle şehidleri medh ü sena etmişti. O anda eshabın içinden Nevfel Radiyallahü
Anh, Efendimizin karşısına geçip:
- Ya Resûlallah, ben dua
edeyim, siz de amin deyin, dedi ve dua etmeye başladı.
Duası şöyle idi:
- Ya Rabbi Nevfel kuluna
şehidlik ihsan eyle... Bu iki oğlumu yetim, annelerini dul eyle.
Kılıcını kuşandı, Resûlüllah'la
beraber harbe iştirak etti. Harbde çok cengâverce savaştı, bütün küffar ondan
korkar oldular. Fakat Resûlüllah'ın önünde ettiği dua kabul olunmuştu. Bir ok
yarasıyla yere düştü ve şehid oldu. Efendimize Nevfel'in şehadetini haber
verdiler. Gelip başını dizi üzerine koydu ve:
- Allah sana rahmet etsin.
Yarın huzur- u İlâhi'de bu başın arşın altında ve misk kokusu içinde olacaksın,
buyurdular. Abdurrahman bin Avf Peygamberimizin emriyle rida getirip cenazesini
kılarak defnettiler. Cenazede Peygamber Efendimiz ayak parmaklarının ucuna basarak
yürüdü. Bunun hikmeti sorulduğunda şöyle buyurdular:
- Beni Peygamber olarak
gönderen Allah'a yemin ederim ki, Nevfel'in cenazesine gelen meleklerin
çokluğundan ayaklarımı basacak yer bulamıyorum ve bir melek kanadını benim
ayaklarımın altına serdi ona basıyorum.
Harb bitmiş, Medine'ye
dönüyorlardı. Medine'ye yaklaştıklarından Medine'de müslüman kadınlar
Resûlullah'ı ve eshabı öven şiirler okuyorlar, bunların içinde Nevfel'in iki
oğlu ile hanımı da vardı. Resûlullah'ın huzuruna varıp halini sordular. Peygamberimizin
gözleri yaşarmıştı. Nevfel'in şehid olduğunu hanımına söyleyemedi ve eliyle
arka tarafı işaret etti. Arkada Hazreti Ali Radiyallahü Anh Kerremellahu Veche
vardı. O da Resûlullah'ın söylemediğini görünce eliyle arkayı işaret edip geçti.
Nevfel'in hanımı askerin en arkasından gelmekte olan Hazreti Ebu Bekir'in
yanına varıp Nevfel'i sordu.
Hazreti Ebu Bekir, mübarek
sakalını da ağzına alıp:
- Ya Rabbi! Habibin gönül
yıkmaktan sakındı. Ben Nevfel'in şehid olduğunu söylersem Resûlullah'a
muhalefet etmiş olurum. Eğer scylemesem yalan söylemiş olurum. Sen bana yardım
et. Ya bana ilhamla ne diyeceğimi bildir ya bu hatunun kalbine bir sabır ve
tahammül gücü ver, Diye dua ettikten sonra sakalını ağzına alarak: “Ya Allah!”
Diye nida etti. Bir de baktılar ki, okun yaydan fırladığı gibi Hazreti Nevfel
atına binmiş elinde kılınç olduğu halde tozu- dumana katıp geliyor. Doğru
Hazreti Ebu Bekir'in huzuruna gelip:
- Buyurun Ya Eba Bekir! Beni
mi çağırdınız? Dedi.
Hazreti Ebu Bekir'in elini
öptü ve bütün eshabı selâmladı. Eshab bu işe hayret etmişlerdi.
Gazadan dönen Resûlullah
her zamanki gibi mescide girip iki rek'at namaz kıldı. Nevfel de selâm verip
girdi. Efendimiz:
- Bu Allah'ın bir ayetidir,
acaba kimin sebebiyle zuhur etti? dedikleri sırada, Cebrail aleyhisselâm gelip
Allah'ın selâmını getirdi ve:
- Ya Resûlullah şükür
secdesi eyle! Cenab-ı Allah İsa aleyhisselâm gibi senin eshabından birine de
ölüleri diriltme selâhiyeti verdi. Eğer Hazreti Ebu Bekir bir kere daha “Allah”
dese idi, Cenab-ı Allah bütün şehidleri diriltecekti, buyurdu.
Bunun üzerine Efendimiz Sallallahü
Aleyhi Vesellem kalkıp Hazreti Ebu Bekir'in sakalından öptü ve:
- Hak Teâlâ sana büyük
ikramda bulundu. Allah'a hamdolsun ki bana Hazreti Isa gibi ölüleri diriltme izni
verilen bir ümmet verdi, dedi.
Ondan sonra Hz. Nevfel iki
oğula daha sahip oldu ve Yemame çenginde şehid edildi. (Alıntı)
Yorumlar
Yorum Gönder