Kayıtlar

zengin etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

İyiliksever Meçhul Zengin

İyiliksever Meçhul Zengin   Camide görevli imamım. Sabah namazı için camiyi açmaya gittiğimde; başı önde eğilmiş, kapıda biri oturuyordu. Korktum, ama yine de yanına gittim. 30-35 yaşlarında Üstü başı güzel… Bu zatı çok lüks bir araba da görmüştüm az önce… Cami kapısında bekliyordu. “- Hayırdır kardeşim, namaza mı geldin?” dedim.” “- İzin verirseniz, ömrümdeki ilk sabah namazını kılacağım!” dedi. Hem genç hem ilk namaz, hem de aynı yaşlardayız onunla. Sevindim tabi “- Abdest aldın mı?” dedim. Almış, üşümüş de… Odama aldım, ısıtıcıya da açtım. Ama başı hep önde… “- Daha namaza vakit var, istersen anlat!” dedim. “- Belli ki bir derdin var…” Gece bir rüya görmüş. Sonra arabasına binip şehrin sokaklarında yollara düşmüş... “- Kaç saat dolaştım ama ferahlayamadım!” dedi. Rüyasında vefat eden babasını görmüş. Babası ona: “- Bu gidiş nereye böyle evlat?” demiş. “- Biz burada senden dua bekliyoruz…” diye biraz sitem etmiş. “- Aç mısın?” dedim. “- Açım, a

Fakire Cimri, Zengine Cömert

Resim
Fakire Cimri, Zengine Cömert   Pazarda sosyetik bir kadın yaşlı adama sorar: "- Yumurtaların tanesini kaça satıyorsunuz?" Yaşlı satıcı cevaplar: "- Tanesi 3 lira hanımefendi.” Kadın der ki: “- 12 tane alacağım, 30 TL'ye verirsen alırım.” Yaşlı satıcı şöyle der: “- İstediğiniz fiyattan alın, Hanımefendi. Çünkü henüz satış yapamadım ve bunları satmaya ihtiyacım var!” Kadın 12 yumurtayı 30 Lira'ya aldı ve lüks arabasına binip arkadaşıyla lüks bir restorana gitti. O ve arkadaşı güzel yemekler sipariş ettiler. Birazını yediler ve çoğunu tabaklarında bıraktılar. Hesap istendi, hesap geldi 1.750 TL. Cüzdanından 2.000 TL çıkaran kadın, lüks restoran sahibine bahşiş olarak paranın üstünü kalsın!” dedi.   İnsanların Onurunu Kırmadan...   Babam, ihtiyacı olmasa bile yüksek fiyatlarla fakir insanlardan basit ürünler satın alırdı. Bazen onlar için gereksiz şeyler alırdı fazladan para öderdi. Bu rol beni endişelendirdi ve ona, "- Neden

Camide Zengin Bir Adamla Bir Derviş Yan Yana Namaz Kılıyorlardı

  Camide Zengin Bir Adamla Bir Derviş Yan Yana Namaz Kılıyorlardı   Camide zengin bir adamla bir derviş yan yana namaz kılıyorlardı. Birbirlerine olan yakınlıklarından dolayı ne okuduklarını ve ne dua ettiklerini duyuyorlardı. Derviş namazdan sonra ellerini açtı: “– Ya Rabbi! Karnım çok aç beni şu yemek ve şu tatlılarla rızıklandır,” diye dua etti. Dervişin duasını duyan zengin adam, içinden şöyle geçirdi: “– Bana duyurmak için sesli dua ediyor. Böyle yapmaktansa doğrudan gelip para isteseydi verirdim. Şimdi ona bir şey vermem.” Zengin adam böyle düşünürken derviş caminin bir kenarına çekilmiş ve uykuya dalmıştı. Az sonra camiye elinde tepsiyle bir adam geldi. Doğruca, uyuyan dervişin yanına giderek dervişi uyandırdı ve elindeki tepsiyi derviş verdi. Derviş tepsinin üzerini açtı. Zengin adam geriden bu hadiseyi takip ediyordu. Tepside dervişin az önce duada istediği yiyecekler vardı. Derviş yemekleri yedikten sonra tepsinin üzerini örterek adama geri verdi. Bu işe hay

Helâl Kazanma Duası

Helâl Kazanma Duası اَللّٰهُمَّ اكْفِن۪ي بِحَلَالِكَ عَنْ حَرَامِكَ وَأَغْنِن۪ي بِفَضْلِكَ عَمَّنْ سِوَاكَ Okunuşu: Allahümmekfinî bihalâlike an haramike ve ağninî bifadlike ammen sivâke. Anlamı: Allah’ım! Harama bulaşmaktansa, helalinle yetineyim. Beni lütfunla (zengin kılarak) Senden başkasına muhtaç etme.” Kaynak: (Tirmizî, “Daavât”, 110)

Dünyanın En Zengin Adamı Açlıktan Ölmüş… (Dünya’nın En İbretlik Haberi)

Dünyanın En Zengin Adamı Açlıktan Ölmüş… (Dünya’nın En İbretlik Haberi) Lord Teshlid İngiltere'nin en zengin adamlarındandı, zaman zaman devlete bile borç veriyordu. Malikânesinde oldukça büyük ve korunaklı bir odayı servet kasası olarak kullanıyordu. Bir gün hazinesine girdi ve yanlışlıkla kapıyı üstüne kapattı. Oda çok özel inşa edildiği için, ne kadar bağırıp çağırdıysa, yardım istediyse de sesini kimseye duyuramadı. Zaman zaman eve gelmediği için, evdekiler arama ihtiyacı hissetmedi. Günler sonra cesedi bulunan Lord, bir şekilde parmağını kesmiş ve kanıyla şu cümleyi yazmıştı: "Dünyanın en zengin insanı, açlıktan ve susuzluktan ölüyor!"... Dünya hayatında mal ve servetin her şeyi çözdüğünü sananlara duyurulur... Rabbim hepimizi hakkıyla ibret alanlardan eylesin! Âmin!

Dostluk İplikleri Koparmayın…

Dostluk İplikleri Koparmayın… Genç adam iyi bir terziymiş. Bir dikiş makinesi ve küçücük bir dükkânı varmış. Sabahlara kadar uğraşıp didinir ama pek az para kazanırmış. Çok soğuk bir kış gecesi dükkânı kapatırken elektrik sobasını açık unutmuş ve çıkan yangın onun felaketi olmuş. Artık ne bir işi varmış ne de parası. Günler boyu iş aramış ama bulamamış… Yük taşımış, bulaşıkçılık yapmış, yine de evinin kirasını ödeyecek kadar para kazanamamış. Sonunda ev sahibinin de sabrı taşınca, küçük bir bavula sığan eşyalarıyla sokakta bulmuş kendini… Mevsim kış, hava ayaz olsa da genç adamın köşedeki parktan başka gidecek yeri yokmuş. Bir sabah iş arayacak derman bulamamış bacaklarında. Açlıktan ve soğuktan bitkin bir şekilde bankta otururken, kocaman bir araba yanaşmış kaldırıma. Arka kapıyı açmaya çalışan şoförü kızgınlıkla yana itmiş arabadan inen yaşlı adam, “- Yalnız bırakın beni, parkta dolaşırsam belki sinirim geçer!” diye söylenmiş. Zengin bir işadamı olduğu her halinden bel

Cimri Zengin

Cimri Zengin Duydum ki bir zengin vardı, Hâtem-i Tâî cömertlikte nasıl şöhret sahibiyse, bu da cimrilikte öyle ün kazanmıştı. Dünyada refahla yaşamak için ne lâzımsa bunda hepsi -fazlasıyla- mevcuttu. Cimriliğine gelince: -Söz gelişi- Ebû Hüreyre'nin Radiyallahü Anh kedisi de olsa, bir lokmacıkla onu sevindirmez, Ashâb-ı Kehf'in köpeği gelse, küçük bir kemik olsun atmazdı. Hâsılı, ne kapısının açıldığını gören vardı, ne de sofrasının kurulduğunu. Yemeğinin yoksullara ancak kokusu ulaşırdı, sofrasından kuşlar bile tek bir kırıntı toplayamazdı. Bir gün, bu adamın Mağrip denizinde (Akdeniz) Mısır yoluna koyulmuş, kafasına yerleştirdiği Firavunluk gururuyla gitmekte olduğunu işittim. Ansızın bir firtına çıktı, ters bir rüzgâr geminin etrafını sardı. Mahzun mizacına gönlün mecburen uyacak, kuzey rüzgârı her zaman geminin gidişine göre esmez. Ellerini kaldırdı, dua ve niyaza başladı. Fakat bütün bu feryat ve figanlar boşa gitti. Çünkü bunlar (Firavun'un imanı gibi)

Kibirli Zengin

Kibirli Zengin Kibirli ve zengin birisi kapısına gelen bir fakire bir şey vermediği gibi, onu hem paylar hem de kapıyı yüzüne kapatır... Zavallı fakir içlenir; bir tarafa çekilir ve oturur, ağlamaya başlar... Bir kör, onun ağlamalarını duyar. Kalkar yanına gelir, niçin böyle üzgün olduğunu, ağladığını sorar. Fakir olanı biteni anlatır. Kör, teselli vererek, üzülmemesini, kendi evine gelmesini, evinde kalmasını, ekmeğini çorbasını kendisiyle paylaşmasını ister ve ısrarda eder. Fakir onun içtenliği ve ısrarı karşısında kabul eder, onunla gider. Kör ona karşı çok güzel bir konukseverlik gösterir. Fakirin, hem karnı doyar hem de gönlü hoş olur. Gönlü öyle hoş olur ki, o hoşnutluk içinde: - Sen bana evini açtın, sen bana gönlünü açtın, Kadir Mevla’mda senin gözünü açsın, diye dua eder. Gece olur, körde bir gariplenir bir gariplenir ki, o gariplik içeresinde gözünden birkaç damla yaş damlar, gözleri birden açılır. Görmeğe başlar. Körün görmesi ile ilgili haber b

Zenginlerin Müslüman Olmak İçin Şartları

Zenginlerin Müslüman Olmak İçin Şartları Mekkeli' zengin müşrikler, Peygamber Efendimize haber gönderdi: - Sana iman eden ve etrafında bulunan kimseler bizim köle ve cariyelerimizdir. Bazıları ise Mekke'nin en fakir insanlarıdır. Biz onlarla aynı odada oturmaktan sıkılır, onların üst - başlarının kokusundan rahatsız oluruz. Eğer sen bir sedire oturur bizi de yanına alırsan ve böylelikle onlardan ayrılırsak îslâmiyeti kabul ederiz. Onların bize uzak oturmaları lâzım, dediler. Peygamber Efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem: - Ben müminleri yanımdan uzaklaştıramam, Diye cevap verip bu şartı kabul etmedi. Bu sefer zengin müşrikler Müslüman olmak için şu teklifi ileri sürdüler: - Halk bizi bu fakirlerle görürse ne der. Eğer bizim de Müslüman olmamızı istiyorsanız, fakirler ve zenginler için ayrı ayrı toplantı yap. Biz geldiğimiz zaman onlar çıksınlar, onlar geldiği zaman da biz çıkıp gidelim. Böylece fakir ve zenginler ayrılmış olur, hiç de bir zararı olma

Zengin Tüccar İle Allah Korkusundan Titreyen Yoksul Kadın

Zengin Tüccar İle Allah Korkusundan Titreyen Yoksul Kadın Zamanın birinde İsrail oğullarından biri vardı, adam kendini ibadete vermişti. Çoluk çocuk sahibi idi. Günün birinde ailece aç kalırlar. Tamamen çaresiz kaldığı için yiyecek bir şeyler bulup getirsin diye karısını dışarıya gönderir. Kadın bir tüccarın evine varır, çoluk çocuğuna yedirecek bir şeyler ister. Tüccar, kadına “olur, fakat önce bana kendini teslim et!” diye teklif eder. Kadın hiçbir cevap vermeden çıkar, evine döner. Yavrularını “Anneciğim! Açlıktan öleceğiz, bize yiyecek bir şey ver!” diye feryat eder durumda bulur. Geri çıkarak tekrar tüccarın yanına varır, yavrularının acıklı durumunu anlatır. Tüccar “İstediğim olacak mı?” diye sorar. Kadın “Evet!” der. İkisi baş başa kalınca kadının mafsalları (eklemleri) öylesine titremeye başlar ki, azaları yerlerinden çıkacak gibi olur. Tüccar; “Ne oluyor sana!” diye sorar. Kadın; “Allah’tan korkuyorum!” diye cevap verir. Aldığı cevap üzerine kendine g

Cimri Zenginin Hazin Sonu

Cimri Zenginin Hazin Sonu Vaktiyle çok zengin bir adam vardı. O kadar zengindi ki. Malının ve parasının hesabını bilmezdi. Yine de son derece cimriydi. Günlerden bir gün kapısına bir fakir geldi. — Allah rızası için karnımı doyurun, diye yalvardı. Merhametsiz zengin: — Defol kapımdan. Çalışıp kazanacağın yerde dilen­mekten utanmıyor musun? Defol, dedim... Fakir boynunu büktü. — Ne tuhaf. Hadi ben fakir olduğum için yüzümü buruşturuyorum, sen zengin olduğun halde gülmeyi, güzel söz söylemeyi unutmuşsun. — Defol dedim, defol — Kibirlenme, ne fakirlik, ne zenginlik ebedidir... Bir gün bütün malını kaybedip fakir olabileceğini hiç düşündün mü? Merhametsiz zengin büsbütün sinirlendi. Hizmetçisine bağırdı: — Defet şu herifi başımdan! Hizmetçi ezile-büzüle fakiri kovdu. Bir kaç yıl geçti... Merhametsiz cimri zenginin işleri bozuldu. Her şey ters gitmeye başladı. Sanki altını tutsa kömür oluyordu. Bütün parası kısa süre içinde erimiş, elinde avucunda hemen hiçbir şey kalmamış

Yoksul Ve Zengin

Yoksul Ve Zengin Rasül-ü Ekrem Sallallahü Aleyhi Vesellem her zamanki gibi meclisinde oturmuş ve dostları da etrafında halka şeklinde, onu bir yüzük taşı gibi ortaya almışlardı. Bu arada eski elbiseli fakir bir Müslüman kapıdan içeriye girdi. İslami adetlere göre herkes her hangi mevkide olursa olsun bir oturuma girince nerede boş yer bulursa hemen oraya oturmalıdır. 'Benim canım şurasını istiyor' görüşüyle özel bir yere oturmak gerekmez. O adam etrafına bakındı ve boş bir yer buldu; gitti oraya oturdu. Tesadüfen ileri gelen zenginlerden birisinin yanına oturmuştu. Zengin adam elbisesini toplayarak ondan biraz uzaklaştı. Bu hareketleri izleyen Resul-i Ekrem Sallallahü Aleyhi Vesellem ona dönerek: - Fakirliğinden sana bir şey geçer diye mi korktun? - Hayır ya Rasülallah. - Servetinden ona bir pay düşer diye mi korktun? - Hayır ya Rasülallah. - Elbiselerin kirlenir diye mi korktun? - Hayır ya Rasülallah. - O halde niçin yanından uzaklaşıp bir kenara çekildin?

Her Şeyde Bir Hayır Vardır

Her Şeyde Bir Hayır Vardır İki melek insan kılığına girip yeryüzünü dolaşmaya çıkmışlar. Akşam olmuş. Kentin en zengin semtinde lüks bir villanın kapısını çalmışlar. Tanrı misafiri alır mısınız? Demişler. Ev sahipleri somurtarak buyur etmişler. Yemek falan teklif etmemişler. Sıcacık misafir odaları yerine, buz gibi ve nemli bodruma iki şilte atıp; -“Geceyi burada geçirebilirsiniz” demişler. Şilteleri betona sererken, yaşlı melek duvarda bir çatlak görmüş. Elini uzatmış. Şöyle bir sürmüş yarığa. Duvar eskisinden sağlam olmuş. Genç melek: -“Niye yaptın bunu?” Diye sormuş merakla. -“Her şey her zaman göründüğü gibi değildir.” Demiş yaşlı melek yavaşça. Ertesi akşam melekler bir köy evinde çok fakir, ama çok iyiliksever bir aileye misafir olmuşlar. Her şeyleri bir tanecik inekleri imiş... Onun sütünü satıp geçiniyorlarmış. Ev sahipleri mütevazı sofralarına almış onları. Allah ne verdiyse beraber yemişler. Yatma zamanı gelince kadın: “Siz uzun yoldan geliyorsunuz, yorgun olma

Bu Çürük Ev Evde Kim Oturacak

Bu Çürük Ev Evde Kim Oturacak  Zengin bir iş adamının yanında çalışan işinin ehli bir marangoz varmış. Patronuna yıllarca hizmet etmiş, emekliliği gelince patronuna gidip: "Şirketinizde yıllarca çalıştım, artık emekli olmak istiyorum demiş. Patronu da: Senden son bir isteğim var, bir ev daha yap; anahtarını teslim ettiğin gün emekli ol. Demiş. Marangoz peki deyip ayrılmış. Ve başlamış evi yapmaya. Marangoz bir yandan çalışıyor bir yandan da ben emekliği hak etmişim yeni bir iş vermeye ne gerek var? Zenginlerin gözünü doyurmak mümkün değil… Diyor; yıllarca patronunun ekmeğini yediğini aklına bile getirmiyormuş. Son işin bir an önce bitmesi için hızlı hızlı, gelişi güzel çalışıyormuş. Nihayet bitirip anahtarı teslim etmiş. Patron da: Allah'ü tealâ razı olsun. Bu evi sana yıllarca verdiğin emeklerine karşı hediye ettim. Ayrıca emekli ikramiyeni de alacaksın, hakkını helâl et! Diyerek anahtarı iade edip ayrılmış. Bunu duyan marangoz tam anlamıyla şok olmuş. Yaptığı bu