İyiliksever Meçhul Zengin
İyiliksever Meçhul Zengin
Camide görevli imamım.
Sabah namazı için camiyi açmaya gittiğimde; başı önde eğilmiş,
kapıda biri oturuyordu.
Korktum, ama yine de yanına gittim. 30-35 yaşlarında Üstü başı
güzel… Bu zatı çok lüks bir araba da görmüştüm az önce… Cami kapısında
bekliyordu.
“- Hayırdır kardeşim, namaza mı geldin?” dedim.”
“- İzin verirseniz, ömrümdeki ilk sabah namazını kılacağım!”
dedi.
Hem genç hem ilk namaz, hem de aynı yaşlardayız onunla. Sevindim
tabi
“- Abdest aldın mı?” dedim.
Almış, üşümüş de… Odama aldım, ısıtıcıya da açtım.
Ama başı hep önde…
“- Daha namaza vakit var, istersen anlat!” dedim.
“- Belli ki bir derdin var…”
Gece bir rüya görmüş. Sonra arabasına binip şehrin sokaklarında
yollara düşmüş...
“- Kaç saat dolaştım ama ferahlayamadım!” dedi.
Rüyasında vefat eden babasını görmüş.
Babası ona:
“- Bu gidiş nereye böyle evlat?” demiş.
“- Biz burada senden dua bekliyoruz…” diye biraz sitem etmiş.
“- Aç mısın?” dedim.
“- Açım, ama namaz çıkışı kabul edersen; ben ısmarlarım. Namazı
kıldıktan sonra kahvaltı edip sizin mahallede birkaç muhtaç ev dolaşsak? Yardım
edeyim, elimden geleni vereyim!” dedi.
“- Hem kahvaltı senden, hem de iyilik edeceksiniz, sabah
erkenden…” dedim.
Çok sevindim. ‘Sabah sabah kısmet ayağıma gelmiş!’ dedim.
Bizim cami Mesken’de, evi de öyle uzak ki bize; taa Bademli’de…
Dedi ki:
“- Yardımları elimle yapmam lâzım. İçim ferahlasın istiyorum!”.
Namazda tam arkamda durdu. Cemaat de şaşırdı tabii…
“- Kim bu acaba?”
Namaz çıkışı, karşı pastane de börek yedik. Hava da biraz daha
aydınlansın diye bekledik.
Bildiğim 7 fakir aile vardı. Hepsini gezdik. Valla bayağı bir
şeyler verdi hepsine. Verirken saymıyor bile. Basıyoruz zile, uykulu uykulu
kapılar açılıyor, tabii ablalar beni tanıyor. Eminim şu an da bile hepsi bayram
ediyordur...
Yaşını sordum:
“- Otuz üç!” dedi.
Benden bir yaş küçük. Sonra birer çay daha içtik. Artık ferahlamış,
yüzü gülüyordu. Bana da bol bol dua ediyordu. Sağ olsun.
Anlaştık.
‘Her ayın ilk Cuma sabahı, namaz saati buluşacağız!’ diye konuştuk.
“- Ama dedim börekleri; bir ben, bir sen ısmarlayacak. Yoksa
anlaşma olmayacak!” .
Gülümsedi:
“- Tamam!” dedi.
‘Bilmem, bir daha gelir mi? Ama bir defa da olsa yaptığı büyük
bir iş değil miydi? Kim bilir vefat eden babasını nasıl da mutlu etmişti… Allah
ondan razı olsun! Sayıları yüzleri bulsun…
(Alıntı)
Yorumlar
Yorum Gönder