Kayıtlar

vali etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

İmdat, Boğuluyorum

Resim
İmdat, Boğuluyorum   Bir bürokrat, görevli olarak şehirden kasabaya giderken yolda sulak ama bataklık bir yerde mola vermiş. Nasıl olmuşsa ayağı kayıp bataklığa düşmüş: “- İmdat, Boğuluyorum! Kurtarın beni!" diye bağırmaya başlamış. O sırada yakınlardan geçen bir köylü, sesini duyup yaklaşmış. Bürokrat: "- Bataklığa düştüm. Kurtar beni!" diye bağırmış. Köylü: "- Geçmiş olsun!" demiş. Ama kurtarmak için hiç gayret göstermemiş. Hani neredeyse dönüp gidecek. Bürokrat paniklemiş ister istemez: "- Lütfen, bir dal uzat. Kurtar beni!" diye yalvarmış… Köylü: "- Olmaz, sen şu anda hazine toprakları üzerindesin. Hazine malından bir şey almak suçtur!" Bürokrat: "- Sen, dalga mı geçiyorsun. Ölüyorum. Kurtar beni!" diye bağırmış ağzına dolan çamurla. Köylü hiç istifini bozmadan cevap vermiş: "- Ben Hazine'den mal alıp suçlu duruma düşemem. Fakat seni böyle bırakacak değilim. Gidip muhtara haber vereceğ...

Zalim Bir Vali

Zalim Bir Vali   "Zalim bir vali vardı. Bu vali bir gün adamlarını göndererek Hasan Basri Rahmetullahi Aleyh Hazretleri'ni yakalatmak istedi. O da bir vakit ders verdiği Habib-i Acemi Rahmetullahi Aleyh Hazretleri'nin kulübesine gelip saklandı. Valinin adamları geldi ve hışımla: - Hasan Basri Rahmetullahi Aleyh'i gördün mü? Diye sordular. O gayet sakin: - Evet, dedi. - Nerede? - İşte şu kulübemde... Adamlar kulübeye daldı, fakat bir türlü Hasan Basri Rahmetullahi Aleyh Hazretleri'ni bulamadılar. Dışarı çıkınca tehdit edip: - Ya şeyh, niçin yalan söylüyorsun? Dediler. - Ben yalan söylemedim, dedi. Siz göremedinizse, benim suçum ne? Tekrar girdi, aradı, fakat bulamadılar. Onlar gidince, Hasan Basri Rahmetullahi Aleyh Hazretleri: - Ey Habib! Biliyorum ki Rabb'im senin hürmetine beni onlara göstermedi. Fakat yerimi niçin söyledin, hocalık hakkı yok mudur? Dedi. Hazreti Habib Rahmetullahi Aleyh mahcub bir şekilde: - Ey Üstadım! Sizi bulam...

Sen Adam Olmazsın!

Sen Adam Olmazsın!           Bir adam haylaz oğluna:           “- Sen adam olamazsın…” der dururmuş.           Baba evinden ayrılan haylaz oğlan zaman içinde tahsilini tamamlamış; yüksele yüksele vezirliğe kadar yükselmiş. Haylaz oğlan vezir olunca; ilk işi bir grup asker gönderip babasını zorla huzuruna getirtmek olmuş. Sonra ona hışımla:           "- Bak baba! Bana hep; ‘Sen adam olamazsın!’ deyip dururdun! İşte görüyorsun hem de vezir oldum!” demiş.           Babası ise:           "- Ben hâlâ aynı fikirdeyim. Sen vezir olmuşsun ama yine adam olamamışsın! Eğer adam olsaydın babanı asker zoruyla ayağına getirtmezdin. Kendin babanın ayağına gelir elini öper, hatırını sorardın! Babacığım emrindeyi...

Bu Okul Çanakkale Savaşı Döneminde Mezun Veremedi

Resim
Bu Okul Çanakkale Savaşı Döneminde Mezun Veremedi - Çanakkale Savaşı döneminde 120 öğrencisi cepheye giden Kastamonu Abdurrahmanpaşa Lisesi, 1914-1918 yıllarında hiç mezun veremedi. Lisenin onursal müdürü Dönmez: "Öğrencilerimiz 1914-1918 yıllarında vatan savunması için cepheye gitti. Okulumuz bu yıllarda mezun veremedi. 30 öğrencimiz ile 6 öğretmenimiz savaşta şehit oldu" Dönemin Kastamonu Valisi Abdurrahman Nurettin Paşa tarafından 1885 yılında Kastamonu İdadi Mektebi adıyla hizmete açılan lise, cumhuriyetin ilanının ardından, önce Kastamonu Lisesi, 1963 yılından sonra da kurucusunun adı verilerek Abdurrahmanpaşa Lisesi adıyla hizmet vermeye devam etti. Çanakkale Savaşı'na 120 öğrencisi katılan Abdurrahmanpaşa Lisesi'nde, savaşa giden öğrencilerin isimleri ile savaştan dönenlerin silah, üniforma ve malzemelerinin bulunduğu bir köşe yer alıyor. Lisenin onursal müdürü İsmail Dönmez, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Kastamonu Abdurrahmanpaşa L...

Yavuz Sultan Selim Han

Yavuz Sultan Selim Han Onuncu Osmanlı padişahı olan Yavuz Sultan Selim; Trabzon da vali iken dünyaya gelen oğlunun adını Süleyman koydu. Daha sonra Kanuni Sultan Süleyman olarak anılacak olan bu yavru, küçük yaştan itibaren çok titiz bir şekilde yetiştirildi. Benzeri görülmeyen bir terbiye ve eğitim aldı. Mısır seferi dönüşünde Yavuz Sultan Selim, hocası İbn-i Kemal ile birlikte at üzerinde gidiyorlardı. Birdenbire İbn-i Kemal in atının ayağından sıçrayan bir çamur, Yavuz Selim in giydiği sırmalı kaftanının üzerine sıçradı ve kirletti. Yavuz Sultan Selim; “ - Halka rehberliği ancak ilim ve ahlakta yükselmiş olanlar yapabilir!” demiştir. “- Bana başka bir kaftan veriniz. Bu kaftan de böylece hazinemde saklansın!”, demiş ve sırtındaki kaftanın sandukasına örtülmesini vasiyet etmiştir. “ -  Âlimlerin atlarının ayaklarından sıçrayan çamurun bile makbul olduğunu gelecek nesiller ibretle görsün! Çünkü âlimler her zaman padişahlara lazımdır.” Diyerek âlimlerin değerini vezir...

Allah’ü Teâlâ’ya Tevekkül Edin

Allah’ü Teâlâ’ya Tevekkül Edin Moğolların Anadolu umumi valisi Baycu Noyan Konya'yı muhasara etti. Konyalılar gayet sıkıntılı ve ıstıraplı günler yaşadı. Muhasaranın kaldırılması için Mevlânâ hazretlerinin huzuruna çıkıp; "Efendim! Bize merhamet ediniz. Baycu Noyan bildiğiniz gibi Konya'yı muhasara etti. Çoluk-çocuğumuzla gayet sıkıntıya düştük. Korku içinde yaşıyoruz. Şayet bize yardım etmezseniz sonumuz felâket olur. Çünkü Baycu Noyan hangi şehri fethettiyse halkı kılıçtan geçirip mallarını yağmaladı. Bu işe bir tedbir istirham ediyoruz." dediler. Mevlânâ; "Siz Allah’ü Teâlâ’ya tevekkül edin. Doğru bir itikat ile Cenab-ı Hakk'ın evliyasını vesile ederek dua edin. İnşallah sıkıntınız def olur." buyurdu. Sonra şehirden dışarı çıkıp meydanın ortasında durdu. Kıbleye dönerek namaz kılmaya başladı. Etrafta binlerce Moğol askeri vardı. Baycu Noyan'a kocaman bir çadır kurmuşlardı. Askerler hemen komutanlarına koşup; "Şehirden yaşlı bir...

Bir Kapı Var Kapanmıyor

Bir Kapı Var Kapanmıyor Bir zamanlar valilik yapan birisinin çok güzel bir bahçesi vardı. Rengârenk çiçeklerle donatılmış, tam bir zevk ve sefa yeriydi. Bir gün vali, bu bahçeye geldi. Vali, bir bahane ile kadının kocası olan bahçıvanı, bir iş için dışarıya gönderdi. Kadına da dedi ki: -Bahçenin kapılarını kapat. Hiç bir kapı açık kalmasın! Kadın, akıllı ve namuslu idi. Valinin kendisine kötü niyet taşıdığını anladı. Gidip bir ağacın arkasına saklandı ve biraz sonra gelip dedi ki: -Kapıları kapattım. Yalnız bir tanesi kaldı. Onu kapatmaya gücüm yetmiyor. Ne kadar uğraşsam da kapatamıyorum. -O, hangi kapıdır? -Bu kapı, Allah’ü Teâlâ’nın (Basir) sıfatıyla bizi gördüğü kapıdır. Vali, bu sözü duyunca, pişman olup tövbe etti. Bir daha aklına böyle kötülükler getirmemek için, Allah’ü Teâlâ’nın sevgili kullarından birinin bulunduğu yere gidip, onun sohbetinde yetişti. Allah’ü Teâlâ’nın sevgili kullarından biri oldu. Basir: Her şeyi gören. Allah her şeyi, herkesin yaptığı...