Kayıtlar

Vefa etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Ey Habersiz Bu Dünyanın Vefası Yok

  Ey Habersiz Bu Dünyanın Vefası Yok   Ey habersiz, bu dünyanın vefâsı yok, Âhirete yanmaz mısın ey zâlim? Hakk emrini tutmayıp burada güç kılarsın, Bir Allah’tan korkmaz mısın ey zalim?   Kıyâmet gün Allah’ım özü hâkim olacak, Güç gösterenlerin tümünden öcünü alacak, Cennetlik-cehennemlik hepsini soracak, Öleceğim diye sanmaz mısın ey zalim?   Ölüp varsan, kabre malın ele girmez, Mal acısını görürsün, şüphe değil, Aş versen, haram olsa, fayda olmaz, Kabirde yalnız yatmaz mısın ey zalim?   Karanlık kabrin ara, zorluk olası, Yemişlerin ağu-irin, kan olası, Yılan, çıyan ateşi sana giysi kılası, İşitip, ibret almaz mısın ey zalim?   Burada ibret almayıp, kabirde ibret alasın, Girince ateşli sorgucu, onu göresin, Kurtulmaya yer bulamayıp mahzun olasın, Yanar ateşten korkmaz mısın ey zalim?   Kabre girer cehennem ateşi heybet ile, Korkmayan, korkacak orada ibret ile, Fayda olmaz o şu günü hasret ile,...

Vefa Hakkında Bir Hikâye قصة عن الوفاء

  Vefa Hakkında Bir Hikâye قصة عن الوفاء   Yaşlı bir adama sokakta yürürken bir bisikletli çarpmış ve hafif yaralanmış. عندما كان يمشي رجل مسن في الشارع صدمته دراجة وكان قد أصيب بجروح خفيفة Hemşireler, röntgen çekerek her hangi bir kırık veya çatlak olup olmadığını inceleyeceklerini söylemişler. اخبره الممرضات انهم سيقومون بعمل صور اشعة ويدققون فيها ليروا ان كان هناك كسر او شعر Yaşlı adam huzursuzlanmış. ضاق صدر الرجل المسن Acelesi olduğunu, röntgen istemediğini söylemiş. أخبرهم انه في عجلة من أمره ولا يريد الأشعة Hemşireler merakla acelesinin nedenini sormuşlar. أثار فضول الممرضات وسألوه عن سبب عجلته Eşim huzur evinde kalıyor. زوجتي تقيم في دار العجزة Her sabah birlikte kahvaltı etmeye giderim, gecikmek istemiyorum.” Demiş. قال صباح كل يوم اذهب لتناول الفطور معها، ولا أريد أن اتاخر Hemşire: ”Eşi...

Gerçek Bir Vefa Hikâyesi

Gerçek Bir Vefa Hikâyesi   1939 senesinde Filistin'li bir öğretmen, Riyad'da görev yaptığı okulların birinde, öğrencilerinden birisinin yüzünde, büyük bir üzüntü fark etti. Öğrenciye sebebini sordu. Çocuk: “- Okulun bir gezi düzenlediğini, katılım parasının bir riyal olduğunu, ama ailesinin çok fakir olduğu için bu parayı ödeyemeyeceğini için üzüldüğünü…” söyledi. Öğretmen, çok akıllıca bir düşünce ile doğru cevabı bir riyal olan bir yarışma yaptı. Tabii ki soruyu küçük öğrenciye sordu. O da cevabı verip bir Riyali aldı . Öğrenci tarif edilemeyecek kadar sevindi ve geziye katıldı. Haliyle o küçük çocuk, ailesinin şiddetli fakirliği sebebiyle, eğitimini tamamlayamadı. Hamal olarak, günde yarım riyal karşılığında, yük taşımaya başladı. Sonra, o zamanlarda elektrik olmadığı için, gazyağı tenekeleri taşıdı. Sonra bakkalda satıcı olarak, sonra da aşçı olarak çalıştı. Sonunda 400 riyal biriktirdi ve onunla bir Bakkal Dükkânı açtı. Sonra hacıların dövizle...

Ahde Vefa Böyle Olur!

Ahde Vefa Böyle Olur! Hire kralı Numan b. Münzir, bir gün veziriyle birlikte ava çıkar. Ebu Kâbûs lâkaplı Nu’mân bin Münzir (580-602), milâdî 268-633 yılları arasında Irak ve Arap Yarımadasında hüküm sürmüş olan Lahmî Oğullarının (Benû Lahm/ Hîre Krallığı) en meşhur krallarından olup, Câhiliyye Dönemi Arap tarihinde, “Sâhibu Yevmu’l Bu’s ve Yevmu’l Naîm/ Keder ve Nimet Günü Sahibi” olarak vasıflandırılmaktadır. Nu’mân bin Münzir, bir gün (Yevmu’l Bu’s) insanlara kötülük yapardı, diğer gün de (Yevmu’l Naîm) iyilik. Keder günü olduğu bir sabah, yanına hizmetçisi Şerîk bin Adiyy İbn Şurahbil’i de alarak gezintiye çıkan Nu’mân bin Münzir, yolda el-Tâi kabilesine mensup olan bir fakir Bedevî ile karşılaştı. Çoluk çocuğuna yiyecek bulmaya çıkan Bedevî, o günün keder günü olduğunu, dolayısıyla da öldürülmesinin kesin olacağını biliyordu. Bu yüzden, Numân bin Münzir’e, “Ey Melik, bu günün keder günü olduğunu biliyorum. Ancak, çoluk-çocuğum açlıktan kıvranıyorlar. Bana izin ver...

Ahde Vefa

Ahde Vefa Hz. Ömer arkadaşlarıyla sohbet ederken, huzura üç genç girerler. Derler ki: - Ey halife, bu aramızdaki arkadaş bizim babamızı öldürdü. Ne gerekiyorsa lütfen yerine getirin. Bu söz üzerine Hz. Ömer suçlanan gence dönerek: - Söyledikleri doğru mu diye sorar. Suçlanan genç der ki: - Evet doğru. Bu söz üzerine Hz. Ömer "anlat bakalım nasıl oldu" diye sorar. Genç anlatmaya başlar: - Ben bulunduğum kasabada hâli vakti yerinde olan bir insanım. Ailemle beraber gezmeye çıktık. Kader, bizi arkadaşların bulunduğu yere getirdi. Affedersiniz hayvanlarımın arasında bir güzel atım var ki, dönen bir defa daha bakıyor. Hayvana ne yaptıysam bu arkadaşların bahçesinden meyve koparmasına engel olamadım. Arkadaşların babası içerden hışımla çıktı atıma bir taş attı, atım oracıkta öldü. Nefsime bu durum ağır geldi, ben de bir taş attım, adam öldü. Kaçmak istedim fakat arkadaşlar beni yakaladı. Durum bundan ibaret" dedi. Hz Ömer: - Söyleyecek bir şey yok. Bu suçu...