Kayıtlar

Yâr etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Seher Vakti Çaldım Yârin Kapısın

Seher Vakti Çaldım Yârin Kapısın   Seher vakti çaldım yârin kapısın, Baktım yârin kapıları sürmeli… Boş bulmadım otağının yapısın, Çıkageldi bir gözleri sürmeli…   Açtırdım kapıyı girdim içeri, Aklımı başımdan aldı o peri, Dedim sende buldum hâlis gevheri, Dedi yok yok bir mehenge sürmeli…   Dedim hiç yapı yok senin yapında, Oynanılmaz urganınla ipinde, Dedim dahi çok mu duram kapında, Dedi yok yok seni burdan sürmeli…   Dedim ki ne kadar yüzümden bezdin, Etim kebab ettin derimi yüzdün, Âşık katletmeye silah mı dizdin, Martini mavzeri bir dem sürmeli…   Şu kevn ü mekânı tutmuş ışığın, Nöbeti bekleyen alır keşiğin, Beklemeli o sultanın eşiğin, Günde yüz bin kerre yüzler sürmeli…   Agâhî karıştır kanı yaş ile Dost bulunmaz hayal ile düş ile Yetilmez menzile bu gidiş ile Hemen aşk atına binip sürmeli…     (Âgâhî Rahmetullahi Aleyh)

El Kârda, Gönül Yârda…

El Kârda, Gönül Yârda… Nakşibendiyye yolu büyüklerinden, Şah-ı Baheddin Nakşibendi Hazretlerinin Halifesi Muhammed Parisa Hazretleri, Müridanıyla Hacca gitmişler… Resülullah Sallallahü Aleyhi Vesellem’i ziyaret amacıyla Medine-i Münevvereye vardıklarında çarşıda gözleri bir gence ilişir. Ticaret yapmakta ve bir hayli altın kazanmaktaymış. Birde kalbine nazar edelim demişler. Gencin kalbi Allah’ı zikir halinde “— Allah! Allah!” , dediğini mana gözüyle gören, Muhammed Parisa Hazretleri, İhvan-ı Kiram’a dönerek; “ — El Kârda, Gönül Yârda” buyururlar. Mekke-i Mükerreme’ye geçilmiş. Kâbe ziyareti sırasında, Kâbe örtüsüne yapışmış Piri Fani ihtiyar ağlamaktaydı. “— Keşke ben de böyle ağlayarak Hakk’a ilticâ edebilsem.” der ve adamın hâline gıpta eder. Kalplerinde nazar ettiklerinde Allah’tan dünya nimetlerini talep ettiğini görmüşler. Meğerse ihtiyar kişi Allah’tan dünyalık istemekteymiş. Muhammed Parisa Hazretleri yine müridana döner.    ...

Dokuz Şey, İnsana Eziyettir

Dokuz Şey, İnsana Eziyettir 1- Kendi nefsi için dua edip ana- babası ve müminler içinde dua etmemek, 2- Camiye girip iki rekât namaz kılmadan çıkmak, 3- Kabristan yanından geçerken onların ruhuna fatiha okumamak, 4- Cuma günü bir şehre girip o yerden cuma namazını kılmadan ayrılmak, 5- Semtlerine yerleşen âlimleri ziyarete gitmemek, 6- İki adam bir araya gelip arkadaş olurlar da birbirlerinin ismini öğrenmeden ayrılmak, 7- Meşru bir ziyafete davetli olup ta gitmemek, 8- Gençliğini ilim ve ahlaktan uzak tutup tüketmek, 9- Komşusu aç olduğu halde kendisi tok halde yatmak...  Süfyan es Sevri

En Büyük Yâr

En Büyük Yâr Özledim, özledim, çok özledim seni YÂR! Sevdana talip olmuşum, Kevser Irmağının yanında buluşmaya kaç var? EN BÜYÜK YÂR'e: Ya rab sana havale, kula zulm eden başlar; Susturulsa da dilim, susturulmaz ki yaşlar… Gündüz güneş üşütür, gece yangınlar başlar; Beni sevdaya hicran, aşklara yâr kıl rabbim… Ey Gül Yüzlü Sevdiğim, Gül yetimi yüreğimin sana bir maruzatı var; Bir gün senin isminle yanaştı bir yabancı yanıma kadar, "Gül kokusu getirdim" dedi mutaf diyârından sana Ve o anda Allah biliyor ya; yıkıldım ayaklarıma… Seherlerde mübarek gül kokunu kokladığım, sevgini yüreğime damıttığım anın hükmünden bu yana çıkmıyor aklımdan o kutlu sevdan..." Gözyaşlarımın duru durağı yok bilesin. Oysa bu hasreti zincirlemeyi ne çok isterdim... Ama özlemin biterse ben de biterim YÂR… Ezanlara beş vardı, benim gönlüm sana akardı, Tüm sevdalarım şaha kalkmış, isyanlardaydı. Serçelerin ötüşleri ile kendimi avuturken, selamımı meleklerle sa...

Allah Var, Allah Yâr

Allah Var, Allah Yâr Oku ve aklet demişti Yaradan. Sizler başıboş değilsiniz. Sizin bir sahibiniz var, bir yaratıcınız var demişti tüm nebiler. İşte Allah’ın kelâmı burada. Anlayın ve tatbik edin demişti hayatlarınıza. Hakkı görün ve yalnız O’na yönelin dedi tüm elçiler. “Ant olsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?” ﴾ Enbiya 10 ﴿ Peki, biz ne yaptık? Biraz istişare edelim vicdanımızla, nefsimizle… Okuma yazma bilmiyor muyuz, aklımızı mı kaçırdık, yoksa deli taklidi mi yapıyoruz anlamamak için? Hayır, hayır hiç bir bahanenin kabul olur yanı yok! Ne tam manasıyla okuduk, ne anlamak istedik. Ne düşündük, ne de sorguladık, samimi bir şekilde şu kutsal gayeyi. Hazıra ve bedavaya alışır hale geldik artık. Menfaatimize uygun olanı kabul ettik. Ne yazık ki ilk kelimesi “OKU” olan kitabımızı hakkıyla okuyamadık. Ve şu gaflet batağının kenarlarında yürümeye başladık hayâ etmeden. Gezintiye çıktı ...