Kayıtlar

Yaşar etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Peygamber Efendimiz Aleyhisselâm’ın Gözleri Yaşartan Öğüdü

  Peygamber Efendimiz Aleyhisselâm’ın Gözleri Yaşartan Öğüdü   Sahâbe, Resûl-i Ekrem’in sözleri karşısında ürperir, kalpleri titrer ve gözlerinden yaş akıtarak ağlarlardı. Bütün bunlar, samimiyetle inanmanın, itaat arzusu içinde olmanın, Allah ve Resûlü’nü sevip, saymanın birer göstergesidir. Kur’an ve Sünnet karşısında bizlerin de örnek almamız gereken davranışlardır. Ebû Necih İrbâz İbni Sâriye Radıyallahu Anh şöyle dedi:   “Resûlullah Sallallahu Aleyhi Vesellem   bize çok tesirli bir öğüt verdi. Bu öğütten dolayı kalpler ürperdi, gözler yaşardı. Bizler:   - Ey Allah’ın Resûlü! Bu öğüt, sanki ayrılmak üzere olan birinin öğüdüne benziyor, bari bize bir tavsiyede bulun, dedik. Bunun üzerine:   – “Size, Allah’a çok saygı duymanızı, başınıza bir Habeşli köle bile emir olsa, onu dinleyip itaat etmenizi tavsiye ederim. Benden sonra sağ kalıp uzunca bir hayat sürenler pek çok ihtilaflar görecekler. O zaman sizin üzerinize gerekli olan, benim sünnetime ve doğru yolda olan H

Nasıl Yaşarsanız Öyle Ölürsünüz Nasıl Ölürseniz Öyle Dirilirsiniz!

  Nasıl Yaşarsanız Öyle Ölürsünüz Nasıl Ölürseniz Öyle Dirilirsiniz!   Ölümü nasıl karşılamalıyız? “Kişi yaşadığı hâl üzere ölür ve öldüğü hâl üzere haşrolunur” hadisinin anlamı. Hayat, âdeta bir bardağı dolduran damlalar gibidir. Son nefes de, bardağı taşıran son damladır. Bardaktaki suyun berraklığı, damlaların berraklığına bağlıdır. Cenâb-ı Hakk’ın huzûruna tertemiz çıkabilmek için, o damlaların günah ve mâsiyet çamuruyla kirletilmemesi elzemdir. Son nefesteki mânevî hâlimizin en büyük habercisi, şu anki nefeslerimizi nasıl kullandığımızdır. Öyleyse bu fânî âleme güzel vedâ edebilmek için, alıp verdiğimiz her nefesin, son nefese hazırlık mâhiyeti taşıması zarurîdir. Zira: “Kişi yaşadığı hâl üzere ölür ve öldüğü hâl üzere haşrolunur.” buyrulmuştur. (Münâvî, Feyzü’l-Kadîr Şerhu’l-Câmii’s-Sağîr, V, 663) Yani dünya hayatında yaşadığımız ibadet, muâmelât ve ahlâk ile alıp verdiğimiz bütün nefeslerin mânevî keyfiyeti, son nefesimizin bir nevî pusulası hükmündedir. Aynı zamanda

Hey! Kim Var Orada?

Hey! Kim Var Orada? Küçük Ali dedesi ile tarlaya gitmişti. Dedesi öküzlerle çift sürerken bir taraftan da Ali’yi izliyordu. Ali’de ormanın kenarında oynuyordu. Ali, bir ara ormandan sesler duydu. Hemen ormana dönerek; -“Hey kim var orada?” diye seslendi. -“Hey kim var orada?” diye cevap geldi ormandan… Ali şaşırmıştı; yeniden; -“Kimsin ortaya çık!” diye tekrar seslendi. -“Kimsin ortaya çık!” diye cevap geldi ormandan… -“Oraya gelirsem, seni çok fena döverim!” diye seslendi, sinirli bir şekilde.             -“Oraya gelirsem, seni çok fena döverim!” diye cevap geldi ormandan, sinirli bir şekilde… -“Haydi! Gel de ağzını, burnunu dağıtayım!” diye seslendi, çok daha sinirli… -“Haydi! Gel de ağzını, burnunu dağıtayım!” diye cevap geldi ormandan, çok daha sinirli… Ali daha da kızmıştı. -“Sen çok kötü, kaba birisin… Ne olacak, orman ayısı!” diye seslendi. -“Sen çok kötü, kaba birisin… Ne olacak, orman ayısı!” diye cevap geldi ormandan… Ali sinirinden ağlamay