Kayıtlar

yaşanmış etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

İbrahim Amca ve Cadallah Kuran (Yaşanmış Hikâye, Sonuna Kadar Okuyun...)

İbrahim Amca ve Cadallah Kuran’ın Hikâyesi   Bu kaleme aldığım, yaşanmış gerçek bir hikaye...  Mısırlı doktor Saffet Hicazi’den dinledim bir Tv kanalında... Kendisi de, olayın kahramanından bizzat dinlemiş...   İbrahim Amca bir Türk... Fransa’da yaşıyor ve mütevazı bir bakkal dükkanı var, daha doğrusu küçük bir marketi... O’ndan alışveriş yapan bir sürü site sakini var dükkanının çevresinde... Her milletten, her dinden, her renk ve ırktan pek çok insanlar...   Olayımızın kahramanı Cad, 7 yaşında bir Yahudi çocuğudur... Cad, hergün gelir ve İbrahim Amca’dan alışveriş yapar, her gelişinde de sahibine hissettirmeden(!) bir çikolatayı cebine indiriverir... Bu aylarca böyle devam eder... Birgün yine gelir, alışveriş yapar ama her zaman yaptığı gibi çikolata almaz, çıkar... İbrahim Amca, arkasından seslenir şefkatle; “Caad, bugün çikolatanı almadın ” Ve uzatır ona her zaman Cad’ın aldığı çikolatayı... Şaşırır çocuk ve; “Biliyor muydun?” der hayretle... İbrahim Amca başını ...

Verdikçe Çoğalan Buğdaylar… (Yaşanmış Gerçek Bir Hikâye)

Verdikçe Çoğalan Buğdaylar… (Yaşanmış Gerçek Bir Hikâye)   85 yaşında bir dedemiz, 14 yaşındayken yaşadıklarını şöyle anlatıyor… Ankara'nın Çubuk ilçesinin bir köyünde babası köyün en zengin kişisiymiş. Annesi tam bir Osmanlı kadını. Babası ölünce annesi ağalığı bırakmamış. Ağalıktan kasıt da köylüye göz kulak olmak, ihtiyacı olanın ihtiyacını görmekmiş. Öyle çok arazi ekerlermiş ki köyde ekini (Buğdayı) olmayan kimse kalmazmış. Çünkü olmayana da annesi verirmiş. İkinci Dünya Savaşı yıllarında kıtlık olmuş. Ambarlar boş kalmış. Annesi köyden ekin isteyenlere de vermeye devam etmiş ama ambarlarının tamamen boşaldığını geç fark etmiş. Öyle ki son isteyen kişiye ekin verirken fark edebilmiş ama yine de boş çevirmemiş. Aynı gün çiftliğe bir yabancı gelmiş ve:   "- Açım! Bana bir ekmek verir misiniz?" demiş. Annesi: "- Ayak üstü olmaz! Siz şöyle oturun, ben size yemek hazırlayıp bir sofra getireyim!" demiş. Sofrayı hazırlayıp gelince bir bakmış ...

Çok Para Buldu Bakın Sonra Neler Oldu? Cizre'de Bir Yıl Önce Yaşanmış Gerçek Bir Olay

  Çok Para Buldu Bakın Sonra Neler Oldu? Cizre'de Bir Yıl Önce Yaşanmış Gerçek Bir Olay   Fakir kadın ve yaşlı annesi Kırmızı Medrese yolunda ilerlerken kaldırımda kapalı bir poşet bulurlar. Kadın poşetin içine bakar poşetin içi para dolu… kadıncağız olduğu yere oturur ve şok olur. Beklemeye başlar. Belki paranın sahibi parasını aramak için tekrar geri döner diye... Kaldırımda oturmaya başlar. Bir müddet geçtikten sonra; gözünde yaş akan bir adam ağlayarak oradan gelen geçen insanlardan; “- Paramı kaybettim bir poşetin içindeydi. Böyle bir poşeti gördünüz mü?” diye sağa sola kaçışıyor. Kadın kaldırımda oturarak adamı seyrediyor. Artık kadın emin olmuştur. Bu paraların bu adama ait olduğunu… “- Amca diyor poşetin rengi nedir içinde ne varki sen bu kadar üzgün şekilde arıyorsun?” “- Evimi sattım, tapudan gelirken yolda siyah poşetin içinde paramı düşürdüm, paramı arıyorum!” Kadın hemen çarşafının altında poşeti çıkararak adama verir. Adam bu sefer aevincinden...

Paramız Olur Olmaz Getirip Borcumu Ödeyeceğim (Yaşanmış Gerçek Bir Hikâye)

  Paramız Olur Olmaz Getirip Borcumu Ödeyeceğim    Bir gün çok fakir giyimli bir kadın yüzünde bir hüzünle manava girer. Dükkân sahibine mahcup bir şekilde yaklaşır. “- Kocasının çok hasta olduğunu, çalışamaz duruma düştüğünü ve yedi çocuğu ile birlikte aç kaldıklarını ve yiyeceğe ihtiyaçları olduğunu…” söyler. Manav ona ters bir şekilde bakarak; derhal dükkânını terk etmesini ister. Kadın ailesinin ihtiyaçlarını düşünerek: “- Lütfen efendim!” der. “Paramız olur olmaz getirip borcumu ödeyeceğim!” Manav: “- Kendisine bir kredi açamayacağını çünkü onun eski müşterisi olmadığını, kendisinde bir hesabının bulunmadığını…” söyler.        O sırada dükkânın dışında bekleyen bir müşteri ikisinin arasında devam eden bu konuşmayı dinlemektedir. İçeriye girerek manava yaklaşır ve: “- Ben o kadının almak istediklerine kefilim der. Ailesinin ihtiyacı olan şeyleri ona ver.” Bunun üzerine manav çok isteksiz bir şekilde kadına döner ve:...

İffetli Mazlum Bir Kızın Ahı Ve Sonucu (Yaşanmış İbretlik Bir Hikâye)

İffetli Mazlum Bir Kızın Ahı Ve Sonucu (Yaşanmış İbretlik Bir Hikâye)        Hikâyeyi eski edebiyat hocası olan Kamil Hoca öğrencilerine anlatmış.        Kendisi 70’li yıllarda öğretmenliğe başladığında, o yıl müzik öğretmeninin kocasının başından geçen olayı anlatıyor.        Erzincan Valiliği’nde görev yapıyordum. Oranın valiliğinde, memur ve atama işleri ile ilgileniyordum.        O vakit Erzincan’da genç bir Ayşe hemşire vardı. 20-22 yaşlarındaydı. Annesi ise felçli idi. Ekseri ilçe ve köylere gider, iğne yapar, ilaç verir, kadınların doğumlarına ebelik yapardı. Oldukça iffetli ve izzetli biriydi. Annesine sadakatle bakar, civar halka hizmet etmekten geri durmazdı. Bekârdı.        Bir gün yine köylerden birine giderken, nüfuzlu bir ağa görmüş ve ağa kendisiyle evlenmesi için Ayşe Hemşire’ye haber göndermişti. ...

Bir Saat Ömrünüz Kaldı

Bir Saat Ömrünüz Kaldı Dr. Nazım İntepe (Yaşanmış bir hâdisedir) Acil servisteydim. Mesleğe yeni başlamanın heyecan ve zevkini yaşıyor, “Doktor bey!” hitabına alışmaya çalışıyordum. Her büyük hastahanenin acil servisinde olduğu gibi, burada da nöbet hareketli geçiyordu. Tecrübeli uzman hekimlerin yanında, bana pek sorumluluk düşmüyordu. Ben sadece olup bitenleri dikkatlice izleyerek tecrübe kazanmaya çalışıyordum. Saat gecenin bir buçuğuydu. İki bayan, kollarından tuttukları, 16-17 yaşlarında, esmer, topluca bir delikanlıyı hastahaneye getiriyordu. Delikanlının babası olduğu anlaşılan bir bey arkalarından soluk soluğa geliyor, bir yandan da şöyle sesleniyordu: “— Kurtarın yavrumu, kurtarın çocuğumu!” Nöbetçi doktor, gecenin yorgunluğuyla gömüldüğü koltuğundan doğruldu. Bu arada hemşireler yeni gelenleri karşılıyordu. Ben doktorun yanında ayakta bekliyordum. Adam konuşmaya devam ediyordu: “— Doktor bey, oğlum intihar niyetiyle ilâç içmiş. Annesi fark edince, hemen g...

Yaşanmış Çok Acıklı Bir Hikâye

Yaşanmış Çok Acıklı Bir Hikâye Dursun küçük yaşlarda rahmetlik babasının yanında çırak olarak yetişmiş maharetli bir inşaat ustasıydı. Askerden yeni gelmiş evlilik hazırlıkları yapıyordu. Babadan kalma eski evi yıkıp yenilemek istedi. Önce ahırı yaptı. (Eskiden ahır evin altında oluyordu) Sonra ahırın üstüne evi yaptı. Merdivenin korkuluklarını daha tamamlayamamıştı. Korkulukların nakışlı ve çok güzel olmasını istiyordu. O yüzden acele etmiyordu. Annesinin haykırması ile irkildi. -Oğlum bir de usta olacaksın! Bir tel dolabı (Eskiden buzdolabı yoktu, tel dolaplar evin serin yerine konuyor buzdolabı görevi görüyordu) yapmadın. Bak kedi tenceredeki sütü içmiş, kaçıyor… Dursun Usta çok kızmıştı. Kedi bacaklarının arasından geçerek kaçtı. O anda eline bir tuğla parçası geçti. O kızgınlıkla yerden kaptığı tuğlayı bütün gücüyle kediye fırlattı. Tuğla kedinin kafasına çarpmıştı. Kedi birden havada takla atarak yerde yuvarlandı. Bacaklarını açarak uzandı kaldı. Dursun Usta’nın kı...

Azrail Aleyhisselâm’ın Güzelliği (Yaşanmış Gerçek Bir Hatıra)

Azrail Aleyhisselâm’ın Güzelliği (Yaşanmış Gerçek Bir Hatıra) Onkoloji Doktoru Haluk Nurbaki “Ben, 40 yıllık bir kanser uzmanı olarak maddeyi aşan sayısız olayla karşılaştım ve bunları, o olaya şahit olanlarla birlikte belgeleyerek özel bir arşiv yaptım. Bunlardan 1976 yılında yaşanmış bir olayı size nakletmek istiyorum. Kanser hastanesinde başhekimken Serap adında genç bir hanım hastam vardı. Bu hastam göğüs kanserine yakalanmış ve tedavi için yurt dışına gitmek istemesine rağmen, bazı formaliteler sebebiyle o imkânı bulamamıştı. Serap'ı özel bir ilgiyle bizzat ben tedavi altına aldım. Ve kısa bir süre sonra da ALLAH Celle Celâlüh'ün izniyle iyileştiğini gördüm. Ancak Serap'ın da bütün diğer kanserliler gibi ilk 5 yıllık süreyi çok dikkatli geçirmesi gerekiyordu. Bir iş kadını olan Serap, 4 yıl kadar sonra 1 ihale için İzmir'e gitmek istedi. Kış aylarında olduğumuz için uçakla gitmesi şartıyla kabul ettim. Maalesef bilet bulamamış ve benden habersiz bindi...