Kayıtlar

yapılan etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Yapılan İyiliği Başa Kakmak

Yapılan İyiliği Başa Kakmak   İki arkadaş bir gün kırlarda geziyorlarmış. Birden şiddetli bir yağmur yağmaya başlamış. Birisinin iki tane şemsiyesi varmış, diğerinin ise hiç yokmuş. Şemsiyesi olan iki şemsiyeyi de çıkarıp birisini kendisi diğerini de arkadaşına vermiş. İkisi de ıslanmaktan kurtulmuşlar. Aradan birkaç geçmiş. İki arkadaş bir gün parkta buluşmuşlar. Şemsiye veren: “- Bak demiş. İyiliğimi sakın unutma! O gün şemsiyemi vermeseydim, halin ne olurdu?” “- Teşekkür ederim, gerçekten çok iyi kalplisin, çok işe yaradı.” Biraz sonra densiz arkadaşı demiş ki; “- O günkü iyiliğimi sakın unutma! Şemsiyeyi vermeseydim halin ne olurdu? Islanır, üşütür hasta olurdun!” “- Çok teşekkür ederim, gerçekten çok makbule geçti! Demiş. Biraz sonra parktaki havuzun başına oturup kuru yemiş yemeye başlamışlar. Densiz arkadaş tekrar: “- Bak demiş o günkü şiddetli yağmurda yaptığım iyiliği sakın unutma! Şemsiyemi vermeseydim halin ne olurdu? Belki de zatürree olur, ölürdün...

Bencillik Yapılan Tek İyiliği De Kötülüğe Dönüştürdü

  Bencillik Yapılan Tek İyiliği De Kötülüğe Dönüştürdü   Vakti zamanında, hayatını boş işlerler geçiren, insanlara devamlı kötülük eden bir adam yaşıyormuş...   Bu adam da her canlı gibi vakti olunca ölüp ahirete göç etmiş...   Dünyada herhangi bir iyilik yapmadığı sevap işlemediği için ahirette cehennemin kapısına gelen bu adamı bir melek karşıladı...   Melek, bu günahkâr adama; “- Hayatta iken tek bir gün birisine küçük bir iyilik yaptıysan bile bu kapıdan içeriye girmeyeceksin.” Dedi. Adam uzun uzun düşünmeye başladı...   Onca günah işlemişti ama en ufak bir iyilik yapmamıştı...   Sonra aklına bir anısı geldi...   Gözleri parladı ve hemen meleğe anlatmaya başladı; “-   Bir gün balta girmemiş bir ormanda dolaşıyordum...   Karşıma bir örümcek ağı çıktı ve ben örümceği ezmemek için yolumu değiştirdim...   Acaba bu bir iyilik sayılır mı ?” dedi...   Melek, adama gülümsedi ve elini şaklattı...   Hemen bu se...

Balkan Savaşlarında Yunan ve Bulgar Çetelerince Osmanlı’ya Yapılan Zulümler

Resim
  Balkan Savaşlarında Yunan ve Bulgar Çetelerince Osmanlı’ya Yapılan Zulümler   1912-1913 Balkan Savaşlarında Yunan ve Bulgar komitacılarınca Trakya’nın her köşesindeki köyler, Müslümanlara ait kutsallar (camiler, mezarlıklar vb…) yakılır yıkılır, harap hale getirilir. Halkın canı ve malının hiçbir güvencesi kalmaz. Çoluk çocuk, kadın kız gözetilmeksizin kıyımlar, tecavüzler birbirini izler. Ölenler nehirlere, su kuyularına atılmaktadır. Bulgar mezalimine dair bilgileri sağduyu ile yazan gözlemcilerin ve gazetecilerin haberleri Avrupa ve İstanbul basında geniş yer bulur. Nisan 1913 tarihli L’illustration gazetesi şöyle yazmaktadır : “Bulgar askerlerinin kin ve ihtirasına hedef olan Türk evleri, cehennemi gölgede bırakan bir faciayı yaşadılar. Yağma edildiler. Türk evlerinin kafes arkasında korku ile bekleşen kadınların gölgelerini sezen askerler, tekme ve dipçik darbeleriyle içeriye saldırdılar. Ellerine ne geçerse aldılar. Mücevher, halı, elbise, ayna ve her şey… Taşına...

Annesini Üzen Gence Yapılan Kabir Azabı!

  Annesini Üzen Gence Yapılan Kabir Azabı!   Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem bir gün, Selman-ı Farisî Radiyallahü Anh hazretlerine; “- Ya Selman Radiyallahü Anh! Seninle garipleri ziyarete gidelim!” buyurdular ve birlikte Medine Kabristanına gittiler... Peygamber Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem Selman-ı Farisî Radiyallahü Anh hazretleri ile kabristana gitmişlerdi. Resulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem efendimiz, bir kabrin başına varınca gözyaşları dökmeye, hatta hırka-i saadeti ıslanıncaya kadar ağlamaya başladılar. Selman-ı Farisi Radiyallahü Anh hazretleri; “- Ya Hayrelbeşer! Ağlamanızın sebebi nedir? Dedi. Resûl-i Ekrem Efendimiz Sallallahü Aleyhi Vesellem; - Bu kabirde yatan bir delikanlıdır; ona şiddetli azap olunmaktadır. Kardeşim Cebrail ’ e bu ehl-i kabre neden bu kadar azap edildiğini sordum, anasına asî olduğunu ve anasının da ona hakkını helâl etmediğini söyledi. Sen git Bilâl Radiyallahü Anh ’ a söyle, Medine halkını buraya çağ...

Camiye Giderken Yapılan Dua

Camiye Giderken Yapılan Dua اَللَّهُمَّ اجْعَلْ فيِ قَلْبِي نُوراً، وَفيِ لِسَانِي نُوراً، وَفيِ سَمْعيِ نُوراً، وَفيِ بَصَرِي نُوراً، وَمِنْ فَوْقِي نُوراً، وَمِنْ تَحْتيِ نُوراً، وَعَنْ يَمِينيِ نُوراً، وَعَنْ شِمَاليِ نُوراً، وَمِنْ أَمَامِي نُوراً، وَمِنْ خَلْفيِ نُوراً، وَاجْعَلْ فيِ نَفْسِي نُوراً، وَأَعْظِمْ ليِ نُوراً، وَعَظِّمْ ليِ نُوراً، وَاجْعَلْ ليِ نُوراً، وَاجْعَلْنيِ نُوراً. اَللَّهُمَّ أعْطِنيِ نُوراً، وَاجْعَلْ فيِ عَصَبيِ نُوراً، وَفيِ لَحْميِ نُوراً، وَفيِ دَمِي نُوراً، وَفيِ شَعْرِي نُوراً، وَفيِ بَشَرِي نُوراً. اَللَّهُمَّ اجْعَلْ ليِ نُوراً فيِ قَبْرِي وَنُوراً فيِ عِظَامِي، وَزِدْنِي نُوراً، وَزِدْنِي نُوراً، وَزِدْنِي نُورًا، وَهَبْ ليِ نُوراً عَلَى نُورٍ Anlamı: “Ey Allah’ım! Kalbimde bir nur, dilimde bir nur yap. Kulağımda bir nur, gözümde bir nur yap. Üstümde bir nur, altımda bir nur yap. Sağımda bir nur, solumda bir nur yap. Önümde bir nur, arkamda bir nur yap. Nefsimde bir nur yap. Benim için büyük bir nur ve yüce bir nur yap. Bana bir nur yap. B...

Namazda En Çok Yapılan 24 Yanlış

Namazda En Çok Yapılan 24 Yanlış 1-        İkamet Okunduktan Sonra Nafile Namaz Kılmak Ebu Hureyre! Radiyallahü Anh’tan rivayet edildiğine göre, Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurmaktadır: “Namaza kamet getirildiği zaman farz namazdan başka bir namaz yoktur.” Ebu Dâvud, Salatu’t-Tatavvu’ 5, 1266; Tirmizî, Salat 312, 421; Nesâî, İmame 60; İbn Mâce, İkametu’s-Salat 103, 1151. 2-        Namaz Esnasında Bakışları Kaldırmak Enes İbni Mâlik radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Bazı kimselere ne oluyor ki, namazlarında gözlerini semaya dikiyorlar?” Sonra sözünü daha da şiddetlendirdi ve: “Ya bundan vaz geçerler, ya da gözlerinin nuru alınır da kör olurlar” buyurdu. Buhârî, Ezân 92. Ayrıca bk. Müslim, Salât 117; Ebû Dâvûd, Salât 163; Nesâî, Sehv 9; İbni Mâce, İkâme 67. 3-        Tekbir Getirirken Elleri K...

Eve girerken ve Evden Çıkarken yapılan Dualar

Eve girerken ve Evden Çıkarken yapılan Dualar Eve Girerken Yapılan Dua Bir diğer sahih hadis de şöyledir; “Kişi evine girerken ve yemek yerken Allah’ı zikrettiğinde şeytan (ashabına) “Size burada ne geceleyecek yer, ne de akşam yemeği var, der” Müslim, (h.2018). . ‎ بِسْمِ اللهِ وَلَجْنَا، وَبِسْمِ اللهِ خَرَجْنَا، وَعَلىَ اللهِ رَبِّنَا تَوَكَّلْنَا Okunuşu: Bismillâhi velecnâ, ve bismillâhi harecnâ, ve alellâhi rabbenâ tevekkelnâ. Anlamı: Allah’ın adıyla girdik, Allah’ın adıyla çıktık ve sadece Rabbimiz olan Allah'a tevekkül ettik. Sonra âilesine selâm versin. Kaynak: Ebu Dâvud (4/325) tahric etti. Allâme Abdulaziz b. Baz, (Tuhfetü’l-Ahyar s.28) isnadının hasen olduğunu söyler. Evden Çıkarken Yapılan Dua 1 ‎ اَللَّهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ أَنْ أَضِلَّ، أَوْ أُضَلَّ، أَوْ أَزِلَّ، أَوْ أُزَلَّ، أَوْ أَظْلِمَ، أَوْ أُظْلَمَ، . أَوْ أَجْهَلَ، أَوْ يُجْهَلَ عَلَيَّ Okunuşu: Allahümme innî eûzü bike en edille, ev edalle, ev ezille, ev ezelle, ev ezl...

Teşehhüd İle Selâm Arasında Yapılan Dua

Teşehhüd İle Selâm Arasında Yapılan Dua Hz. Ali  Radıyallahu Anh  şöyle dedi: Resûlullah  Sallallahu Aleyhi Vesellem  namazda, teşehhüd ile selâm arasında yaptığı duayı şöyle diyerek bitirirdi: اَللَّهُمَّ اغْفِرْ لِي مَا قَدَّمْتُ وَما أَخَّرْتُ، وَمَا أَسْرَرْتُ وَمَا أَعْلَنْتُ، وَمَا أَسْرَفْتُ، . وَمَا أَنْتَ أَعْلَمُ بِهِ مِنِّي، أَنْتَ الْمُقَدِّمُ وَأَنْتَ الْمُؤَخِّرُ، لَا إِلَهَ إِلاَّ أَنْتَ Okunuşu: “Allâhümmağfirlî mâ kaddemtü vemâ ahhartü, vemâ esrartü vemâ a‘lentü, vemâ esraftü, vemâ ente a‘lemü bihî minnî, ente’l-mukaddimü ve ente’l-muahhir, lâ ilâhe illâ ente:   Anlamı: Allahım! Şimdiye kadar yaptığım, bundan sonra yapacağım, gizlediğim ve açığa vurduğum, ölçüsüz bir şekilde işlediğim ve benden daha iyi bildiğin günahlarımı affeyle! Öne geçiren de sen, geride bırakan da sensin. Senden başka ilâh yoktur.” Kaynak: Müslim, Müsâfirîn 201, Zikir 70. Ayrıca bk. Buhârî, Teheccüd 1, Daavât 10, Tevhîd 8, 24; Ebû Dâvûd, Salât 119, ...

İhlasla Yapılan Bir Amel

İhlasla Yapılan Bir Amel Hakk’ın; “İlle de çok kazanın!” diye bir emri yoktur. Cenâb-ı Hak, helâl ve meşrû yoldan kazanıp imkân nisbetinde infakta bulunmamızı istemektedir. Hayır-hasenâtın ecrinin de, onların miktarına değil, infak edilişindeki fedakârlık seviyesine bağlı olduğunu bildirmektedir. Nefis ve şeytan, kalbî zaafları bulunan kimi insanları da, sûret-i haktan görünerek aldatır: “Sen çok kazanmalısın ki çokça hayır-hasenat yapabilesin.” telkininde bulunur. O da nefsine hoş gelen bu fikri, dînî bir sâikle benimsiyormuş gibi, kendince birtakım gerekçeler üretir: “Ben çok kazanıp daha çok hayır-hasenat yapacağım.” der. “Zor durumdaki Müslümanlara infâk etmek için çok kazanmam lâzım.” der. “Görmüyor musunuz yeryüzündeki Müslümanların perişan hâlini? Biz de Müslümanları sömürenler gibi kazanıp güçlü olmalıyız ki onlarla baş edebilelim…” der. Sonra da; “Ne yapalım, piyasanın şartları böyle…” diyerek şer’î ölçülerden tâvizler vermeye başlar; fâize, karaborsacılığa,...

Yapılan İyilik Söylenmemelidir

Yapılan İyilik Söylenmemelidir Vaktiyle bulunduğu küçük yerde geçim sıkıntısı çeken dürüst ve temiz yaratılışlı genç bir adam, bir gün memleketine çok uzakta bulunan bir şehir merkezine giderek iş bulup çalışmaya, kendine yeni bir hayat düzeni kurmaya karar verdi. Bu niyetle vakit kaybetmeden hazırlanıp yola koyuldu. Genç adam bu yolculuğu sırasında yorum ve açıklaması kendisi için imkânsız olan bir takım olaylarla karşılaştı. Bunlardan biri şuydu: Bazı kimseler bir tarlaya buğday ekiyorlar, ekilen buğdaylar hemen yetişip olgunlaşıyor, onlar da hiç vakit kaybetmeden hasat ediyorlar, sonra bunları ateşe verip yakıyorlardı. İkinci olarak şuna şahit olmuştu: Bir adam büyük bir taşı kaldırmaya çalışıyor, kaldıramıyor; ama bu taşa bir tane daha ekleyince kaldırabiliyor, bir üçüncüyü ekleyince daha da rahat kaldırabiliyordu. Şahit olduğu bir başka olay da şu idi: Bir adam bir koyuna binmiş, onun üzerine birkaç kişi daha binmiş koşturuyorlar, arkalarından birileri de onla...