Kayıtlar

varsa etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Bir Suçlu Varsa O da Benim!

Bir Suçlu Varsa O da Benim!   Bir zamanlar Mısır’da çok şiddetli bir kuraklık ve kıtlık olmuş. Halk, gayb gözü açık olduğuna inanılan Mısırın evliyasından Zinnun-i Mısrî’ Kuddise Sirruh’un başına toplanmış. Demişler ki: “- Efendim, içimizde bir günahkâr varmış, onun yüzünden rahmet gelmiyor ve yağmur yağmıyormuş. Lütfen onu bir tesbit etsen, bize versen de, biz onu Mısırdan kovsak, rahmete kavuşsak! Kıtlıktan kurtulsak.”   Bunun üzerine Zinnûn Kuddise Sirruh: “- Öyle mi canlar!”, demiş, onları savdıktan sonra başını alıp Mısır’dan çıkıp gitmiş. Hayli zaman sonra yağmur gelmiş, Mısır’ın topraklarında bereket kaynamaya başlamış, halkın yüzü gülmüş, o ara Zinnûn da Mısır’a dönmüş. Bunu duyan halk Zinnûn Kuddise Sirruh’un başına toplanmış: “- Nerelere gittiniz efendim, sizi hayli zamandır arıyoruz, bulamıyoruz”, demeleri üzerine Zinnûn Kuddise Sirruh cevap vermiş: “- Evladım, duydum ki içinizde bir günahkâr varmış, onun yüzünden ülkenize yağmur gelmiyormuş. Ben de ...

Kişinin Kalbinde Hangi Sevgi Varsa Onunla Gider

  Kişinin Kalbinde Hangi Sevgi Varsa Onunla Gider   ·      Bugün çürük olan, yarın da çürük olur . ·      İnsan hür iradesi ile uçağa, gemiye, otobüse binmekte serbesttir. Ama bindikten sonra kaptanın işine karışılmaz . ·      İnsan yaşlandıkça beyin hücreleri yavaş yavaş ölmeye başlar. Bildiklerini unutur, ilim kalmaz. En son kalb (yürek değil) hücreleri ölür. Çünkü kalbde sevgi vardır. Kalbinde bulunan sevgi ile ölür. Kalbinde hangi sevgi varsa onunla gider. Kalbdekiler unutulmaz. Allah sevgisi, Peygamber sevgisi, dine hizmet sevgisi … ·      Niyet çok önemli; haramlardan kaçıp, farzları yerine getiren, dinimize hizmet niyetinde olanın, her adımı zikir sayılır. Niyeti unutmamalı. Her sabah, (Allah Rızası için, ibadet ve dinime hizmet etmeye, rızkımı helalinden kazanmaya) diye niyet edenin, yaptığı her iş, attığı her adım zikir sayılır . ·      Nefsin gıdası haramdı...

Hz. Ali Radiyallahü Anh ve Dehri: Ya Varsa!

Hz. Ali Radiyallahü Anh ve Dehri: Ya Varsa!   Hz. Ali Radiyallahü Anh hazretlerine, birisi geldi. Adam, ölümü, tekrar dirilmeyi, ahirette hesabı, cenneti ve cehennemi inkâr ediyordu. Hz. Ali Radiyallahü Anh’a: “– Ya Ali, siz Müslümanlar ölüme ve ölüm ötesine inanıyorsunuz; biz ise inanmıyoruz. Siz cehennemden kurtulmak, cennete girmek için bir sürü ibadet ediyor, mallarınızı harcıyor, zahmete giriyorsunuz. Bu zahmetlere ne gerek var? Bunca zahmetlere değer mi? Hem ölümden sonra tekrar dirilmenin olacağı ne malum?”  Diye sordu.   Hz Ali Radiyallahü Anh adamı sükûnetle dinledi, sonra ona şu cevabı verdi:  “ “– Evet, ölümden sonra dirilmek, hesaba çekilmek, cennete veya cehenneme girmek, ya senin dediğin gibi yoktur; ya da bizim dediğimiz vardır. Önce senin dediğinin doğru olduğunu düşünelim. Ölümden sonra ahiret hayatı yoksa seninle biz aynı durumdayız. Sana da yok bize de yok. Bu arada bizim Allah’ü Teâlâ için kıldığımız namazların, yaptığımız ibad...

Aklın Varsa Gösterebilir misin?

Aklın Varsa Gösterebilir misin? Allah’ü Teâlâ’yı inkâr eden zeki bir dehri [ateist] vardı. Hıristiyan din adamları bu dehriye cevap veremeyince, sana ancak İslam âlimleri cevap verebilir diyerek onu Basra’ya gönderirler. Basra’ya gelip, dünyada bana cevap verebilecek bir âlim bulamadım der. Herkese meydan okur. Hammad hazretleri (hele önce bizim çocuklarla tartış, gerekirse âlimlerle görüşürsün) der, onun karşısına genç yaştaki Numan bin Sabit’i [imam-ı a’zam Ebu Hanife hazretlerini] çıkarır. Dehri, çocuk denilecek yaştaki bir gençle tartışmayı gururuna yediremez. Kürsüye yumruk vurur, “Hani nerede, o meşhur âlimleriniz” der. Genç Numan bin Sabit onu, onun silahı ile vurur. “Ne o der, demek benden korkmaya başladın? ” Dehri bu söze tahammül edemeyerek ilk sorusunu sorar: - Var olan şeyin başlangıcı ve sonu olmaması mümkün mü? - Mümkündür. - Nasıl olur? - Sayıları bilirsin birden önce hangi sayı vardır? - Bir şey yoktur. - Mecazi bir olanın önünde bir şey olmayı...

Rasûlullah Aleyhisselâm’ın Verdiği İki Tâlimât

Rasûlullah Aleyhisselâm’ın Verdiği İki Tâlimât 1- “Kimin üzerinde din kardeşinin ırzı,  nâmusu veya malıyla ilgili bir zulüm varsa altın ve gümüşün bulunmayacağı kıyâmet günü gelmeden evvel o kimseyle helâlleşsin. Aksi takdirde,  kendisinin sâlih amelleri varsa,  yaptığı zulüm miktârınca sevaplarından alınır,   (hak sâhibine verilir.) Şâyet iyilikleri yoksa zulüm yaptığı kardeşinin günahlarından alınarak onun üzerine yükletilir. ”  (Buhârî,  Mezâlim 10,  Rikâk 48) Âyet-i kerîmede de şöyle buyrulmaktadır: “Öyle bir günden korkun ki,  o günde hiç kimse başkası için herhangi bir ödemede bulunamaz; hiç kimseden  (Allah izin vermedikçe) şefaat kabul olunmaz,  fidye alınmaz; onlara asla yardım da yapılmaz. ”  (el-Bakara,  48) Yani,  bu dünyadan insanların haklarını yüklenerek âhirete giden kimsenin oradaki hâli,  yalnız büyük bir hüsran ve perişanlık olacaktır. Ve orada ne kaçılacak bir mekân,  ne de geri d...