Kayıtlar

Yaz etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Acılarınızı Kuma Ve İyilikleri Taşa Yazmayı Öğrenin!

  Acılarınızı Kuma Ve İyilikleri Taşa Yazmayı Öğrenin!   İki arkadaşın çölde yürürken bir münakasa olur ve biri diğerine tokat atar. Tokadı yiyenin canı acır ama bir şey söylemeden kuma söyle yazar:   “Bugün en iyi arkadaşım beni tokatladı!”.   Bir vahaya gelene kadar yürümeye devam ederler ve suya girmeye karar verirler. Tokadı yiyen bataklığa saplanır ve boğulmaya başlar ama arkadaşı kurtarır. Tokadı yiyen boğulmadan kurtulduktan sonra bir taşa şöyle yazar: “Bugün en iyi arkadaşım hayatımı kurtardı!”.   Tokadı atan, hayret ederek sorar: “Canını acıttığımda kuma yazdın, neden şimdi taşa?”   Tokadı yiyen cevaplar: “Birisi canımızı yaktığında kuma yazmalıyız ki; bağışlama rüzgârı silebilsin! Ama biri bizim için iyi bir şey yaparsa taşa kazımalıyız ki hiç bir rüzgâr silemesin...   “Acılarınızı kuma ve iyilikleri taşa yazmayı öğrenin…”.

Allah’ü Teâlâ'ya Yazdığı İlginç Mektup (Deli Zannedilen Veli)

Resim
Allah’ü Teâlâ'ya Yazdığı İlginç Mektup (Deli Zannedilen Veli) https://yandex.com/video/preview/1013216627825787661 (Bu siyah beyaz fotoğrafta gördüğünüz ortadaki kişi, 1965 yılında vefat etmeden önce Allah'a bir mektup yazdı.)             Elazığ’daki Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi’nde 1965 yılında vefat eden bir hastanın Allah’a yazdığı mektubunu paylaşacağız bugün sizlerle… Kimin ruh sağlığının yerinde olup olmadığını bilemediğimiz bugünlerde bu mektup size o kadar iyi gelecek ki…             Bu siyah beyaz fotoğrafta gördüğünüz ortadaki kişi, 1965 yılında vefat etmeden önce Allah'a bir mektup yazdı. Yazdığı mektupta yaşadığı acıları anlatırken bir yandan da sitem eden akıl hastası, Allah'a sığınarak her şeyi hallettiğini ifade ediyor. İşte o mektup... “Ben dünya Kürresi, Türkiye karyesi ve Urfa Köyünden, El-Aziz Tımarhanesi sakinlerinden; ismi önemsiz, cismi değersiz, çaresiz ve kimsesiz bir abdi acizin, ahir deminde misafiri Azrail’i beklerken,

Meleklerin Sevabını Yazmakta Zorlandığı Dua

Meleklerin Sevabını Yazmakta Zorlandığı Dua يَا رَبِّ لَكَ الْحَمْدُ كَمَا يَنْبَغِي لِجَلالِ وَجْهِكَ وَعَظِيمِ سُلْطَانِكَ Okunuşu: Ya Rab, lekel hamdu kema yenbaği li celali vechike ve li azimi sultanike. Anlamı: Ey Rabbim! Senin zâtının celaline ve senin hâkimiyetinin azametine layık şekilde sana hamd olsun! Fazileti: İbn Mace, Beyhakî ve Taberanî’nin Abdullah b. Ömer’den yaptıkları rivayete göre Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur: “Allah’ü Teâlâ’nın kullarından bir kul: “Ya Rabb, lekel hamdu kema yenbeği li celali vechike ve li azimi sultanike” duasını okudu. İki melek bunun sevabını yazmakta zorlandılar; nasıl yazacaklarını bilemediler. Bu sebeple, göğe çıktılar ve dediler ki: “Ey Rabbimiz! Senin kulun öyle bir şey söyledi ki, onu nasıl yazacağımızı bilemiyoruz!” Allah’ü Teâlâ -kulunun ne dediğini bildiği halde-, ‘Kulum ne dedi?’ diye sordu. Melekler: ‘Ya Rab! O şöyle dedi: “Ya Rabb, lekel hamdu kema yenbaği li celali vechike ve

Meleklerin Sevabını Yazmakta Zorlandıkları Dua

Meleklerin Sevabını Yazmakta Zorlandıkları Dua يَا رَبِّ لَكَ الْحَمْدُ كَمَا يَنْبَغِي لِجَلَالِ وَجْهِكَ وَلِعَظِيمِ سُلْطَانِكَ Okunuşu: “Ya Rab, lekel hamdu kemâ yenbağî li celâli vechike ve li azîmi sultânike” Anlamı: Ey Rabbim! Senin zâtının celâline ve senin hâkimiyetinin azametine lâyık şekilde sana hamd olsun’ Kaynak: İbn Mace, Beyhakî ve Taberanî’nin Abdullah b. Ömer’den yaptıkları rivayette Fazileti: Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurmuştur:   “Allah’ın kullarından bir kul; – “Ya Rab, lekel hamdu kemâ yenbağî li celâli vechike ve li azîmi sultânike” duasını okudu. İki melek bunun sevabını yazmakta zorlandılar; nasıl yazacaklarını bilemediler. Bu sebeple, göğe çıktılar ve dediler ki: – ‘Ey Rabbimiz! Senin kulun öyle bir şey söyledi ki, onu nasıl yazacağımızı bilemiyoruz’ Allah -Kulunun ne dediğini bildiği halde; – ‘Kulum ne dedi?’ diye sordu. Melekler: ‘Ya Rab! O şöyle dedi: “Ya Rabb, lekel hamdu kema

Çanakkale Şehitlerinden Muallim Hasan Ethem Merhumun Annesine Yazdığı Mektup...

Çanakkale Şehitlerinden Muallim Hasan Ethem Merhumun Annesine Yazdığı Mektup... Valideciğim, Dört asker doğurmakla müftehir şanlı Türk annesi, Nasihatamiz mektubunu Divrin Ovası (Niğde) gibi, güzel,  yeşillik bir ovacığın ortasından geçen derenin kenarındaki armut ağacının sayesinde otururken aldım. Tabiatın yeşillikleri içinde mest olmuş ruhumu bir kat daha takviye etti. Okudum,  okudukça büyük dersler aldım. Tekrar okudum. Şöyle güzel ve mukaddes bir vazifenin içinde bulunduğumdan sevindim. Gözlerimi açtım,  uzaklara doğru baktım. Yeşil yeşil ekinlerin rüzgâra mukavemet edemeyerek eğilmesi,  bana, annemden gelen mektubu selamlıyor gibi geldi. Hepsi benden tarafa doğru eğilip kalkıyordu ve beni annenden mektup geldi diyerek tebrik ediyorlardı. Gözlerimi biraz sağa çevirdim güzel bir yamacın eteklerindeki muhteşem çam ağaçları kendilerine mahsus bir seda ile beni tebşir ediyorlardı. Nazarlarımı sola çevirdim çağıl çağıl akan dere,  bana validemden gelen mektuptan dolayı gülü

Yaz Kış Demeden Buz Gibi Akan Tatlı Su Pınarı

Yaz Kış Demeden Buz Gibi Akan Tatlı Su Pınarı Hikmet ehli bilge bir zat talebeleriyle bir soğuk su kenarından geçiyordu. Bilge Zat ve talebeler o sudan kana kana içtiler. Pınarın suyu tatlı mı tatlı; soğuk mu soğuktu. İçenler tekrar tekrar içtiler… Mübarek Zat talebelerine dönerek sordu: -Evlâtlarım bir kimse bu suya gelip kötü şeyler söylese; bu su tadını değiştirip acı, tuzlu veya kötü kokulu olarak akar mı? Hepsi birden: -Akmaz hocam! Dediler! -Peki, bir kötü kişi gelip bağırsa, çağırsa, öfkelense, bu güzel çeşmeye hakaretler etse; bu su tadını değiştirir mi? Talebeler yine hep bir ağızdan; -Hayır, değiştirmez! Dediler. Bilge Zat o zaman şöyle dedi: -Evlâtlarım bizler de inşallah bu su gibi olmaya çalışacağız. Bakınız bu çeşme yaz kış buz gibi tatlı tatlı akıyor. Bu sudan bir içen, defalarca içmek istiyor. İyi kötü ayırt etmeden herkese buz gibi tatlı sularını ikram ediyor. Bizler de öyle olacağız inşallah! Kimseyi ayırt etmeden herkese güzel hizmetler sunac

Yaz Mevsiminin Rehâvetine Kapılmadan Gayret Kemerini Kuşanmak

Yaz Mevsiminin Rehâvetine Kapılmadan Gayret Kemerini Kuşanmak Yaz geldi, havalar sıcak, tâtil fırsatları önümüzde ve herkesin kendine özgü programları gündemdedir. Dinlenmek, rahat bir nefes almak, eğlence ve mutluluk herkesin hakkıdır. Ancak tâtil beyhûdelik, başıboşluk ve sorumluluktan kaçmak değildir. İnşirah sûresinde Rabbimiz bir işten boşalınca diğer bir işe sarılmamızı istemektedir. Dinlenirken farklı bir işin planlamasını yapmak, eğlenirken tefekkürü şiâr edinmek, istirahate çekilmişken yeni bir çabanın seyrine katılmak esastır. Çalışan kesimlerin rutin işlerine bir süre ara vermesi elbette bıkkınlık ve yorgunluğun telafisine imkân sağlayacaktır. Ancak iş ve güçten alâkayı koparıp tamamen atıl, etkisiz ve pasif konumda kalmak insanlık enerjimizi boş yere harcamak demektir. “İki günü birbirine eşit olanlar ziyandadır” buyuran Peygamber Efendimiz, Müslümanın hayat maratonunda başarıya endeksli bir yaşam sürmesini, hedefi yakalamasını ve kendinden bekleneni her geçen gün