Avrupa'da İlk İslam Medeniyeti

Avrupa'da İlk İslam Medeniyeti

Hz. Muhammed Aleyhisselâm’ın doğuşu, Kuran-ı Kerimin yeryüzüne indirilişi ve bu ilahi tebliğin ışığında Arabistan Yarım Adasında başlayarak dört kıtaya yayılan ve kitleler halindeki insanların kabulüne mazhar olan İslam Dini, İnsan merkezli bir kabul anlayışıyla kısa bir sürede yeryüzünde son uygarlığın temelini atmaya başlamıştır.

Mekke'de doğan İslâm Güneşi'nin yaydığı ışık, birkaç asır geçtikten sonra doğuda Maveraünnehir ve Çin önlerini, batıda da Avrupa'yı aydınlatacak seviyeye ulaşmıştı. Hızla ilerleyen İslâm fatihleri M.S 711 yılında İberik Yarımadasına çıkarma yapmışlar ve yaklaşık 715 yılında da yarımadanın bütün büyük şehirlerini ele geçirmişlerdir. Ardından Fransa içlerine doğru akınlarını sürdürmüşler, diğer taraftan da Akdeniz deki Sicilya adasından hareketle Roma önlerine kadar gelmişlerdi. İşte İslam uygarlığının en büyük temeli, M.S. 711 yılında Cebeli Tarık Boğazını geçerek İberik Yarımadasına çıkarma yapan Tarık Bin Ziyad isimli komutan atmıştır.

O tarihte İberik Yarımadasını egemenlikleri altında bulunduran Vandallarla Tarık Bin Ziyad arasında yapılan savaşta Vandallar yenilerek büyük bir hezimete uğramış ve yarımadayı terk edip gitmişlerdir. Bundan sonra Avrupa’nın üzerine doğan İslâm güneşi kısa bir süre sonra İberik Yarımadasının tümü üzerinde yayılmış ve burada Endülüs Emevileri ismiyle kurulan İslam Devleti vasıtasıyla genişlemeye başlamıştır. Endülüs Emevi Devleti kuruluşundan hemen sonra Kurtuba şehrini kendilerine başkent yaptılar. İçindeki insanlarla birlikte sosyal ilişkileri yarı vahşi bir yaşam görüntüsü veren bu şehri, tam bir medeniyet merkezi haline getirdiler. Bu bağlamda kenti büyük saraylar, hastaneler, medreseler ve muhteşem camilerle donattılar.


Ayrıca bu ihtişamlı mimari eserlerin yanında bir de Avrupa’nın en büyük üniversitesini Kurtuba da kurdular. Bu nedenle Avrupa da Müslümanlar tarafından ilk kurulan üniversite Kurtuba üniversitesidir.  859 (H.244) yılında kurulmuştu. Kurtuba kentinde ortaya çıkan bu muhteşem gelişmeler paralelinde kentte geceleri sokaklarda aydınlatma sistemi kurulmuş ve hastanelerinde tıp ilmindeki son gelişmeler olan anestezi ile ameliyatların yapıldığı bir ortam hazırlanmıştı. Böylece Kurtuba kentinin sahip olduğu bu ileri düzeydeki gelişmeler sayesinde Kurtuba dönemin dünyanın en büyük şehirlerinden biri haline gelmişti. Endülüs Emevi devletinin en seçkin kentlerinden biri olan Kurtuba kentinde kurulan Üniversite El Ezher'den 193, Nizamiye Medresesinden ise 289 yıl önce 785 yılında kurulmuştur.

Bu zamanlara kadar Avrupalılar her konuda olduğu gibi her türlü medeni yaşamdan yoksun adeta karanlık bir yaşam içinde hayatlarını sürdürüyorlardı. Özellikle mimari sanatta çok geride kalmış köhne bir hayat anlayışı içinde idiler. Müslümanların Avrupa ya geçişleriyle birlikte meydana getirdikleri ileri seviyedeki medeniyet anlayışı paralelinde Avrupalılara ilim, tıp öğrettiler ve onlara hocalık yaptılar. Endülüs Emevi Devletinde, ilme ve âlime çok değer verildiğinden ilim ve fende çok ileri gidildi. Saraylar ve devlet daireleri birer ilim yuvası oldu.

Her memleketten ilim öğrenmek için öğrenciler akın akın Kurtuba da toplanıyorlardı. Kurtuba’da büyük ve mükemmel bir tıp fakültesi kurulmuştu. Avrupa kralları ve devlet adamları İslam Medeniyetinin yaydığı ışık vasıtasıyla aydınlığa kavuşarak tedavi için Kurtuba’ya gelip, gördükleri güzel medeniyete, güzel ahlâka, misafirperverliğe hayran kalıyorlardı.


(resim: Beni AhmerSarayı)

Kurtuba da altı yüz bin kitap bulunan bir kütüphane yapılmıştı. Bilhassa tıp ve astronomi ilminde çok ileri gidildi. Muhyiddîn ibni Arabî, Kadı Ebû Bekr ibni Arabî, Nûreddîn Batrûcî, meşhûr müfessir Ebû Abdullah bin Muhammed Kurtubî, Kadı Iyâd Yahsûbî gibi pek çok âlim yetişti. Endülüs Emevi Devleti ve ardından kurulan Beni Ahmer Devletinin M.S. 711 yılında İberik Yarımadasında başlayan ve Avrupa nın içlerine kadar yayılarak Roma kapısına dayanan tarihi serüvenleri 1492 yılında haçlı seferlerinin son saldırılarında yakıp yıkılarak, yağmalanarak ve top yekûn kılıçtan geçirmek suretiyle sona ermiştir. Böylece başta İberik Yarımadasında başlayarak bölgede devam eden 781 senelik İslam egemenliği ortadan kalkmıştır.


Endülüs Emevileri Devleti ve devamı olan Beni Ahmer Devletinin İberik Yarımadasında kurdukları ihtişamlı İslam medeniyetinin izleri hiç silinmemiş ve kısmen de olsa halen özenle korunmaktadır. Bugünde yalnız İspanyollar ve Portekizliler değil bütün Avrupa ve İslam âlemi Kurtuba Camisi ve El Hamra Sarayı gibi tipik iki örnek mimari eserin ihtişamı karşısında saygıyla durduklarını söylemek istiyorum.

Orta Çağ'da önce bu bölgede kurulan İslam devletlerinin meydana getirdikleri İslam kültürü anlayışı çerçevesi içindeki bu ihtişamlı medeniyetlerin çok ileri seviyede olması nedeniyle İslam tarihi açısından çok önemli bir yere sahip olduğu kadar dünya uygarlık tarihi içinde de çok önemli bir yer tutmaktadır. Günümüz dünyasında en çok turist çeken ülkeler aralamasında ön sıralarda bulunan İspanya da var olan zengin kültür ve tabiat varlıkları içinde en büyük pay burada 781 yıl hâkimiyet kurmuş olan ve bu sürede İslam Uygarlığının temelini burada atıp geliştiren Müslümanlardan arda kalan eserler ihtiva etmektedir. İspanya ya gelen turistlerin doğa güzellikleri dışında esas ilgileri bu eserler çekmektedir.
Hoşça kalınız.
Yazan: Şehmus KARTAL


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)

Güzel Ahlakla ilgili 40 Hadis