Hazret-İ Ebû Bekr Radiyallahü Anhın Bir Şiiri
Hazret-İ Ebû Bekr Radiyallahü Anhın Bir Şiiri
Doç. Dr. M.
Esad COŞAN
Meşhur Arap şairi Şerefüddin Muhammed b. Saîd el-Busirî, 608-696 hicrî yılları arasında (m.1213-1296) Kahire'nin kuzeyindeki Bilbîs şehrinde yaşamıştı. Hadîs ilminde de şöhret kazanmıştı. Aynı zamanda mahir bir hattat idi.
Yazdığı eserler içinde en meşhuru, asıl adı el-Kevâkibü'd-dürriyye fî Medh-i Hayri'l-Beriyye olan ve Hazret-i Peygamber'i Sallallahü Aleyhi Vesellem medh sadedinde kaleme alınmış bulunan kasidesidir. Mütehassısların ifadesine göre İslâm âleminde bunun kadar yayılmış, tanınmış ve sevilmiş bir başka şiir gösterilemez. Arapça, Farsça, Türkçe, Berberî diliyle üzerine doksandan fazla şerh yazılmış, Latince, Fransızca, Almanca, Farsça ve Türkçe'ye tercüme edilmiş, sayısız tahmisleri, teslis ve taştirleri yapılmıştır. Bu meşhur kaside asıl adından ziyade, Kasîde-i Bür'e veya Hazret-i Peygamber zamanında şair Ka'b b. Züheyr tarafından yazılan "Banet Suadu..." manzumesi gibi Kasîde-i Bürde diye tanınır.
İşte Osmanlı diyarında metin, şerh veya manzum tercümeleriyle birlikte muhtelif ve müteaddit defalar tab'edilmiş olan bu emsalsiz şiirin bazı baskılarında Hazret-i Ebû Bekr'e Radiyallahü Anh izafe edilen bir manzumeye de yer verilmiş. Biz bu şiirin hangi kaynaktan alınarak Kaside-i Bür'e evveline konulduğunu merak ettik; elimizin altında bulunan kaynaklara baktık, tatmin edici bir neticeye ulaşamadık. (Muhterem okuyucular arasında belki bu mevzûda bizi tenvir edici malumatı verebilecek kimse bulunur ümidindeyiz.)
Şiirin ibret verilci muhtevası bizi duygulandırmıştı. Eğer sahih ise, ümmet-i Muhammed'in Sallallahü Aleyhi Vesellem en önde gelen sîması, aşeri-i mübeşşereden, yâr-ı gâr, halife-i Rasûl, Hazret-i Ebû Bekr'in çok şâyân-ı dikkat olan zihniyeti ve hissiyâtını dile getiriyordu. Ona olan sevgi ve bağımlılığımızın bir naçiz nişanesi olmak üzere, kırık-dökük kalemimizle bu şiiri, aynı vezin (yâni Bahr-i remel-i müsemmen: Fâilâtün/fâilâtün/fâilâtün/fâilün) ve aynı kafiye ile nazmen tercümeye kalkıştık.
Aşağıda mezkûr şiirin Arapça aslını; ve tarafımızdan yapılan manzum tercümeyi yan yana arz ediyoruz:
Hazret-i Ebû Bekr RA'ın Matbû Kasîde-i Bürde'nin Başında Yer Alan Şiirinin Manzum Tercümesi
Lutf ile cûd eyle ya Rab, bana kim, hayrım kalîl.
Müflisim
gerçek, kapına geldim işte ya Celîl!
Pek büyük olsa
da zenbim, afvedip ört suçlarım;
Bir garîp,
avare, müznib kulunum, gayet zelîl.
Benden isyan
ve unutmak, peş peşe nice hata;
Senden ise
fazl u ikram bunca ihsan-ı cezîl.
Der içim; Yâ
Rab! günahım sayısızdır, kum gibi;
Bunları sen
afvedip geç, eyleyip safh-ı cemîl.
Nola halim, yâ
ilâhi! Etmedim salih amel,
Bed işim pek
çoktur amma, taat azığım kalîl.
Her çeşit
emrazı def et; hacetim eyle reva,
Şâfi Sensin,
hasta kalbim; derman ister bu alîl.
Yakmasın nar-ı
cehennem ben kulunu, nitekim:
Yanmadı
"Yâ nâru kûnî berden" (1) emriyle Halîl.
Şâfi Sensin,
kâfi Sensin, her mühim işte bana,
Rabbim oldun,
hasbim ol hem seni edindim vekîl.
Kenz-i fazlı
ver bana kim, bahşı çok Vehhâbsın;
Gönlümün ver
her murâdın, yolda ol bana delîl.
Bir ulu mülkü
bağışla, korkudan kurtar bizi;
Rabbimiz! Mahşerde
kadı Sen, nidâcın Cebrail
Nerde Mûsâ,
nerde İsâ, nerde Yahyâ, nerde Nuh?
Suçlusun
Sıddıyk mâdem, tevbe et, Mevlâm Celîl.
(1) el-Enbiyâ
Sûresi (21), âyet:69'dan iktibas edilmiştir; âyetin meali şöyledir: "Biz
Azîmü'ş-şân, yakılan o ateşe şöyle emreyledik: 'Ey ateş! İbrahim'i yakma, onun
için soğuk ve selâmetlik ol."
(*) Diyânet
Gazetesi, s.215, 15 Haziran 1979, sf.4.
Yorumlar
Yorum Gönder