Her Şey Yerli Yerinde

Her Şey Yerli Yerinde

Anlatılır ki, Nasreddin Hoca Rahmetullahi Aleyh, bir yolculuk esnasında ceviz ağacının altında dinlenirken, ceviz ağacının meyvelerinin küçük, ama karşısındaki kabak bitkisinin meyvelerinin büyük olması dikkatini çekmiş.
"Allah'ım, hikmetinden sual olunmaz, ama bu kocaman ağaca bu küçük küçük meyveler, ama şu küçücük kabak bitkisine büyük büyük kabaklar vermişsin. Acaba hikmeti nedir?" demiş.
Bu düşüncelerle meşgul iken tatlı bir uykuya dalmış. Birazdan başına bir ceviz düşmesiyle uyanmış:
"Aman ya Rabbi! Sana şükürler olsun. Ya benim düşündüğüm gibi cevizde kabak gibi büyük meyveler, kabakta küçük meyveler yaratsaydın? Ne olurdu benim halim?" kafam parçalanırdı demiş.
Gerçekten de insan, şu âleme dikkatle baktığında, her şeyin yerli yerinde olduğunu görür. Öyle ki herhangi bir şeyi yaratıldığı tarzdan başka şekilde düşünüp, "Böylesi daha iyi olurdu" diyemeyiz.

Nasreddin Hoca Rahmetullahi Aleyh, artık her şeyin yerli yerinde olduğunun farkındadır. Bir gün cemaate tatlı tatlı sohbet ederken, "Ey cemaat," demiş, "Allah, deveye kanat takmamakla bize ne büyük lütufta bulunmuş biliyor musunuz?"
Cemaat, "Hayır hocam, bilmiyoruz" demişler. Hoca sözüne şöyle devam etmiş:
"Şimdi düşünün, devenin kanatları olsaydı, havada kuşlar gibi uçsaydı, sonra da sizin evinizin damına ya da bahçedeki ağaçlarınıza konsaydı, ne olurdu haliniz?"

Eski zamanlarda adamın biri kırlarda dolaşırken siyah bir pislik böceği dikkatini çekmiş. Hayvan pisliklerini top yapıyormuş. Adam kendi fikrince onun varlığını lüzumsuz görmüş.
"Allah bu pislikle oynayan böceği niye yarattı? Aslında bu olmasa da olurdu." diye düşünmüş.
Aradan zaman geçmiş, adam amansız bir hastalığa yakalanmış. Doktorlar derdine derman bulamıyormuş. Derken tecrübeli bir doktor buna demiş:
"Kırlarda siyah bir pislik böceği vardır. Ondan bir ilaç yapacağız. Allah'ın izniyle iyileşeceksin."
İlaç yapılmış ve adam gerçekten iyileşmiş.

Bir gün, adam gemiyle yolculuk yaparken denizde büyük bir fırtına çıkmış. Dağlar gibi dalgalar her tarafı kaplamış. Koca gemi dalgalar arasında denize düşen bir fındıkkabuğu gibi sallanıyormuş. Herkes can derdinde sağa sola koşuşuyor, feryat ediyormuş.
Fakat bu adam gayet sakin, sanki hiç bir tehlike yokmuş gibi dalgaları seyrediyor, âdeta dalgalarla dalga geçiyormuş. Onun halini görenler şaşırıp kalmış, "Be adam, ölüyoruz! Ama sen hiç bir şey olmamış gibi sakinsin. Bu ne duyarsızlık?" demişler.
Adam, “Ben Allah'ın işine karışmam. Bir defa karıştım. Allah’ü Teâlâ bana pislik böceği yedirdi. O ne yaparsa yerli yerindedir" demiş.
Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri, bu mâniayı şu güzel ifadelerle terennüm eder:

Hak, şerleri hayreyler,
Zannetme ki gayreyler,
Arif ânı seyreyler,
Mevlâ görelim neyler,
Neylerse güzel eyler...

Deme şu niçin şöyle?
Yerindedir o, öyle.
Bak sonunda sabreyle.
Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler...
Doç. Dr. Şadi Eren


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Esmaül Hüsna (Arapça- Türkçe) دُعٰٓاءُ اَسْمٰٓاءُ الْحُسْنٰى

Şifa Salavâtı (Salavâtı Tıbbil Kulubi/Salâvatı Tıbbiye)

Güzel Ahlakla ilgili 40 Hadis