Dua Almaya Bakın!
Dua Almaya Bakın!
Vaktiyle
bir ateşperest, oğlunu evlendirmektedir.
Düğün
günü çok koyun ve inek kesilir. Et kokuları mahalleyi sarar.
Ancak
evin bitişiğinde, Müslüman, dul bir kadın, dört yetimiyle yaşamaktadır.
Hepsi
de günlerdir açtırlar. Kadıncağız, düğün evinin kapısını çalıp, “ateş” ister.
Ancak maksadı başkadır.
“Belki
yemek verirler” diye gitmiştir.
Adam,
kadının niyetini anlasa da, bir şey vermez. Kadıncağız, bir daha gidip ‘ateş’
ister. Yine eli boş döner. Üçüncüde yine öyle. Ama ne olur bilinmez, bu defa
acır kadına. Hallerini anlamak için dehlize iner ve dayar kulağını bitişik evin
duvarına ve dinler.
Yetimcik,
annesine yalvarıyor:
“—
Anneciğim, ne olur bir daha git.”
Belki
bu sefer bir şey verirler.
Kadın
ağlamaklıdır:
“—
Üç defa gittim yavrum! Artık utanıyorum.”
Adam
bunu duyar. Kalbi sızlar, güzel bir ‘Sofra’ hazırlatıp, gönderir evlerine. Ve
dehlize inip, dinler yine.
Yetimlerin
en küçüğü dua ediyor:
“—
Ya Rabbi! O nasıl bize ikram ettiyse, Sen de ona ikram et! Onu imanla
şereflendir!”
Ardından;
“—
Âmiiiin!” sesleri yükselir.
O
anda, kalbi döner ateşperestin. Ve Şehâdet getirip imanla şereflenir.
Nitekim
“SADAKA, belâyı önler. Ama DUA, kaderi değiştirir!” Buyrulur.
Yorumlar
Yorum Gönder