Edep
Edep
Edep bir tac imiş Nur-u Hüda’dan,
Giy ol tacı, emin ol her belâdan…
Mevlâna Celaleddin Rumî Kuddise Sirrûh Hazretleri,
Mesnevî’sinde şöyle diyor
“Allah’tan edebe muvaffak olmayı dileyelim. Edebi
olmayan kimse Allah’ın lütfundan mahrumdur.
Edebi olmayan yalnız kendine kötülük etmiş olmaz.
Belki bütün dünyayı ateşe vermiş olur.”
Bir melek olan Azazil de, yine küstahlık yüzünden
kapıdan sürülmüştür.”
Edep, nefsini tanıyıp haddini bilmektir
Edep, kul olduğunu anlayıp Yüce Mevlâ’ya yönelmektir.
Edep, kibri kırıp tavazuya sarılmaktır.
Edep, fani dünyayı tanıyıp boş davaları bırakmaktır.
Edep, Cenab-ı Hakk’ın ve varlıkların haklarını güzel
korumaktır
Edep, hayâlı ve vefalı olmaktır.
Edep, pişman olunacak şeyleri yapmamaktır.
Kısaca edep, güzel ahlâktır.
Güzel ahlâk ise, içiyle dışıyla doğru olmak ve bu
doğruluk üzere yaşamaktır. Buna denge ve istikamet denir.
Kalpte ne varsa, yansıyan odur...
Ahlâk, kalbin içindeki şeylerin dışa yansımasıdır.
Herkes, davranışları ile fıtratında gizlenen sıfat ve kabiliyetleri ortaya
koyar. İnsanın davranışlarını yönlendiren merkez kalptir. İnsanın dili, eli,
gözü, kulağı, ayağı ve diğer azaları kendi başına bir iş yapmaz. Bu organlar
nasıl hareket edeceğini bilmez ve belirlemez Hepsi memurdur, amirleri kalptir.
İnsanın iradesiyle yaptığı bütün işler kalbin emrine
ve yönlendirmesine göre yapılır. Yapılan her iş kalbin meylini, muhabbetini,
irade gücünü, tercihini ve aklın seviyesini gösterir.
Rasulullah Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimiz,
kalbin konumunu şöyle belirtmiştir.
“İnsanın vücudunda bir yer var
ki, orası güzel olursa bütün beden güzel olur, bozuk olursa bütün beden kötü
olur. Dikkat edin o kalptir.”
(Buharî, Müslim, İbnu Mace)
Edep, Safi Güzelliktir…
Gerçek mümin, kalbini bir olan Allah’ü Teâlâ’ya
bağlamıştır. Biricik hedefi O’nun rızasıdır. Müminin hedefi gibi hayatında da
birlik vardır; ikiyüzlülük yoktur. Mümin iki farklı halde bulunmaz, bir doğru
bir eğri konuşmaz; sabah iyi akşam kötü olmaz.
Edep ve güzel ahlâk bir bütündür. Edepli insanın
bütün işleri, ibadetleri, hal ve hareketleri güzeldir. Onun her şeyi temizdir.
Sevgisi her şeyi sarar ve o şeyi sevimli yapar. Edepli müminin Yüce Allah’tan
aldığı terbiye, hayatının her safhasında kendisini gösterir. Bu terbiye içinde
onun sevgisi ve dostluğu kadar, kızması ve kavgası da güzeldir. Çünkü kızması
Allah içindir. Kavgası da edep içinde olur.
Bir insanın gerçek yönü ve olgunluğu dar ve zor
anlarda belli olur İnsanın kavgasını ve haksızlığa karşı davranış biçimini
görmeden hakkında iyi veya kötü dememelidir.
Edepli insan, hakkını ararken hak yemez. Kendisini
savunurken, düşmanına haksızlık etmez. Haksız ise, nefsine yan çıkmaz, hakka
boyun eğer, karşı tarafı tasdik eder. Haklı ve güçlü iken yapacağı iki şey
vardır. Ya af, ya adalet... Ötesi, edebe sığmaz.
Edepsiz insan ise haksız iken kendisini haklı
göstermeye çalışır. Zalim iken kendisini mazlum gösterir. Alacağı bir ise bin
ister. Susacağı yerde cazgırlık eder. Edepsiz insana dost olmak da düşman olmak
da zordur. Onunla hiçbir şeyin tadı tuzu yoktur.
Bazı insanların dışı hoştur, ama içi boştur Bu
kimseler, insanların gördüğü işlere çok önem verirler, fakat işin asıl kısmını
ihmal ederler.
Dengeli mümin ahiret işleri gibi dünya işlerini de
güzel yapar. İbadeti güzel, işi bozuk olan kimse örnek insan değildir. Onda
noksanlık ve hastalık vardır. Kılık kıyafetine ve dünya işlerine son derece
dikkat edip de, kalbini ihmal eden, ahiretini unutan ve ibadeti önemsemeyen
kimse de dengesizdir, noksandır.
Gerçek Edepli Kim…
Edepli ve dengeli insanın ibadeti gibi ticareti de
düzgündür. Kalbi gibi dili de doğrudur. Niyeti gibi işi de sağlamdır. Gönlü
gibi elbisesi de temizdir. Dostluğu gibi düşmanlığı da mertçedir. Edep onun
için bir meleke haline gelmiştir. Edep, meleke haline gelirse güzel ahlâk olur.
Meleke, insanın nefes alıp vermesi gibi vücudunun
parçası olmuş, ondan hiç ayrılmayan sıfat demektir. Ekseriyetle yalan konuşan
bir kimsenin arada bir doğru konuşmasına bakıp, bu güzel ahlâklıdır denmez.
Hüküm insanın hayatına hâkim olan duruma göre verilir.
Yakınları ile bir gün iyi geçinip, diğer gün yaka
paça olan insan dengeli değildir. Bir komşusu ile iyi geçinip diğerine zahmet
veren kimseye iyi Müslüman denmez. Fakirlik günlerinde herkese merhaba ederken,
zengin olunca eski dostlarına selam vermeyen kimse mertlikten mahrumdur.
Edepli insan, iyi-kötü diye insan seçmez, herkese
karşı edepli davranır. O, karşısındaki insanın davranış seviyesine göre değil,
kendi terbiyesine göre muamele eder. İnsanlar bir yana hayvanlara bile zulüm
etmez. Edepli insan başkasından zarar görebilir, fakat başkasına zarar vermez.
Birileri onu aldatabilir, fakat o kimseyi aldatamaz.
İnsanoğlunun En Büyük Kaybı…
Bugün erkek-kadın, âlim-cahil, köylü-şehirli,
hepimizin en fazla muhtaç olduğumuz şey edeptir. Edep, insanı hayvanlardan
ayıran en önemli özelliktir.
Edep hiç kimseyi küçültmez. Kimsenin kıymetini
düşürmez. Edep fakiri kıymetlendirir, zengini şereflendirir, genci süsler,
ihtiyarı sevimli hale getirir. Edep, bir kadınının en kıymetli cevheridir, hiç
solmayan süsüdür. Bir kadın, edepten daha güzel bir elbise giymemiştir. Bir
erkek, edepten daha güzel bir servet edinmemiştir. Bir baba çocuklarına edep ve
güzel ahlâktan daha kıymetli bir miras bırakmamıştır İnsanla kabre girecek tek
servet edeptir. Edebin hediyesi cennettir.
Büyük veli Hucvirî Kuddise Sirrûh der ki:
İnsanın bütün kaybı, her işin esası olan edebi
kaybetmesinden kaynaklanmaktadır. Bu, hep böyledir, değişmez. Din ve dünya
işlerinin hepsi edeple güzel olur. Edep olmadan hiçbir güzel iş ortaya çıkmaz.
Edep, yerine göre farklı şekillerde olur. Halkın
içinde gereken edep, güzel insanlığı ve mertliği muhafaza etmektir. Dindeki
edep, Sünnet’e uymaktır. Muhabbetteki edep, saygıyı gözetmektir. Bu üçü
birbirine bağlıdır. Akıllı ve mert olmayan kimse, sünnete uyamaz. Sünnete
uymayan kimse hürmeti koruyamaz
Allah’ın zatına ve birliğine şahit olan ariflere
hürmet, kalpteki takvadan ileri gelir. Onlara karşı edebi koruyamayan kimsenin
terbiye yolunda hiçbir nasibi olmaz.” (Keşfu’l-Mahcûb)
Edep Diye Bir Hal…
Sözlükler edep kelimesi için şu karşılıkları
veriyorlar.
Terbiye, güzel ahlâk, iyi davranış; incelik,
kibarlık, naziklik
Utanma, çekinme, hicap, hayâ…
Kelimeler nasıl da aşina! Keşke bu kelimelerin
anlattığı haller de o kadar aşina olsaydı…
Ve deyimlerimiz var edep üzerine…
Edep etmek, Utanmak…
Edebini takınmak Terbiyeli olmak…
Edeplenmek uslanmak, nazik ve terbiyeli olmak…
Edep-erkân bilmek Uyulması gereken yolu-yordamı
bilmek, usul bilmek, terbiyeli hareket etmek…
Deyimler, toplumların insan ve hayat telakkilerinden
asırlar boyunca süzülmüş billur damlalardır...
Ve aslında edep ve edepli olmak üzerine her bir
deyimimiz, Allah kelâmına ve Rasul yoluna aralanan bir kapıdır…
Kaygusuz Abdal ne güzel söylemiş:
Edepli ol can isen,
Hakk’ı bil insan isen,
Müştak-ı sultan isen,
Var edep öğren, edep!
www.mumsema.org
Yorumlar
Yorum Gönder