Abd’den İyi Füze Yapmak
Abd’den İyi Füze Yapmak
Muhterem kardeşler: Şöyle bir soru sorsak Abd’den
iyi füze yapmak mümkün mü, değil mi? Şundan eminim. Bazıları diyecek ki neden
olmasın? Bazıları da diyecek ki asla yapamayız. Peki, Abd veya bir başka
gelişmiş ülkeden daha iyi silâh üretmeden, daha iyi bilim adamı yetiştirmeden
ayakta durmak mümkün mü? Herkes diyecek ki asla ayakta duramayız…
Yapamayız diyenlere; sebep nedir? Desek diyecekler
ki teknolojide geriyiz. Paramız yok tesislerimiz yeterli değil… Bir sürü neden
sıralayacaklar…
Galiba 30 yıl kadar önceydi. Mesleğim öğretmenlik
ama hastalara da iğne yapıyordum. Bir evden çağırdılar, gittim. Hasta, tanımadığım
bir beyefendi idi. Beni çok hoş karşıladı.
Tanıştık. Almanya’da çalışan bir makine mühendisi imiş...
Ben heyecanla Türk yapısı bir otomobilimiz olsa ne güzel olur dedim. Mühendis
bey bana ne derse beğenirsiniz? “Türkiye otomobil yapamaz” Ben şok olmuştum.
Neden deyince otomobil sanayinin çok zor olduğunu motor parçalarının imal
edildikten sonra fırınlanıp taşlandığını bu işlemlerin tekrar tekrar devam ettiğini
aksi halde motorun şişerek yolda kalacağını söyledi.
Ben de dedim ki bunu yapan insan değil mi? Dedi ki
elbette insan. Peki, biz insan değil miyiz? Neden yapamıyoruz? Çok büyük bilgi
deneyim ve paralardan bahsetti. Tahsilini nerede yaptığını sordum. Türkiye’de
üniversite bitirip sonra Almanya’ya gitmiş. Adam mühendis olmuş ama kendine
güveni sıfır, ülkesine güveni sıfır…
Gerçekten bir yerlerde yanlışlık var. Eğitim
sistemimiz maalesef bozuk ve yetersiz. Bilimsel araştırma ve incelemelere,
deney ve gözlemlere önem veren; sorun üreten değil, sorun çözen, tükettiği
kadar üretmeyi de seven, insanlara faydalı olan, beyin fırtınası ve ortak akıl
ve ortak güçten yararlanan, sinerji oluşturan, vatan ve millet sevgisiyle dolu
özgüvenini kazanmış, çevreci insanlar yetiştiremiyoruz vesselâm…
Bizde uygulamalı eğitim yok, ezberci eğitim var. Çeşitli
meslek guruplarına bir bakıyoruz… İnsan kalitemiz çok düşük… İnsanlarımızın
kalitesi düşük olunca; ürettiği malların da kalitesi düşük oluyor. İhracatımız
bir türlü istenilen seviyeye gelmiyor. Dış ödemeler dengesi sürekli açık
veriyor. En ufak bir ekonomik krizde sarsılıyoruz.
Hükümet, “Yerli otomobil yapacak bir babayiğit
bekliyoruz” diyor bir türlü çıkmıyor. Ben hükümet olsam babayiğit aramam. Yerli
yabancı süper zekâlı mühendislerden bir takım kurar en geç üç gün içinde
araştırmaya başlar, bir taraftan da otomobil sanayinin altyapısını kurarım.
Önce üretir, sonra da özelleştiririm. Son zamanlaardaki duyumlarımız olacak
gibi görünüyor. İnşallah takoz koyan çıkmaz.
Ben hükümet olsam; tecrübeli eğitimcilerden ve bilim
adamlarından oluşun bir komisyon kurar derhal; bilimsel ve uygulamalı eğitim
sistemine geçerim. Sanayi ve iş çevreleriyle işbirliğine gider; her okul
kategorisinde proje yarışmaları, bilimsel ve sosyal yarışmalar düzenlerim. İlk
ona giren öğrencilere tatmin edici ödüller veririm.
Ben hükümet olsam; üretim yapan bütün işyerlerine
belli bir süre veririm. O süre içinde kaliteli ve markalı ürün yapmayan; arge
birimlerini geliştirmeyen, belli bir kaliteyi yakalamayan işyerlerine ağır
cezalar uygularım. Kalite ve arge birimlerini geliştiren üreticileri ödüle
boğarım. Bak bakalım Türkiye’nin önü nasıl açılıyor… O zaman bizi tutana aşk
olsun!
Size yaşanmış şu ibretlik hikâyeyi anlatmak
istiyorum. Yıllar öncesi bir gencimiz Abd üniversitelerinin birinde “Burslu
Biyoloji” bölümü kazanıyor. Kayıt için gittiğinde soruyorlar.
Biyolojinin hangi alanında okumak istersin?
Biyolojinin birçok genel alanı var diyerek: Anatomi, Astrobiyoloji,
Bakteriyoloji, Biyocoğrafya, Biyoetik, Biyofizik Biyoistatistik, Biyojeokimya,
Biyokimya, Biyometri, Biyoteknoloji, Botanik, Deniz biyolojisi, Doku bilimi,
Ekoloji, Embriyoloji, Evrimsel biyoloji, Fizyoloji, Gelişim biyolojisi, Genetik,
Hücre biyolojisi, Kriyobiyoloji, Limnoloji, Mikoloji, Mikrobiyoloji, Moleküler
biyoloji, Morfoloji, Nörobilim, Ontojeni, Paleontoloji, Parazitoloji, Patoloji,
Radyobiyoloji, Sistemler biyolojisi… Elliye yakın alt bilim dalı sayıyorlar.
Bizim genç şok olmuştur. Düşünür düşünür karar
veremez. Ben Türkiye’ye dönüp babama danışayım der. O zamanlar şimdiki telefon,
internet sistemi yoktur. Gelir, danışır, Abd’ye döner. Ama maalesef kayıt
süresini kaçırdığından dolayı okuma ve bursluluk hakkını kaybederek; Türkiye’ye
eli boş döner. Öğrendiği bilgileri beyninde yoğurmayı, elindeki verilerle
problem çözmeyi öğrenseydi başına bunlar gelmezdi…
Güler misin, ağlar mısın? Alın size yaşanmış bir
hikâye daha… Bir köye yeni mezun veteriner gelmiş. Köylünün öküzünü iyice muayene
ettikten sonra ne derse beğenirsiniz? Bu inek gebe değil!!! Köylüler basmış
kahkahayı…
Bu veteriner sınıfta ezberleyerek değil çiftlikte
uygulamalı yetişseydi başına bu komik durum gelmezdi.
Hoşça kalın, sevgiyle kalın, Allah’ü
teâlâya emanet olun sevgili dostlarım…
Yaşar
AKKAŞ
Yasal Uyarı: “Bu eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.”
Yasal Uyarı: “Bu eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.”
Yorumlar
Yorum Gönder