Ne Hor Gör, Ne De İncit!
Ne Hor Gör, Ne De İncit!
Eskiden
hukuk fakültesini birincilikle bitirenleri mükâfat olarak Medine'ye kadı
(hâkim) olarak tayin ederlermiş.
Gönlü
Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem aşkı ile dolu olan bir genç bunu duyunca
bütün gayretini sarf ederek, hukuk fakültesini birincilikle bitirmeye karar
vermiş.
Gündüz
okulda, gece evinde ders çalışıp gayret sarf etmiş ve başarmış.
Bir
de adak adamış:
“- Eğer
okulumu birincilikle bitirip, Medine’ye hâkim olursam, yolda ilk karşıma çıkıp,
yardım isteyene cebimdeki en büyük parayı vereceğim…” diye.
Neticede okulu birincilikle
bitirip Medine’ye hâkim olmaya hak kazanır. Tayini yapılır ve yola çıkar.
Şam'a
gelince Emevi Camii’nde namazını kılıp, Allah’a hamdeder.
Ve tekrar yola koyulur.
Bir
an önce Medine'ye kavuşmak ister.
Camiden
çıkarken gözleri dolar ve bir an Rasûlullah Rasûlullah Sallallahü Aleyhi
Vesellem’e kavuşmuş gibi bir hâl zuhur eder.
Ağlar
bir halde camiden çıktığında bir meczup karşısına geçerek:
“- ŞEY’en
LİLLAH!" (Allah için bir şey ver.) der.
Cebinde
ona vereceği bozuklukları araştırırken meczup:
“- Adağını
unutma!” der.
Hâkim
irkilir; çok şaşırmıştır…
“- Bu
da kim? adağımı nereden biliyor?” diye düşünür en büyük parayı BEŞİBİRLİĞİ
uzatır.
Uzatırken
de:
“- Allah
ve Rasûlü için, canımı istesen veririm… Helâl olsun.” der.
Meczup,
parayı alır oradan uzaklaşır.
Uzaklaşırken
de anlaşılmayan birtakım şeyler söylemektedir…
Yoluna devam eden hâkim, bir
müddet sonra Medine'ye varır. İkametgâhına yerleşir.
Fazla
oyalanmadan ilk iş olarak abdestini tazeler ve Rasûlullah Rasûlullah Sallallahü
Aleyhi Vesellem’i ziyaret etmek üzere Ravza-ı Mutahhara’ya gider ve bir edep
abidesi hâlinde salât-u selâm getirerek Ravza’ya girer. Bir de ne görsün!
Birisi
ayaklarını Rasûlullah Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem’e karşı uzatmış,
huzûr-u Peygamberi’de upuzun yatıyor!
Bu
durum zoruna gider. Rasûl Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem’e karşı yapılan
bu saygısızlığı hoş görmez ve o zatı ikaz amacıyla ayaklarına dokunur.
Yatan
adam başını kaldırıp dik dik baktıktan sonra tekrar başını koyar ve uyumaya
devam eder.
Hâkim
ikazında ısrar etmez; ziyaretini ifaya koyulur. Ziyaretini yapar, huzur içinde
evine döner ve istirahate çekilir.
Uykuya
daldıktan sonra bir rüya görür, Rüyasında:
İki görevli gelip mahkemeden
çağrılıyorsun derler. Alıp mahkemeye götürürler.
Mahkeme heyetinin karşısına
çıkınca donup kalır…
Çünkü
heyetin başkanı Rasûlullah Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem Efendimiz’dir.
Sağında Ebûbekir Radiyallahü Anh ve Ömer Radiyallahü Anh, solunda Osman Radiyallahü
Anh ve Ali Radiyallahü Anh oturmaktadır.
Sonra
dâvâcıya bakar ki biraz evvel Ravza’da yatan kişidir.
Rasûlullah
Sallallahü Aleyhi Vesellem:
“- Hakkınızda
şikâyet var, benim huzurumda şu kardeşini rahatsız etmişsin, doğru mu?” diye
sorar.
“- Doğru
yâ Rasûlâllah Sallallahü Aleyhi Vesellem! Radiyallahü Anh! Ama ben onu incitmek
için değil, huzurunuzda edebe muğayyir bir hâlde olduğu için ikaz etmek
istemiştim. Kötü bir niyetim yoktu.” der.
Dâvâcıya
dönen Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem:
“- Davalı'yı
dinledin, ne diyorsun?” der. Adam:
“- Mademki
niyeti iyi imiş, ben de onu affettim, yâ Rasûlallah!” der.
Rasûlullah
Sallallahü Aleyhi Vesellem bu sefer şâhitlere dönerek:
“- Şâhit
misiniz, yâ Ebabekir Radiyallahü Anh, ya Ömer Radiyallahü Anh, ya Osman Radiyallahü
Anh, ya Ali Radiyallahü Anh?” deyip hepsini tek tek eliyle işaret ederek
gösterir.
Onlar
da şâhitlik ederler.
Genç
hâkimle davacı huzuru Rasulullah’ta kucaklaşıp, helalleşirler. Bu esnada çok
heyecanlanan hâkim, uykudan uyanır.
Abdestini
alır, teheccüd namazını Mescid-i Nebevi’de kılar ve Ravza’ya varır. Bakar ki,
aynı kişi hâlâ orada aynı şekilde yatıyor.
Hâkim, hemen davranıp yatan
adamın ayaklarını öpmeye başlar.
Adam,
başını kaldırır:
“- Yahu
biraz evvel teptin, şimdi öpüyorsun, ne oldu, ne istiyorsun!” der. Hâkim, özür
diler ve:
“- Hakkını
helâl et, efendim!” der. Adam:
“- Yahu
Seninle biraz evvel Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem’in huzurunda
barışmadık mı? Kucaklaşmadık mı? Hem sana senelerden beri âşık olduğun
Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem’i ve dostlarını gösterdim… Daha ne
istiyorsun? Yoksa Şam’da verdiğin beşibirliği mi istiyorsun?
“- Al!..”
diyerek beşibirliği de verip ortadan kaybolur…
MEVLAMIZ
bizleri kendisine kul, habibine Ümmet eylesin.
"İLAHİ!
ENTE MAKSUDİ ve RIDAKE MATLÛBÎ"
(ALLAH'ım
amacım sensin ve isteğim de senin rızanı kazanmaktır.)
Rabbim
bizleri rızasını kazanmış kullarından eylesin!
Yorumlar
Yorum Gönder