Bir Cuma Günü Medine Yolunda
Bir Cuma Günü
Medine Yolunda
Bir çift
güvercin ve örümcek ağı… Ölümle arasında bu ikisinden başka bir şey olmayan,
düşmanlarıyla burun buruna geldiğinde arkadaşına “Korkma, Allah bizimle
beraberdir,” diyerek moral veren Sevgili Peygamberimiz, çölün çile dolu
yollarında Süraka’nın tehditlerine ve yolun güçlüklerine boyun eğmeden 24 Eylül
622 tarihinde ashâbının sevinç gösterileri altında Kuba kasabasına girdi.
Kuba
kasabasında dört gün kalan Efendimiz burada İslâm’ın ilk mescidini, takva
üzerine bina edilmiş olan Kuba Mescidi’ni inşa etti. Cuma günü olduğunda ise
Medine’ye doğru yola çıktı. Ashâb-ı Kiram kılıçlarını kuşanmış Peygamberimizle
birlikte ilerliyor, Medine’ye giden yolun sağında solunda toplanan insanlar
Allah Celle’nin son Peygamberine selam veriyor, O’na olan sevgilerini göstermeye,
hasretlerini gidermeye çabalıyorlardı. Ranuna vadisine geldiklerinde öğle vakti
olmuştu. Efendimiz aleyhisselam, Salim b. Avfoğullarının oturduğu bu vadide ilk
Cuma namazını kıldırdı. Resûl-i Ekrem bu ilk Cuma namazının hutbesinde şöyle
buyurdu:
“Ey
insanlar! Sağlığınızda ahiret için hazırlık yapınız. Biliniz ki kıyamet gününde
herkes yaptığından hesaba çekilecektir. Sizlerden her biri çobansız bırakacağı
koyunundan sorumlu tutulacak. Sonra Rabbi ona tercümansız ve aracısız olarak
şöyle diyecek: ‘Sana Resûlüm gelip de emirlerimi tebliğ etmedi mi? Ben sana mal
mülk verdim, pek çok iyiliklerde bulundum. Ya sen kendin için ahiret azığı
olarak ne getirdin?’ Bu soruyla karşılaşan şahıs sağına soluna bakacak ancak
hiçbir şey göremeyecek. Önüne baktığında ise cehennemi görecek. Öyleyse yarım
hurma ile dahi olsa cehennemden korunmaya çalışınız, onu da bulamayan güzel bir
sözle kendisini kurtarmaya baksın. Zira bir hayır için on katından yedi yüz
katına kadar sevap verilir. Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize
olsun.”
Allah Resûlü bu
ilk hutbesini bitirdikten sonra yeniden kalktı ve ikinci hutbesini okudu:
“Allah’a
hamd olsun. O’na hamd eder ve O’ndan yardım dilerim. Nefislerimizin şerlerinden
ve kötü amellerimizden Allah’a sığınırız. Allah’ın doğru yolu gösterdiği,
hidayet ettiği kişiyi kimse saptıramaz. Saptırdığını da kimse doğru yola
iletemez. Şehadet ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur. O tekdir, O’nun eşi ve
benzeri yoktur. Sözlerin en güzeli Allah’ın kitabıdır. Allah Celle kimin
kalbini Kur’ân’la süslerse onu kâfir iken İslâm’a sokar. O kimse de Kur’ân’ı
başka sözlerden üstün kılarsa kurtulur. İyi bilin ki, Allah’ın kitabı sözlerin
en güzeli ve en üstünüdür. Allah’ın sevdiğini seviniz! Allah’ı, bütün
kalbinizle seviniz! Allah’ın kelamından ve onu okumaktan usanmayınız. Allah’ın
kelamından kalbinize bir karartı gelmesin. Çünkü Allah’ın kelamı, Allah’ın
yarattığı her şeyin en üstününü ayırıp seçer, amellerin hayırlısını ve
kullarının seçkini olan peygamberleri ve onların kıssalarını anlatır. Helali ve
haramı bildirir. Siz sadece Allah’a ibadet ediniz ve O’na hiçbir şeyi ortak
koşmayınız. O’ndan hakkıyla sakınınız. Sözleriniz, Allah’a yönelmiş güzel
sözler olsun ve aranızda Allah’ın kelamı ile muhabbetleşiniz. İyi biliniz ki,
Allah, ahdini bozanlara, sözünde durmayanlara gazap eder. Allah’ın selamı
üzerinize olsun.”
Efendimiz, Cuma
namazını kıldırdıktan sonra Hakk’ın hâkim olduğu yeni bir dünya kurmak amacıyla
Medine’ye doğru hareket etti.
Allah’ın selamı
O’nun ve O’nunla birlikte yürüyen herkesin üzerine olsun.
Yazar: Mutlu BİNİCİ
Yorumlar
Yorum Gönder